9 gün Türkiye tatiline geldiler, 9 gündür göç idaresinde tutuluyorlar

Filistinli Ömer Zammar ve Muhammed Soboh, 27 Temmuz’da turist olarak Türkiye’ye geldi. Ancak ülkelerine geri dönmeden bir gün önce 'göçmen oldukları' söylenerek gözaltına alındılar.

Abone ol

DUVAR - Filistinli Ömer Zammar ile Muhammed Soboh, 27 Temmuz’da turist olarak Türkiye’ye tatile geldi. 5 Ağustos'ta Filistin'e dönmeleri gerekirken, dönmeden bir gün önce, 4 Ağustos'ta son bir kez Aksaray’da gezmek istediler. Pasaportları kaybolmasın diye kaldıkları otelde bıraktılar. Otelden çıktıktan kısa süre sonra polisler tarafından kimliklerini soruldu. Pasaportları yanlarında olmadığından ve Türkçe bilmedikleri için dertlerini anlatamayan iki Filistinli, "Suriyeli oldukları şüphesiyle" kimlik tespiti yapılmak üzere karakola götürüldü. Burada da bir tercümana başvurulmadan haklarında işlem yapıldı.
İki turist daha sonra kendilerini bir şekilde ifade etmeyi başardı ve pasaportlarını getirttiler ancak haklarında işlem yapılmaya devam edildi. Filistinli turistler deport edilmek üzere Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. Orada turist olarak geldiklerine kanaat getirildikten sonra 08 Ağustos'ta yabancı şubeye teslim edildiler. Yabancı şube hemen salıverme yetkisine sahip olmadığından, sadece dosyalarını hazırlamak üzere işlemlere başlandı.

Yabancı şubeye alınanların dosyaları hakkındaki kararı normalde göç idaresi veriyor ancak dosyalar buraya gönderilmeden önce parmak izi taraması yapılıyor. Ayrıca GBT sorgulaması da dosyaya eklenip İl Göç İdaresi'ne gönderiliyor. Göç idaresi de kişi hakkında karar veriyor. Bu kararların da 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre verilmesi gerekiyor ancak karar veren memurların takdir yetkisi de var.

'MÜVEKKİLLERİM PROSEDÜRLERİN MAĞDURU HALİNE GELDİLER'

“Müvekkillerim bu noktada kurumlar arasındaki iletişimsizlik ve işletilmesi gereken prosedürlerin işletilmemesinin mağduru haline gelmişlerdir” diyen avukat Hüseyin Ammar, “Pendik Kurtköy’de bulunan Yabancılar Şube Müdürlüğü Şehit Ozan Yerleşkesi’nde bulunan müvekkillerimin ilk olarak sistemde yaşanan sorundan dolayı parmak izleri alınmamış ve sistemdeki sorunun mağduru haline gelmişlerdir. Sistemin çalışmasından sonra dosyaları İstanbul Valiliği İl Göç İdaresi'ne gönderilmiş ancak dosya hakkında bir türlü çıkması gereken karar çıkarılmamıştır. Göç İdaresi’nin ilgili birimine gidip bilgi almak istediğimiz zaman da sistemde yapılan sorgulamada dosyalarının bulunamamasından dolayı karar verilemeyeceği tarafımıza iletilmiştir” diye konuştu.

'KENDİ HATALARI OLDUĞUNU KABUL ETMİYORLAR'

Olayı ısrarla anlatmalarına rağmen memurların hiçbir şekilde itirazlarını dikkate almadığını, yardımcı olmadığını belirten Ammar, şunları söyledi: “Bu noktada karar vermesi gereken merci, yabancı şubesi tarafından kendilerine dosyaların iletilmediğini belirterek karar veremeyeceğini söyledi. Yabancı şubedeki memur arkadaşlar da, dosyanın kendileri tarafından ilgili kuruma iletildiğinde oradan gelecek karar doğrultusunda müvekkillerimizi salacaklarını söylüyor. Bu noktada memurlarda meydana gelen mağduriyet ile ilgili bir kanaat oluşsa da yine de gerekli prosedürün kendi hatalarından dolayı tamamlanamamasından ötürü karar veremiyorlar. Sürecin başından sonuna kadar her bir noktada ilgili kurumlardaki memurlar tarafından yapılan hatalar iki kişinin 10 güne yakındır hürriyetlerinden yoksun kalmalarına neden oluyor.”

Geri dönüş biletleri de yanan Zammar ve Soboh'un, bırakılacağı beklentisiyle aileleri tarafından ikinci kez alınan biletler de bırakılmadıkları için yine yandı.

‘ANAYASA’NIN 19’UNCU MADDESİ İHLAL EDİLDİ’

Yaşanan durumun Anayasa'nın 19'uncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali olduğunu belirten avukat Abdulkadir Tosun da, “Ülkemize güvenerek tatile gelen bir kişinin bu şekilde bir muameleye maruz kalması onlar için kabul edilecek bir olay değildir. Ayrıca kendileri zaten ülkemize seyahat etmek üzere gelmiş olmalarına rağmen seyahat özgürlükleri de ihlal edildi. Bu gibi olaylar, ülkemizin hukuk sistemine olan güvene büyük darbe vurmaktadır. Özellikle de yaşanan mağduriyetlerin doğrudan devlet kurumları eliyle gerçekleşmesi tarafların ülkemize olan güveninde de zedelenme oluşturmaktadır. Özellikle bu gibi olaylar sosyal medya ile beraber geniş kitlelere ulaşınca ülkemize duyulan güvene bir noktada zarar verme potansiyeli barındırmaktadır. Hepsinden önce kişi hak ve özgürlükleri bağlamında büyük bir ihlal meydana gelmektedir” dedi.

'HUKUKİ YOLLARA BAŞVURMAK ÜZERE HAZIRLIKLARA BAŞLADIK'

Avukatlar Abdulkadir Tosun ve Hüseyin Ammar, idare tarafından idari gözetim kararı olmaksızın müvekkillerinin özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını belirterek, çok basit bir işlem olması ve ilgili kurumlara duydukları güven nedeniyle henüz hukuki yola başvurmadıklarını ancak bunun için hazırlık başlattıklarını söyledi.