'6 ayda 2 bin 709 kişi gözaltına alındı, 630 kişi tutuklandı'

İHD, Doğu ve Güneydoğu bölgelerini kapsayan raporunu açıkladı. Rapora göre son 6 ayda 14’ü çocuk 2 bin 709 kişi gözaltına alındı. 1’i çocuk 630 kişi tutuklandı.

Abone ol

DUVAR - İHD Diyarbakır Şubesi, hazırladığı “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2017 Yılı İlk 6 Ay Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu, şube binasında düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı.

İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici tarafından basın toplantısı metni okundu. İHD Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören ise ihlal verilerine ilişkin bilançoyu paylaştı.

Hazırlanan raporun okunmasından önce kısa bir açıklama yapan Raci Bilici, ihlallerin ellerindeki verilerden daha fazla olduğuna inandıklarını, ancak insanların ihlallerle ilgili başvuru yapmaya çekindiklerini anlattı.

'BARIŞ VE ÇÖZÜM UMUTLARI TÜKENMİŞ BULUNMAKTA' 

Darbelere karşı mücadele ederken hukukun üstünlüğünü koruma, demokratikleşmeyi sağlama ve insan haklarına saygının geliştirilmesinin hedeflenmesi gerektiğine vurgu yapan Bilici, “Ancak, mevcut siyasal iktidarın askeri darbe tehditlerine karşı geliştirdiği yöntemler, şayet askeri darbenin gerçekleşme imkânı bulması halinde oluşturacağı tahribatlar kadar toplumsal yaşamımızda olumsuz ve kötü sonuçlar yarattığını ve halen bu yöntemlerde ısrar edildiğini açık bir şekilde ifade etmek isteriz” şeklinde konuştu.

İstanbul Büyükada’da gözaltına alınan insan hakları savunucularını hatırlatan Bilici, “Biz insan hakları savunucuları da insan hakları mücadelesini kriminalize etmeyi amaçlayan baskıcı yönelimlerle karşı karşıyı bulunmaktayız. Hak savunucuları ve aktivistler haksız gözaltı uygulamalarına maruz kalmakta, haklarında absürt gerekçelerle soruşturma ve davalar açılmaktadır” dedi.

Şiddetin çözüm üretmediğine değinen Bilici, “Siyasal iktidarın tekçi ve siyasal çözüm kanallarını tıkayan siyaseti sebebiyle, toplumsal yaşamda barış ve çözüm umutları maalesef tükenmiş bulunmaktadır” diye konuştu.

OHAL İHLALLERİ

Raci Bilici, 2017 yılının ilk 6 ayında meydana gelen insan hakları ihlalleri ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Bugün 170 gazeteci ve medya çalışanın cezaevinde bulunduğu ve 200’ü aşkın gazetecinin yargılandığı ve hapis cezalarına çarptırıldığı Türkiye’de, gazetecilerin haber üretmelerine yönelik engelleyici tutumlar hala devam etmektedir. Gözaltı, tutuklama ve medya organlarının kapatılması gibi baskılar nedeniyle, binlerce gazeteci işsiz bırakılmıştır.

İfade ve örgütlenme hürriyeti de, valilikler ve kaymakamlıklarca alınan yasaklama kararlarıyla kısıtlanmış bulunmaktadır. Diyarbakır, Van, Urfa, Batman gibi bölge illerinde açık hava toplantıları, demokratik gösteri, yürüyüş ve etkinlikler, ‘güvenlik’ gerekçe gösterilerek süresiz veya her ay yenilenerek yasaklanmaktadır. Keyfi ve hukuki dayanağı bulunmayan bu yasaklamalara karşın, anayasanın 34. maddesinde tanınan hakkın kullanımında ise güvenlik güçleri tarafından sert müdahalelerde bulunulmakta, bu müdahaleler sırasında yurttaşlar yaralanmakta ve gözaltına alınmaktadır."

'MİLLETVEKİLLERİ KONUŞMALARI NEDENİYLE CEZAEVİNDE'

"Türkiye’de yargı organlarının siyasi söylemlerin etkisinde kaldığı ve tarafsızlığını yitirdiği fikrinin giderek geliştiği bir ortamda, haksız gözaltı ve tutuklamalarda tam hız devam etmektedir.

Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 11 HDP’li ve 1 CHP’li milletvekilli hapishanelerde tutuklu bulunmaktadır. Sadece yapmış oldukları konuşmalar nedeniyle haksız bir biçimde hapishanelerde tutulan vekiller hakkında, onlarca yıla varan hapis cezası istemiyle davalar açılmış, kimi vekiller hapis cezalarına çarptırılmış, kimi vekillerin de vekillikleri düşürülmüştür. Şüphesiz vekillerin hapsedilmesini, çatışmaya dayalı siyasal iktidar politikalarından bağımsız olarak düşünemeyeceğimiz gibi, demokratik siyaset kanallarını tıkatan ve demokratikleşme çabalarını sekteye uğratan sonuçlara yol açtığını ifade edebiliriz."

BELEDİYELERE KAYYIM ATANMASI

"Bugün itibariyle 103’ünden 86’sına kayyım atanan DBP’li belediyelerin 85 belediye eş başkanı da tutuklu bulunmaktadır. Bu uygulamanın, seçilmiş iradeye yönelik anti-demokratik ve hukuksuz bir müdahale olduğunu belirtmek istiyoruz.

Kayyım atamaları sonrası, belediye çalışanlarının güvenlik soruşturmasından geçirilmesi, açığa alınması, işlerine son verilmesi veya ihraç edilmesi, çalışma hayatının ve iş güvencesinin doğrudan ihlaline yol açmıştır.

Diyarbakır’da Kürt diliyle hizmet veren Zarokistan isimli çocuk kreşinin eğitmen kadrosunun işlerine son verilmesi ve hizmet dilinin değiştirilmesi, Kürtçe'nin kamusal alandaki kullanımına yönelik tahammülsüzlüğün bir göstergesidir. Yine kayyım atanan belediyelerde, kent meydanlarına veya muhtelif yerlere dikilen anıtların yıkılması ve yer isimlerinin değiştirilmesi, toplumsal yaşamın ortak belleğine bir müdahale olup, kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir."

ÖZEL GÜVENLİK BÖLGELERİ

"Kırsal yerleşim bölgelerini de kapsamına alan yüzlerce bölge askeri operasyonlar yapılacağı gerekçesiyle özel güvenlik alanı olarak ilan edilmiş, yine pek çok kez sokağa çıkma yasakları ilan edilmiştir. Yasakların ilan edildiği kırsal yerleşim alanlarında yaşayan yurttaşlar, doğal ve rutin hayat akışını sürdürememekte ve mağduriyetler yaşamaktadır. Yine operasyonların gerçekleştiği sırada operasyon alanı içerisinde bulunan yerleşim yerlerine, güvenlik güçleri tarafından baskınlar düzenlenmiş, yurttaşlar işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır. Yine bu bölgelerde bulunan mezarlıklar, PKK militanlarına ait olduğu gerekçesiyle güvenlik güçleri tarafından tahrip edilmiştir."

'TEK TİP ELBİSE TASARILARI OLDUKÇA VAHİM'

"İşkencenin yaygın ve sistematik hak ihlalleri ile gündeme geldiği bir başka konu ise, hapishanelerdir. OHAL ilanı ve uygulama süreciyle paralellik gösteren hapishane ihlalleri, sürgünler, sağlık hakkı, işkence ve kötü muamele, disiplin soruşturmaları, tecrit etme, haberleşme, iletişim, aile görüşü haklarının kısıtlanması, anadili kullanma özgürlüğü gibi konularda açığa çıkmıştır. Hapishanelerdeki mahpusların mektup aracılığıyla ve gerekse de yakınlarının şubemize bizzat yaptıkları başvurularda, mahpusların sevkler sırasında çıplak arama ve fiziki işkence, kelepçeli tedavi, hastane ve revire çıkarılmama, infaz koruma memurlarının tehditlerine maruz kalma gibi konularda yaşanana mağduriyetleri ifade etmişlerdir.

Cezaevi yönetiminin keyfi muamelesine bağlı olarak disiplin soruşturmaları sonucunda mahpusların tek kişilik hücrelerde tecrit edilmesi, insanlık onuruyla bağdaşmayan cezai yöntemlerin devreye konulduğunu göstermektedir.

Yine mahpuslara tek tip elbise giydirilmesine yönelik tasarlanan ve siyasi söylemlerle dillendirilen tasarılar, mahpusları toplumsal yaşamdan soyutlamayı hedefleyen bir başka tecrit muamelesi olup, bu tür girişimleri oldukça vahim bulduğumuzu belirtmek isteriz."

KADIN VE ÇOCUKLARA YÖNELİK ŞİDDET

"Toplumsal yaşamımızda, kadınların sözüne-yaşam biçimine tahakküm kurmanın bir tezahürü olarak karşımıza çıkan erkek şiddeti ve şiddeti cezasızlıkla adeta ödüllendiren yargı kararları, Türkiye’de cinsiyet eşitsizliği sorununu daha da derinleştirmektedir. Karar verici mekanizmaların kadına yönelik artış gösteren şiddet karşısındaki duyarsız tavrı, yine siyasal iktidar mensuplarının öteden beri kadın haklarını tehdit eden ayrımcı ve ötekileştirici söylemleri, sorunun derinleşmesine daha fazla katkı sunmaktadır.

Aynı şekilde çocuklara yönelik şiddet ve hak ihlalleri, bu süre içerisinde devam etti. Şiddet sonucu katledilen çocukların yanı sıra yurt, okul gibi kapalı kurumlar başta olmak üzere toplumsal yaşamda çocuklara yönelik artış gösteren cinsel istismar vakaları dikkat çekmektedir. Yine çatışmalı ortamların varlık gösterdiği bölgelerde sahipsiz bırakılan patlayıcılar sonucu da, çocukların yaralanmalarına ve yaşamlarını yitirişine tanıklık ediyoruz. Yasa yapıcı mekanizmaları ve hükümeti, çocuk haklarını korumaya ve geliştirmeye yol açacak değişiklikleri yapmaya ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirmeye davet ediyoruz."

'ZIRHLI ARAÇ ÇARPMALARINDA 12 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ'

"2017 yılının ilk 6 ayında meydana gelen zırhlı araç çarpmaları sonucunda, 4’ü çocuk 12 yurttaş yaşamını yitirdi, 20’yi aşkın kişi ise yaralandı. Özellikle OHAL’in ilanıyla ve bölgedeki çatışmalı ortamın etkisiyle, kent merkezlerinde ve diğer yerleşim bölgelerinde bulunan zırhlı araç sayındaki artış dikkat çekerken, araç sürücüsü güvenlik personelinin süratli ve dikkatsiz kullanımı bu tür kazaların oluşumuna neden olmaktadır. Olaydan sorumlu araç sürücüsü güvenlik personelleri hakkında, adli ve idari etkin soruşturmalar yapılmaması da, bu olayların devam etmesinin bir başka nedeni olarak ortaya çıkmaktadır."

'SUR’DA ELEKTRİK VE SU KESİLDİ'

"Bildiğiniz gibi Diyarbakır’ın Merkez Sur ilçesinde bulunan Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde, kentsel yeniden dönüşüm kapsamında tescilli yapıların dışında kalan 850’yi aşkın yapının yıkılması kararlaştırılmıştı. Evleri istimlak edilen hak sahipleri, mağduriyetlerinin karşılanmaması gerekçesiyle mahallelerden ayrılmayı reddetmiş, ancak buna rağmen yıkımlara başlanmış ve yıkım çalışmaları sırasında elektrik ve su şebekelerinde kesintiler yapılmıştı."

'ÇÖZÜM SÜRECİNİN YENİDEN MÜZAKERE EDİLMESİNİ UMUYORUZ'

"Bu temelde, insan hakları ihlallerinin oluşumuna yol açan OHAL’in bir an önce kaldırılması talebinde bulunuyor, çatışmalı ortamın bir an önce son bulmasını, kalıcı bir çatışmasızlık halinin ve çözüm sürecinin yeniden müzakere edilmesi umuyoruz. Her koşul altında dil, din, ırk, milliyet, cinsiyet, etnik ve kültürel farklılık ayrımı yapmadan, yaşam hakkının kutsal olduğu vurgusunda bulunuyor ve özgürlüklerle dolu, onurlu bir yaşam temenni ediyoruz."

RAKAMLARLA HAK İHLALLERİ

Raci Bilici’nin ardından söz alan İnsan Hakları Derneği Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören ise, hak ihlallerini rakamlarla açıkladı. İnceören’in verdiği bilgiye göre yargısız infaz ve çatışma sonucu 16 kişi hayatını kaybetti, 21 kişi yaralandı. Mayın ve diğer patlayıcılar nedeniyle 5 kişi, resmi hata ve ihmal sonucu 12 kişi hayatını kaybetti ve 160 kişi yaralandı.

14’ü çocuk 2 bin 709 kişi gözaltına alındı. 1’i çocuk 630 kişi tutuklandı. 355 kişi ise işkence gördü.

İnceören’in verdiği bilgiye göre kültür hakları ihlalleri ile ayrımcılık nedeniyle 3 bin 662 kişi mağdur oldu. Rapora göre 2017’nin ilk 7 ayında toplamda 12 bin 503 hak ihlali yapıldı.