3. havalimanının 3380 günü

İstanbul’un gündemini tam 3 bin 380 gündür meşgul eden üçüncü havalimanı Cumhuriyet’in ilanının 95'inci yıl dönümünde açılıyor. Projenin duyurulmasından kazmanın vurulduğu ilk güne, iş cinayetlerinden işçi direnişine kadar uzanan ve yaklaşık 9 yılı bulan havalimanı hikayesi geçtiğimiz günlerde bir işçinin havalimanının rögarında cesedinin bulunduğu iddiası ile tamama erdi.

Abone ol

Zeynep Şimşek

DUVAR - Bundan dokuz yıl önce projesi ilan edilen İstanbul’un 3. havalimanı tartışma yaratmaya devam ediyor. İstanbul’un Kuzey Ormanları'nın bulunduğu bölgeye yapılan havalimanı, şehrin ekolojik dengesini bozacağı gerekçesiyle uzun zamandır çevrecilerin ve çeşitli STK’ların tepkisini çekiyor. İnşaat süresi boyunca sayısız iş kazası ve işçi ölümünün yaşandığı 3. havalimanı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı bir tören ile kısmen hizmete açılıyor. Dünyanın sıfırdan yapılan en büyük havalimanı olarak duyurulan proje, arazi seçiminden işçilerin çalışma koşullarına, rant iddialarından şehrin bir başka havalimanına ihtiyacı olup olmadığına kadar pek çok eleştiriye sahne oldu. Şimdilerde adının ne olacağı ile ilgili spekülasyonlarla gündeme gelen havalimanına ve onun üzerinden yaşanan tartışmalara bir göz atalım.

İSTANBUL'UN 3. HAVALİMANI DUYURULDU

Tarihler 28 Temmuz 2009’u gösterirken İstanbul’un mevcut sorunlarının çözümü ve gelişmesinin sürdürülebilir şekilde sağlanması için hazırlanan 1/100.000'lik çevre düzeni planı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın onayı ile askıya çıktı. Bu planda en dikkat çekici proje ise İstanbul’a yapılması planlanan 3. havalimanıydı. Adres olarak gösterilen yer ise Silivri oldu.

1/100.000'lik plan

ARSA FİYATLARI İKİYE KATLANDI

3. havalimanının Silivri bölgesinde yapılacağının duyurulmasıyla bölgedeki arsa fiyatları tabiri caizse “patladı.” Gazeteler, emlak siteleri ve ekonomi dergileri havalimanı ile birlikte değerlenecek arazilerin haberlerine yer verdi. Havalimanı ortada olmasa da bölgede metrekare fiyatları hızlıca iki katı oranında arttı.

İSTANBUL'A 3. HAVALİMANI GEREKLİ Mİ?

Projenin detayları belli oldukça halihazırda iki havalimanı olan İstanbul’a bir 3. havalimanının gerekli olup olmadığı konusundaki tartışmalar da alevlendi. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, mevcut havalimanlarının kapasiteyi karşılamakta zorlandığına dikkat çekip İstanbul’a 3. havalimanın şart olduğuna dair açıklamalar yaparken medyada bu argümanı destekleyecek haberlere yer verildi. TMMOB Mimarlar Odası Çevre ve Etki Değerlendirme Kurulu Genel Sekreteri Mücella Yapıcı 2 Kasım 2010 yılında Habertürk’te yer alan bir haberde plana en başından beri itirazları olduğunu şu cümlelerle ifade etti: “Çünkü bu havaalanı için öngörülen Silivri taraflarında son derece verimli tarım arazileri var. Plana göre havaalanı çevresine lojistik tesisler de olacak. Temel itiraz noktalarımızdan biri de bu. Bu tür girişimler İstanbul’daki doğal alanların tahrip edilmesiyle gerçekleşiyor.”

3. havalimanı bölgesinin öncesi ve sonrası için oku hareket ettirin.

BİR GECEDE TERKOS!

Yaklaşık üç yıl boyunca proje alanı olarak gösterilen Silivri’den vazgeçilerek yeni adres olarak İstanbul’un kuzeyinde yer alan Terkos bölgesi işaret edildi. Dönemin CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül proje yerinin bir anda değiştirilmesini şu cümlelerle eleştirdi: “3. havaalanı daha önce Silivri bölgesindeydi ve Sayın Topbaş'ın hazırlatmış olduğu planlarda da öyleydi. Sonra Sayın Topbaş, Sayın Başbakan helikopterle gezdi. 'Şuraya istiyorum' dedi ve 3. havaalanı bir gecede Silivri'den direkt Kuzey Ormanları'nın bulunduğu bölgeye geldi.”

Erdoğan, Kadir Topbaş ve Binali Yıldırım ile 3. havalimanı projelerinin yapılacağı alanı havadan inceledi.

TARIM ARAZİLERİNDEN İSTANBUL'UN AKCİĞERLERİNE

Uzunca bir süre İstanbul’a 3. havalimanının gerekli olduğuna yönelik kamuoyunu ikna etmeye çalışan Kadir Topbaş, yeni yerin Terkos olarak belirlenmesiyle açıklamalarının yönünü değiştirdi. İstanbul’un akciğerleri sayılan bir alana havalimanın yapılmasıyla şehrin ekolojik dengesinin geri dönülmez bir şekilde bozulacağına dikkat çeken çevrecilere Topbaş’ın cevabı “Silivri bölgesi biraz daha müsait. Alanlar itibarıyla baktığımızda... Tabii ki tarım alanları bundan etkilenecekti. Ancak burada tamamen ay yüzeyine dönüşmüş kraterlere benzer bozuk bir doğa ve çevre var. Orası düzenlenecek” şeklinde oldu.

KESİN BİLGİ: AÇILIŞ 29 EKİM'DE 

Temel atma töreni

Havalimanı temeli için düzenlenen tören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 7 Haziran 2014'te gerçekleşti. Erdoğan törende bir yıl önceki Gezi Direnişi’ne gönderme yaparak “Biliyorsunuz geçen yılın mayıs ayında bazı gezizekalılar türedi. Bu gezizekalılar bu havalimanını hazmedemediler. Çünkü onların böyle devasa bir havalimanın yapılmasını tahayyül etmesi mümkün değildi” şeklinde konuştu. Aynı konuşmada Erdoğan açılış tarihi olarak 29 Ekim 2017 tarihini gösterdi. Havalimanı Erdoğan’ın işaret ettiği tarihten bir yıl sonra açılacak, yıllar sonra insani çalışma koşulları için direnişe geçen binlerce işçi için pek çok medya organında Gezi provokasyonu yakıştırması yapılacaktı.

ZEMİN SAĞLAM DEĞİL!

Terkos bölgesinde eski kömür arazilerinin bulunduğu bir alana havalimanın yapılacak olması zemine yönelik itirazları da beraberinde getirdi. Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi konuyla ilgili bölgeyi çevre jeolojisi açısından inceleyen bir rapor hazırladı. Raporda alanın jeolojik açıdan uygun olmadığı, inşaat sahasındaki sondajlarda onlarca metre çamurlu ve killi seviyenin tespit edildiği, sağlam zemine ulaşılamadığı belirtildi.

DOMUZLAR ŞEHRE KAÇIYOR

Bir yandan havalimanı bir yandan da 3. Boğaz köprüsü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) inşaatıyla devasa bir şantiye alanına dönen şehrin kuzey bölgesinde ekolojik yıkımın ilk sonuçları domuzların yerleşim alanlarına yönelmesiyle kendini gösterdi. Doğal yaşam alanları daraldığı için şehre inen domuzların haberleri medyada yer almaya başlarken 11 Kasım 2014 tarihinde Hürriyet gazetesi bu durumu, “İstanbul Boğazı'nda üçüncü domuz vakası” başlığıyla verdi.

'CANLI YAŞAMI YOK OLACAK'

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı havalimanı için hazırlanan ÇED raporunu yayınladı. Raporda, proje alanın yüzde 80’inin orman olduğuna dikkat çekilerek “proje orman ekosisteminden su ekosistemine geri dönüşü olmayan doğa tahribatı yaratma riski taşıyor” ifadeleri yer aldı. Rapor ayrıca havalimanın yapılması halinde kirliliğin artacağı, canlı yaşamanın yok olacağı uyarısını yaparken alandaki toplam 2 milyon 513 bin 341 ağacın 657 bininin “zaruri” olarak kesileceğine dikkat çekti. Ancak daha sonra hazırlanacak 2. ve 3. ÇED raporlarında ne kadar ağaç kesileceği bilgisine gerek duyulmayacak, bölgede yer alan göl ve göletler “su birikintisi” olarak tanımlanacaktı.

ZEMİNDE GÖÇÜKLER OLABİLİR!

.

Proje sadece şehrin ekosisteminde yaratacağı tahribat eleştirilerine maruz kalmıyor, belirlenen alanın havacılık açısından da uygunluğu da tartışılmaya devam ediyordu. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Aralık 2014’te havalimanı teknik raporunu yayınlayarak zeminde göçüklerin olabileceği uyarısını yaptı. Raporda arazinin terk edilmiş kömür sahası olması nedeniyle topografik engellerin giderilmesi için aşırı miktarda kazı ve dolgu yapılacak olmasına dikkat çekildi. Bölgede tespit edilen 66 gölden sadece bir tanesinin doğal oluşumlu göl olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Göl tabanlarındaki suya doygun sedimentlerin (tortu) varlığı; yüzeysel ve derin heyelanlar; ani oturmalar, sıvılaşma riskleri, yeraltı su seviyesinin belirsizliği…”

İŞ CİNAYETLERİ GİZLENİYOR

.

Yapılan tüm uyarılara rağmen 7 Haziran 2014 tarihinde, Terkos gölüne yakın, Arnavutköy-Göktürk-Çatalca kavşağında, Akpınar ve Yeniköy köyleri arasındaki bölgede havalimanı inşaatına başlandı. Yaklaşık 20 bin işçinin çalıştığı şantiyede bir ay sonra ilk iş cinayeti gerçekleşti. İki yıl içinde ise bu sayı 9’a çıktı. 27 Ekim 2016 tarihinde Evrensel gazetesinde yer alan habere göre işçiler, yetersiz iş güvenliği ve kötü çalışma koşullarından şikayetçi olurken şantiyede yaşanan ölümlü kazaların medyaya yansıyandan çok daha fazla olduğunu söylüyordu. Bundan iki yıl sonra CHP İşçi Sendikaları, Meslek Odaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba meclise soru önergesi verecek, havalimanı inşaatında 400 işçinin öldüğüne dair iddiaları soracaktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iddiaları yalanlayacak ve inşaat sırasında 27 işçinin hayatını kaybettiğini açıklayacaktı.

TEKNİKTE ÜÇÜNCÜ PRATİKTE İKİNCİ HAVALİMANI

İstanbul’a üçüncü bir havalimanın gerekli olup olmadığına dair tartışmalar sürerken THY Başkanı Hamdi Topçu, Atatürk Havalimanı’nın yeni havalimanın uçuşa açılmasıyla kapanacağını açıkladı. Buna sebep olarak her iki havalimanın da aynı hava koridorunu kullanacak olmasını gösterdi. Üçüncü havalimanın Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanlarının mevcut kapasiteyi karşılamadığı gerekçesiyle yapıldığı argümanı bu açıklamayla boşa çıkarken gözler Atatürk Havalimanı'nın kapanmasıyla boşalacak araziye çevrildi. Gündemdeki yeni soru şuydu: Atatürk Havalimanı'nın arazisi ne olacak?

NE REZİDANS NE AVM: MİLLET BAHÇESİ

Atatürk Havalimanı arazisine rezidans ve AVM’lerin yapılacağı yönündeki eleştirilere dönemin Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan alanın İstanbul’a nefes aldıracak şekilde düzenleneceği şeklinde yanıt verdi. 24 Haziran seçimleri öncesi TRT canlı yayınına çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı açıklamada çevreci olduklarını vurgulayarak Atatürk Havalimanı’nı Millet Bahçesi haline getireceklerini söyledi. Erdoğan’ın açıklamaları sonrası Millet Bahçesi projesi detayları medyada yer almaya başladı Buna göre proje üzerinde dört yıldır çalışılıyordu ancak Atatürk Havalimanı’nın kapatılacağını 2015 yılında THY Başkanı Hamdi Topçu açıkladı. Buradan yola çıkılacak olunursa kamuoyuna İstanbul’a 3. havalimanının gerekli olduğu yönünde açıklamaların yapıldığı dönemlerde Atatürk Havalimanı’nın çoktan gözden çıkarıldığı ortaya konuluyor.

1.3 MİLYAR DOLARLIK YOLSUZLUK

Havalimanı inşaatının hızlanmasıyla beraber ortaya çıkan tablo “rant” iddialarını güçlendirdi. TMMOB’un 2014 yılında yayınladığı raporda da belirttiği gibi havalimanı inşaatının güçlendirilmesi için aşırı miktarda kazı ve dolgu yapılması gerekiyordu. Havacılık, inşaat mühendisleri ve uzmanların yaptıkları incelemeler sonucunda 90 metrelik dolgu yapılması halinde istenen teknik koşulların sağlanacağı sonucuna ulaşıldı ve buna göre ihale açıldı. Yüklenici firma 90 metre dolgu yapılacağı taahhüdünü verdi. Ancak yolsuzluk iddiaları tam da bu gelişmeler sonrası yaşandı. CHP Trabzon Milletvekili Avukat Haluk Pekşen, yüklenici firmanın 90 metre olması gereken dolguyu 60 metreye indirerek aradaki 30 metrelik farktan 1,3 milyar dolarlık haksız kazanç elde ettiğini dile getirdi. Pekşen’in iddiaları bunlarla da sınırlı kalmadı: “Kotun 30 metre düşürülmesiyle birlikte havalimanı çevresinde yapılacak inşaatlar 30 metre daha yüksek olabilecek. Çevredeki bu araziler kimin, buralara inşaatları kim yapacak? Tabii ki yandaş firmalar. Ayrıca Kanal İstanbul projesinin havalimanına çok yakın olması da büyük bir rant kapısını açmaktadır.”

GÖÇÜĞÜN FOTOĞRAFI ORTAYA ÇIKTI

.

Havalimanı inşaatından bir fotoğraf hızla sosyal medyada yayılmaya başladı. Fotoğrafta inşaat alanında devasa bir göçük vardı. Havalimanını inşa eden ve 25 yıl boyunca da işletecek olan İGA fotoğrafla ilgili bir açıklama yaparak herhangi bir göçüğün olmadığını, çukurun bilinçli olarak açıldığını söyledi. Ancak işçilere göre yaşanan bir göçüktü ve firma bunu kamuoyundan gizlemeye çalışıyordu.

150 OTOBÜS SEFER YAPACAK

Ağustos ayı itibariyle yüzde 94’ünün tamamlandığı söylenen havalimanının ulaşım hatları ve ücretleri de belli oldu. 18 hatta 150 otobüsün sefer yapacağı havalimanına en yüksek ücreti aynı zamanda en uzak lokasyon olan Pendik’ten gelenler ödeyecek: 30 TL.

İŞÇİLER DİRENİŞE GEÇTİ

İşçiler iş bıraktı.

Havalimanın açılışına sayılı günler kalmış, medyada havalimanının neredeyse tamamlandığı haberleri yer almaya başlamıştı. Tarihler 14 Eylül’ü gösterdiğinde beklenmeyen oldu ve havalimanı işçileri, yaşanan iş cinayetleri ve sağlıksız çalışma koşulları nedeniyle iş bıraktı. 30 binden fazla işçinin çalıştığı havalimanı şantiyesinde işçilerin eylemi hızla büyüdü. Bir anda ülke gündemine oturan eylemde işçiler, taleplerinin yerine getirilmemesi halinde iş başı yapmayacaklarını açıkladı. İşçilerin şirket yönetimine ilettikleri 16 maddelik listede “eyleme katılan işçilerin işten atılmaması, servis sorununun çözülmesi, yatakhane ve banyo temizliklerinin düzenli yapılması, tahtakurusu sorununun giderilmesi, maaşlarının tamamının hesaba yatırılması, ödenmeyen ücretlerin ödenmesi” gibi talepler yer aldı. Şirket bu talepleri kabul etmezken, jandarma sabaha karşı işçilerin koğuşlarına baskın düzenleyerek 543 işçiyi gözaltına aldı.

İŞÇİLERE SABAH BASKINI

.

İşçilerin gözaltına alınması sonrası özellikle hükümete yakın medyada eylem yapan işçilere yönelik hızlı bir karalama kampanyası başladı. Sabah gazetesi eylemi “2. Gezi provokasyonu” başlığı ile manşetine taşırken gözaltına alınanların işçilerin kimliklerini kopyalayarak koğuşlara sızan terör örgütü mensupları olduğunu iddia etti. Sabah bununla da yetinmeyerek haberde işçilerin “DHKP-C, TKP/ ML terör örgütleri ile HDP’liler” tarafından kışkırtıldığını savundu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da açılışa az bir zaman kala gerçekleşen eylemi “milletin moralini ve çalışanların motivasyonunu bozma gayreti" olarak nitelendirdi. Birkaç gün içinde gözaltına alınan işçilerden 27’si kamu malına zarar vermek, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na ve polise mukavemet etmek ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali sebebiyle tutuklandı. Daha sonra tutuklanan işçiler İnşaat-İş Sendikası aracılığıyla bir mesaj göndererek “hak istemek suç değildir” dedi.

İŞÇİLER HAPİSTE, İSTANBULLULAR TEKNOFEST'TE

Teknofest

Henüz birkaç gün öncesine kadar binlerce işçinin insani çalışma koşulları için eylem yaptığı havalimanı alanı, 20 Eylül'de başlayan ve dört gün süren “Teknofest”e ev sahipliği yaptı. 500 bin ziyaretçinin ağırlandığı festivale katılanlar arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve pek çok bakan yer aldı.

HAVALİMANININ ADI DERT OLDU

Havalimanının açılışına sayılı günler kala, adının ne olacağı ile ilgili çeşitli iddialar ve talepler ortaya kondu. Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, isim konusunda sorulan bir soruya “Niye Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ismi olmasın” şeklinde cevap verirken, sosyal medyada dillendirilen isimler arasında Atatürk yer alıyordu. Habertürk yazarı Sevilay Yılman da 3. havalimanının adının açıklandığını iddia ederek Abdülhamid Han adını zikretti. İGA Havalimanı İşletmesi Genel Müdürü Samsunlu ise yaptığı açıklamada havalimanının adının yönetim kurulu üyelerinin dünya genelinde yaptıkları araştırma çalışmaları ve ilgili mercilerle yapılacak değerlendirmeler sonucu alınacak kararla belirleneceğini söyledi. Daha sonra basında çıkan haberlerde 3. havalimanının isminin Mevlana olacağı da iddia edildi.

İŞÇİLER YENİDEN EYLEMDE 

Türkiye, havalimanı adının ne olacağıyla uğraşırken işçilerden bir eylem haberi daha geldi. Açılışa bir hafta kala 100 kadar işçi üç aydır ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle iş bıraktı. Bir ay kadar önce binlerce işçinin katıldığı eylemin gözaltı ve tutuklamalarla sona ermesinin ardından şirket yetkilileri çalışma şartlarının iyileştirileceğini açıklamıştı. Ancak işçiler ve sendika yetkileri aradan geçen zaman içinde değişen hiçbir şey olmadığını belirtti.

RÖGARDA İŞÇİ CESEDİ, ÜCRETSİZ OTOPARK KEYFİ

İstanbul’un gündemini tam 3 bin 380 gündür meşgul eden üçüncü havalimanı Cumhuriyet’in ilanının 95'inci yıl dönümünde açılıyor. Projenin duyurulmasından kazmanın vurulduğu ilk güne, iş cinayetlerinden işçi direnişine kadar uzanan ve yaklaşık 9 yılı bulan havalimanı hikayesi geçtiğimiz günlerde bir işçinin havalimanının rögarında cesedinin bulunduğu iddiası ile tamama erdi. Nice işçinin bedeni üzerinde yükselen “dünyanın en büyük havalimanı”na otobüs seferlerinin ilk iki ay yüzde indirimli, otoparkın ise ücretsiz olduğunun açıklanmasının üzerinden ise sadece birkaç gün geçti.