160. Kilometre Yayınları 10 yaşında: Şairler var, şiir direniyor

160. Kilometre Yayınları’ndan Ahmet Güntan ve Ömer Şişman ile şiir ve şiir yayıncılığını konuştuk. Güntan, "Okur yok, okurun olmaması da maalesef yayıncılıkla yenebileceğiniz bir engel değil ama sırtlandık gidiyoruz" derken Şişman ise, "Paylaşmaya çalıştığımız şey şiir. Bu kadar. Bize bir tel zımba yeter, klasik kapak yerine sıradan bir kitap kâğıdı da yeter" dedi.

Abone ol

“Şiir öldü.” “Şiir satmıyor ki basalım.” “Bir İkinci Yeni var işte…” “Şiir okuru mu kaldı?” “Şiir sokakta…” “Telifi düşsün A şairiyle başlarız şiir dizisine, sonra zaten B’nin telifi de düşecek.” Bu böyle uzayıp gider. Evet, konumuz arada bir öldüğü, arada bir sokakta olduğu, arada satmadığı ama bazen çok sattığı, hep tartışıldığı ‘ama’ları çok olan daha doğrusu hep ‘ama’lar yaratılan şiir ve şiir yayıncılığı. Konuğumuz ise 160. Kilometre Yayınları’ndan Ahmet Güntan ve Ömer Şişman. Ama önce bu söyleşiyi yapmaya kışkırtan manifestolarına bakalım.

“dolar şiiri öldüremez. salgın şiiri öldüremez. virüs şiiri öldüremez. siyaset şiiri öldüremez. trump şiiri öldüremez. trump’ın damadı şiiri öldüremez. masterşef şiiri öldüremez. trafik şiiri öldüremez. fetö şiiri öldüremez. enflasyon şiiri öldüremez. sokağa çıkma yasağı şiiri öldüremez. silivri şiiri öldüremez. edirne cezaevi şiiri öldüremez. jes’ler şiiri öldüremez. altın arayıcıları şiiri öldüremez. toki şiiri öldüremez. hes’ler şiiri öldüremez. iş makineleri şiiri öldüremez. açlık şiiri öldüremez. katliam şiiri öldüremez. drone’lar şiiri öldüremez. baskı şiiri öldüremez. savaş şiiri öldüremez. otobanlar şiiri öldüremez. televizyon şiiri öldüremez. twitter şiiri öldüremez. tsunami şiiri öldüremez. trt şiiri öldüremez. whatsapp şiiri öldüremez. “şiir gulyabanidir, ölmez.” gul-i beyabani, çöl hortlağı. şiir direnir. kimse dönüp ona bakmadığı zaman bile yaşar, güçlenir. basıldığı kâğıdın cinsi şiirin sesini kısmaz. cafcafsız kapak şiirin zekâsını azaltmaz. şiir kitapçı raflarına girmiyor diye karalar bağlamaz. yolunu bulur, direnir. şairler varsa şiir var. şiir, 160. Kilometre’de direnmeye devam edecek. yeni şartlarda, yeni bir dizide. çoğu genç şairlerin ilk kitapları olmak üzere yeni şiir kitapları özel bir tasarımla 160. Kilometre’nin GULYABANİ dizisinde. şairler var, şiir direniyor. izciyiz biz.”

Bu uzun alıntı, içinde bulunduğumuz 2021’de 10 yıllık varlığını ve “direnişini devam ettiren” 160. Kilometre’nin GULYABANİ dizisinin manifestosundan. Hatırlatmakta fayda var, 160. Kilometre, ismini Nâzım Hikmet’in Nikbinlik şiirinden alıyor. 160. kilometrede giderken öpüşmenin güzelliğini anlatan şiir göreceğimiz güzel günleri, her şeye rağmen iyimser olabilmemizi sağlayan ve Nâzım’ın en devrimci ve direnişin güzelliğini anlatan şiirlerinden biri. Ve işte 160. Kilometre de 10 yıl önce “Şiir direnirse kazanacak” diyerek yola çıkmıştı. 2011'de kurulan 160. Kilometre GULYABANİ’ye dek 97 kitap yayımladı. GULYABANİ ile birlikte toplam yayın 110 olacak. 10. yıllarını da Seyhan Erözçelik’in “Şiir ölmez, gulyabanidir” sözünden ilham alarak GULYABANİ dizisiyle kutluyorlar. Kutluyorlar derken kültür sanat medyasının yeni şiire ilgisizliğine, dolara endeksli kâğıt fiyatlarına, pahalı baskı maliyetlerine direnmeye devam ediyorlar demek istiyorum. 10 yıl boyunca her şeye direnip kendi deyişleriyle “Talep olmayan bir pazara sürekli arzda bulunan” ve yine kendi deyişleriyle “Meşhur olma çağında biraz da olsa tersine bir çekim oluşturan” 160 Kilometre’den Ahmet Güntan ve Ömer Şişman’la bu geçen 10 yılı, şiirin mi yoksa şiir okurunun mu öldüğünü ama aslında “bir gulyabani olan şiiri” konuştuk. Haberiniz olsun her yaştan 13 tane çöl hortlağı gulyabaninin şiirleri geliyor…

.

On yıl önce başladığınızda aklınızda nasıl bir yayıncılık vardı, nasıl yola çıktınız?

Ahmet Güntan: Yaratıcı, meraklı, yetenekli genç insanların şiirdeki heyecansızlığa bakıp başka alanlara yönelmek yerine “şiirde kendimi gerçekleştirebilirim” diye düşüneceği bir heyecan odağı olmak istedik. Zekânın barınabileceği, yeni yollar deneyebileceği, kendini çağından geride kalmış hissetmeyeceği bir yuva.

Ömer Şişman: On yıl önce yirmili yaşlarımı yeni bitirmiştim. İlk iki kitabım yayımlanmıştı. İlkini 2005’te İzmir’den Mayıs Yayınları’nın ücret karşılığı kitap bastığı dizisinden (Sardes Yayınları), ikincisini 2010’da Pan Yayınları bünyesinde kurduğumuz şiir dizisinden yayımlamıştım. Genç birini ilk kitabını paylaşmaya teşvik edecek yayınevi pek yoktu ama kendiliğinden yan yana gelmeye başlayan bir şiir enerjisi vardı. Aklımızda hem bu enerjiye hem de yeni geleceklere bir yuva yaratmak vardı.

Peki 10 yılda neler oldu, hedeflerinize ulaştınız ya da yaklaştınız mı?

Ömer Şişman: Bu on yılda hep bir şeyler öğrendik. Bir yandan yayınevinin madden hayatta kalması hakkında kaygımız aktif, bir yandan üç dört yıl sonrasını planlıyoruz her zaman. Kaygı ile planlama el ele. Hiciv dizisi hedeflerimizden biriydi mesela. 2-3 yıllık bir çalışmanın sonunda başladı. Gulyabani’ye de aylarca hazırlandık. Şimdi Sami Baydar ve Seyhan Erözçelik külliyatını tamamlamayı, çeviri serimizi zenginleştirmeyi vb. hedefliyoruz. Hedef sabit bir şey olmuyor, bir süreç o. Yenileri geliyor her zaman.

Ahmet Güntan: Kitaplarını yayımladığımız şairlere bakılacak olursa hepsi başka alanlarda da seçkinleşebilecekken şiir geleneği içinde yer almayı seçmiş, bu seçimlerinden de mutlu olan genç şairler. Meşhur olma çağında biraz da olsa tersine bir çekim oluşturduğumuzu söyleyebiliriz.

'SIRTLANDIK GİDİYORUZ, ŞİKÂYETÇİ DEĞİLİZ'

Bu süreçte sizin en çok sıkıntıya sokan şeyler neydi?

Ahmet Güntan: Okur yok. Okurun olmaması da maalesef yayıncılıkla yenebileceğiniz bir engel değil. Ama sırtlandık gidiyoruz, çok şikâyetçi değiliz.

Ömer Şişman: Şiiri izleyen 300 kişi kaldı diye yazmıştım geçmişte. Aslında 300 kişi gerçekten hakkıyla izlese bizim gibi yayınevlerine biraz nefes aldırır bu.

Butik yayıncılık kulağa hoş ve naif geliyor aslında ama siz kendinizi bu butik içine sokuyor musunuz?

Ömer Şişman: Açıkçası bizimki sürreal bir durum. Butik değiliz. Her şeyden önce tek bir maaşlı çalışanımız olmadı başlangıçtan bu yana. Bilmem, belki 60’ların, 70’lerin bazın yayıncılarının torunlarıyızdır bu anlamda.

Ahmet Güntan: Şair Serkan Işın vaktiyle “small press yayıncılık”tan ilhamla “küçükbaş yayıncılık” demişti. Kitabın yayınlanması kararında piyasa koşullarının rol oynamadığı yayıncılık. Butik yayıncılıkta hâlâ piyasa koşulları egemendir. Biz izciyiz. Talep olmayan bir pazara sürekli arzda bulunuyoruz.

'BİLDİĞİNİ OKUMAK KADAR İYİ BİLDİĞİMİZ BİR BAŞKA ŞEY YOK'

160. Kilometre’yi özetle deseler bana tek kelimeyle “kışkırtıcı” olarak tanımlarım. Siz kışkırtıcı olduğunuzu düşünüyor musunuz peki?

Ahmet Güntan: Tahrik etme anlamında mı? Kışkırtmak için özel bir çabamız yok ama bildiğini okuyan şairler olduğumuz için tahrik etmiş olabiliriz. Bildiğini okumak kadar iyi bildiğimiz bir başka şey yok.

Ömer Şişman: Kışkırtıcılıktan kastettiğiniz, harekete geçmeye tahrik etmek sanırım. Birilerini bu yönde heyecanlandırdığı oldu yayınevinin. Öte yandan “haterlık”la da bolca yüzleştik ama bu bizim değil zamanımızın bir sorunu.

'ŞİİR GULYABANİDİR, ÖLMEZ'

Şimdilerde GULYABANİ dizisiyle devam ediyorsunuz. Seyhan Erözçelik’ten yola çıkarak bu ismi verdiniz diziye, önce bunu anlatır mısınız?

Ahmet Güntan: Gulyabani, gul-i beyabani, yani çöl hortlağı, muhayyel mahluk. Korona virüsü salgınında her şey gibi şiir yayıncılığı da büyük bir tehdit altına girdi. Ama işte şekil değiştirdik, devam ediyoruz. “Şiir gulyabanidir, ölmez” Seyhan’ın unutulmaz bir deyişi, kendisini sevgiyle anıyoruz.

Ömer Şişman: Geçtiğimiz yılı pandemi koşullarıyla, hiç kitap yayımlayamadan geçirdik. Burada aslolanı hatırladık. Bizim paylaşmaya çalıştığımız şey cafcaflı kapak değil, asli olarak konvansiyonel Amerikan cilt 230 gr tutkalla sıvama kapak, iplik dikiş şu bu da değil. Paylaşmaya çalıştığımız şey şiir. Bu kadar. Bize bir tel zımba yeter, klasik kapak yerine sıradan bir kitap kâğıdı da yeter. Rilke’nin dediği gibi: “Zaferlerden söz eden kim? Ayakta kalmaktır her şey.”

Gulyabani’nin manifestosunda “şairler var, şiir direniyor. İzciyiz biz” diyorsunuz.

Ahmet Güntan: İzciliği “dayanışma, yardımlaşma duygularını geliştirerek, ruhça ve bedence güçlenerek kendi imkân ve becerileriyle hayatta kalma sanatı” olarak tanımlarsanız, bizim yaptığımız tam da bu.

Ömer Şişman: Şiir yayımlamayan küçük bir yayıncının bile yayın ortamında karşılaştığı zorluklar çok büyük. Bunları sıralamama gerek yok. Biz üstlendiğimiz vazifeyi yapmaya çalışıyoruz. Kim söylüyordu, unuttum, dağın başında bir ateş yakarsın, o ateşi muhafaza edersin, günün birinde oradan geçen biri o ateşi görür gelir. Kimse dağ başında karanlıkta kalmasın, üşümesin.

'KENDİ BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKACAĞIZ'

Dolar, kâğıt, baskı maliyetleri yüzünden farklı bir yol- yöntem belirlemişsiniz.

Ömer Şişman: Evet, az önce biraz söz ettiğim gibi. Türk lirası değer kaybedince kâğıt fiyatları fırlıyor. Çakıldığı yerden nispeten değer kazandığındaysa kâğıt fiyatları ucuzlamıyor. Hep bir bahaneleri var. Biz kendi başımızın çaresine bakacağız. Şimdi de kendi web mağazamızı açtık, okurların kitaplarımızı doğrudan satın alabilmeleri için.

.

Kaç kitap çıkıyor diziden, hangi şairler var?

Ömer Şişman: Diziden Mart’ta altı, Nisan’da yedi, toplam on üç kitap çıkacak. Mart’ta Ahmet Güntan, Donat Bayer, Fatma Nur Türk, Hamdi Oğulhan Tünay, Liman Mehmetcihat, Sude Öztürk’ün, Nisan’da Deniz Gül, Elvin Eroğlu, Kaan Kaçar, Levent Karataş, Mahir Taşyurt, Mehmet Davut Özdal’ın kitapları ve benim kitabım çıkacak.

Manifestoda birçok neden sayıp şiiri öldüremez diyorsunuz. Bu “şiir öldü” meselesi çok klişe, vasat, kaçamak bir söylem gibi geliyor bana yıllardır. Sizce neden böyle arada “şiir öldü” söylemi hortluyor?

Ömer Şişman: “Şiir okuru öldü mü?” diye soran yok. Şiirin ömrü, insan ömrü gibi bir şey değil. Ne sonsuza kadar ilerleme ne de ölüm söz konusu olur. Şiirin ölümüne inanan biri şiir ölmeden önceki son “önemli” şairleri, örneğin Vergilius’tan otomatik olarak büyük mü görüyor, merak ediyorum. “Şiir tarih boyunca gelişti gelişti, günü geldi öldü.” Bu bakış açısı fazla naif. Bu “Şiir öldü mü?” tartışmaları 1937’nin Ulus gazetesi soruşturmasına kadar gider bir çırpıda. Eminim çok daha geriye de gider. Her zaman bir ayağı nostaljiciliğe basan insanlar olmuştur. “Nerede kaldı eski nostaljiler!”e kadar gider bu. Seyhan Erözçelik haklı.

Ahmet Güntan: Kimsenin ilgilenmediği şey yok sayılır. Ben şahsen kitaplarımın satış rakamlarını söylemeye utanırım, o kadar az… Jestle gerçekler birbirini asla tutmuyor. Mustafa Irgat’ın 'Ait’siz Kimlik Kitabı' için sosyal medyada YKY’na baskı uygulanıyordu tekrar basmaları için, haklarını biz aldık, bastık, kimse almadı. Şikâyet olarak söylemiyorum, izciler şikâyet etmez. Mustafa’nın umurunda bile olmazdı, ama durum bu. Öyle olunca da “öldü” söylentileri hiç hız kesmiyor. Sırf bizde değil, bütün dünyada.

'ŞİİR YAYINCILIPI BÜYÜK YAYINEVLERİ İÇİN YAYIN FAALİYETLERİNİN GÖSTERMELİK BİR KOLU'

“Türkiye’de büyük yayınevlerinin şiir yayınlamaya gösterdiği dirence karşı mücadele eden” diyorsunuz. Hadi bunun üzerine konuşalım…

Ahmet Güntan: Talep olmayan bir pazara sürekli arzda bulunduğumuzu söylemiştim. Büyük yayınevleri bunu yapamazlar. Bizimki ticari bir faaliyet değil. Hatta daha komiği bizim yaptığımız zarar ettiği halde her yıl vergi ödeyen ticari olmayan bir faaliyet. Ticaret kılığında bir faaliyet. Büyük yayınevleri kazanç odaklı kuruluşlar. Kazandıklarının bir kısmını ticari görmedikleri ama edebiyatın tam merkezinde yer alan şiire yatırmıyorlar. Biz de dik bir rampada, yanından son marka güçlü otomobiller hızla sollayarak geçerken yavaş yavaş yokuşu tırmanan öğrenci otomobili gibiyiz. Şanslıyız en azından altımızda bir otomobil var.

Ömer Şişman: Şiir yayıncılığı büyük yayınevleri için yayın faaliyetlerinin göstermelik bir kolu. Bu konuda bir programları, aldıkları bir risk yok. Çoğunlukla çoksatar olmasa da “satış garantisi” olan merhum şairlerin kitaplarını basıyorlar. Bunu daha önce yazmıştım, hiç şiir yayımlamasınlar daha iyi. Koca bir hayattan sonra nihayet okurdan ilgi görmeye başlamış şairin kitaplarını bıraksınlar şiir yayıncısı bassın da onun geliriyle belki genç bir şairin ilk kitabını da yayımlayabilsin.

160. Kilometre’nin kitaplarını almak ve doğrudan daha hızlı desteklemek için buraya bakabilirsiniz.