10 Ekim Davası: Çocuklarımızın gelecek hayallerini çaldılar

Ankara Garı önündeki "Barış ve Demokrasi mitingi" sırasında yaşanan Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamının üçüncü duruşması Ankara Adliyesinde görülüyor. Dava 3 gün sürecek. Katliamda hayatını kaybeden Uygar Coşgun'un annesi Nuray Coşgun mahkemede, "Onlar bizim çocuklarımızın gelecek hayallerini çaldılar" dedi.

Abone ol

ANKARA - 10 Ekim 2015 yılında 101 kişinin hayatını kaybettiği katliamın üçüncü duruşması başlıyor. Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava 2-3-4 Mayıs tarihlerinde devam edecek.

Katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri ve yaralıların katıldığı duruşmaya siyasiler de destek veriyor. HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP Ankara milletvekili Şenal Sarıhan, Malatya Milletvekili Veli Ağababa ve ÖDP Genel Başkan'ı Alper Taş da mahkeme salonunda yerini aldı.

'ADALET DİLEMEDEN GELMEYECEK'

10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı ve davanın avukatlarından Mehtap Sakinci Çoşgun üçüncü duruşma öncesi açıklama yaptı. Çoşgun "Dün 1 Mayıs'tı ve bizler yine alanlardaydık. İki yıl önce bizlerle alanlarda olan canların fotoğrafını taşıdık. Emek ve demokrasi denen her yerde bu canların fotoğrafını taşıyacağız. Sizler biliyorsunuz ki biz adalet dilemeden adalet gelmeyecek. Bugün burada olduğunuz için teşekkür ederim" dedi.

'SİYASİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKARILACAK'

Dava öncesi Müdahil vekiller koordinasyonundan avukat Tugay Bek davaya ilişkin bilgi verdi. İkinci duruşmanın ardından yakalanan sanık Hatice Akaltın'ın ifadesinin alınacağını belirten Bek, ailelerin ve müşteki yakınlarının beyanlarının devam edeceğini söyledi.

Mahkeme heyetine taleplerini belirteceklerini belirten Bek şöyle devam etti: "Bugün önümüze bir grup cani ceza alsın diye konmuş olabilir. Biz bu katillerin en büyük cezayı alması için çalışıyoruz ama bununla yetinmeyeceğiz. Özellikle devletin Antep'te yaptıkları ortada. Pek çok katliam aynı şebeke tarafında devletin denetiminde gerçekleştiriliyor. Bu cinayetin arkasındaki siyasi sonuçların gün yüzüne çıkarılacağını düşünüyorum. Tıpkı Hrant Dink cinayetindeki gibi."

EŞİ MÜDAHALE ETTİ SANIK SUSTU

Ankara 10 Ekim katliamı davası yakalanan sanık Hatice Akaltın ifadesine başladı. Müşteki avukatların sorularına yanıt veren Akaltın'ın ifade verdiği sırada eşi sanık Metin Akalt'ın uyarısıyla yöneltilen sorulara cevap vermemeye başladı. Mahkeme heyetine itirazda bulunan müşteki avukatları diğer sanıkların salon dışına çıkarılıp Hatice Akaltın'ın tek başına ifadesinin alınması talep etti. Mahkeme heyetı müşteki avukatların talebini görüşüp reddetti. Mahkemede söz alan Hatice Akaltın'ın avukatı, Akaltın'ı gönüllü olarak savunduğunu sorulara cevap vermediği taktirde davayı bırakacağını söyledi. Bunun üzerine Hatice Akaltın müşteki avukatların sorularına cevap vermeye başladı.

DİĞER SANIKLAR SALON DIŞINA ÇIKARILDI

Hatice Akaltın'ın “Şu an kendimi bu koşullarda ifade edemeyeceğim” ifadesinin üzerine Akaltın'ın avukatının da talebiyle diğer sanıklar salon dışına çıkarıldı. Sanık Hatice Akaltın'ın Avukatı Oğuz Akman “Müvekkilim çocuklarına bağlı bir insandır. Çocukların hayatından endişe ettikleri için söylemek istediklerini söylemiyor olabilir. Talebimiz emniyetten çocuklar için gerekli önlemlerin alınmasıdır." dedi. Akman'ın “Şu anda çocuklar baba kavramından yoksunlar” dediği sırada salonda hayatını kaybedenlerin yakınlarının sesleri yükseldi.

'KARDEŞİM KATİLLERİNİN YEĞENLERİNİ OKUTMUŞ'

Duruşmanın ikinci oturumunda müştekiler konuştu. Duruşma öncesinde adliye önünde yapılan basın açıklamasında ise kamu görevlilerinin sorumluluğuna dikkat çekildi.

10 Ekim katliamında hayatını kaybeden beden eğitimi öğretmeni Ata Önder Atabay’ın ablası Pınar Özgür Acun, kardeşinin Gaziantep’te görev yaptığı okulda öğrencileri arasında katliamın sanıklarıyla aynı soyadı taşıyan çocukların bulunduğunu fark ettiklerini belirterek, "Benim kardeşim, kendi cellatlarının çocuklarını, yeğenlerini okutmuştu ne yazık ki" dedi.  Kardeşinin kendi olanaklarıyla kurduğu spor takımının Gaziantep’te şampiyon olduğunu söyleyen Abla Atabay, 'katillerin de böyle öğretmenleri olsaydı keşke!' diye konuştu.

'EŞİMİN ÜZERİNDEN 40 TANE MİSKET ÇIKTI'

Evrensel'de yer alan habere göre, Müşteki Sultan Kıvrak, davaya katılmak istediğini belirterek “Kimden şikayetçiyim bilmiyorum artık. Benim eşimin ne suçu vardı. 40 tane misket eşimin üzerinden çıktı. (Hatice Akaltın’ı kast ederek) Hanımefendi çocuklarımı kimseye emanet edemem diyor ama benim çocuklarım her gün gözyaşı döküyor. Benim evimi paramparça ettiler” dedi.

Engin Kuyubaşı ise ikinci patlamada yaralandığını belirtti. Seyyar satıcı olan Kuyubaşı,  “Herkesten önce alandaydım. Hiçbir güvenlik önlemi yoktu. İki kişi sırt çantalı vardı. Canlı bomba olduğunu öğrendik onların. Patlamadan sonra bir saat yerde yattım. Doktorlar bana yardım etti. Çevremdeki hastanelere rağmen ulaşamadım hastanelere. Burada bulunan sanıklar ve azmettirenler dahil kimin suçu varsa şikayetçiyim. İki çocuğum var, belki onları bir daha göremeyecektim. Çocuğumu kucağıma dahi alamıyorum” diye konuştu.

'ARAMA OLMADI'

İzmir’de öğretmen olan Eğitim Sen üyesi Özdemir Altun, Ankara’ya daha önce de başka eylemler için geldiğini söyleyerek, “Biz önceden geldiğimizde Ankara’da bizi ararlardı. Bu sefer arama olmadı, polis yoktu. Garda 1-2 trafik polisi vardı sadece. Patlamalar oldu. Çevremdeki ölü ve yaralılara gaz sıkıldı. Benim için önemli olan devletimin beni korumasıydı. Burada polisler yeterince önlem almamış. Mülkiye müfettişi raporlarında geçen emniyet görevlilerinden şikayetçiyim. İnsan ölümlerine sebep vermek görev kapsamı içerisinde değildi” dedi.

Katliamda eşini yitiren Gülderen Ertaş ise davaya müdahillik talebinde bulunurken, “10 Ekim patlaması devletin göz yumması ile oldu. O kadar insanın öldüğü yerde bir tane polise bir şey olmaması her şeyi ortaya koyuyor. Ölümlerin üstü hep kapatılmıştır. Hrant Dink davası cemaatle iktidar birbirine düştü diye çözülebilir. Umut var içimde. Avukatlar çok iyi çalışıyor. Mahkemenin düzgün yargılama yaptığını düşünüyorum. Gerçek suçluları ortaya çıkarmaya tüm bunlar yetmeyecek. Sadece taşeronlar ceza alacak” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

'BİZ BU ACIYLA KAVRULACAĞIZ'

10 Ekim Ankara Katliamı davasının üçüncü duruşmasında öğleden sonra müşteki ifadelerine geçildi. Katliamda hayatını kaybeden avukat Uygar Coşgun'un annesi Nuray Coşgun'un ifadesi salondakilerin gözyaşlarına neden oldu. Nuray Coşgun şunları söyledi:

"Biz oğlumuza Uygar adını verirken uygar, sevgi dolu, güleç, insanlara yardım eden biri olacağını biliyorduk. Kendinden bir parçanın yok olması o kadar zor ki! Acaba yaralı bulur muyuz diye saat 23.30'a kadar evladınızı arayıp o umudu kaybetmemek ne kadar zor! Ama maalesef acı olay insanı yakalıyor. Öğreniyorsun, kalbin paramparça, ciğerlerinde kor ateş! Ne yaptı benim oğlum? Hep insancıldı benim çocuğum. İnsanlıktan yana nasibini almamış olanlara bunu anlatmanın zor olduğunu biliyorum."

Sanıkların ifadelerinde çocuklarından bahsettiğini hatırlatan Coşgun, "O buradan çıktığında evlatlarını görebilecek. O Hatice düşünsün bakalım, bir evladı 32 yaşına kadar yetiştirip onu bir daha görememenin ne demek olduğunu biliyor mu? Biz bu acıyla kavrulacağız. Bunu ancak buradaki acılı anneler bilebilir" dedi.

Çocuklarını sevgi ile yetiştirdiklerini belirten Coşgun, "Onlar bizim çocuklarımızın gelecek hayallerini çaldılar. Kızım Mehtap'ın Uygar'la mutlu bir gelecek hayalini çaldılar. Canımın canı torunum Sarp'ın gelecek hayallerini çaldılar. Hepsinden davacıyım! Evlatları yanında olanlar bu günlerin kıymetini bilmesi lazım. Biz artık mutlu olmak istesek de olamıyoruz. O gün kaybettiğimiz 101 can için, oğlum Uygar Coşgun için adalet, adalet, adalet diyorum sadece!" diye konuştu.