Almanya'da devlet yardımı: Kazanamadık ama ayakta kaldık

Almanya'da kuaförlük yapan Faik Çevikkolu anlatıyor: İlk kapanma döneminde kazanç sağlayamadık ama devlet yardımı sayesinde zarar da etmedik. Aldığımız destek sayesinde su yüzünde kaldık.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Almanya korona virüsü salgınında 3. dalganın etkisi altına girdi. Günlerdir sayılar yükseliyor, yoğun bakım üniteleri doluluk nedeniyle alarm veriyor ve kapanma önlemleri devam ediyor.
Pandeminin başından itibaren Merkel hükümeti iki kez küçük ve orta işletmecileri ile tek ve serbest çalışan kişileri desteklemek amacıyla ekonomik yardım paketi açıkladı. Hükümet ekonomik yardımın finans hacmini 2020’de 10 milyar euro olarak belirledi. İkinci yardım paketi ise 25 milyar euro olarak açıklandı.

Ülkede korona salgını da kapanma da devam ediyor. Bu süreçte Almanya’da Türkiye kökenli olan işletme sahibi olan çok sayıda esnaf da salgının beraberinde getirdiği zor koşullardan etkileniyor. Korona yardımlarının ne derece etkili olduğunu, Alman hükümetinin bu süreci doğru yönetip yönetmediğini farklı sektörlerden insanlarla Gazete Duvar için konuştuk.

Faik Çevikkolu çok uzun zamandır Köln’de kuaförlük yapıyor. Salgının başından itibaren en çok etkilenen sektörlerin başında da kuaför salonları geliyor. Faik Çevikkolu pandemiyle beraber yaşadıklarını anlattı:

İlk kapanma zamanından başlayalım. İşletmeci olarak ilk lock down sürecini nasıl geçirdiniz?

İlk kapanma altı hafta sürdü ve kötü bir döneme denk geldi. Köln’de Şubat ayı karnaval zamanıdır ve karnavaldan sonra mart ve nisan ayları kuaför sektörü için yoğun geçen aylardır. Maalesef o zaman kapatmak zorunda kaldık. Ama ilk kapanmada hükümet 25 bin euro ödemeyi hemen hiç bekletmeden yaptı. Bu nedenle altı hafta süren ilk kapanmayı rahat bir biçimde atlattık.

Ödenen 25 bin euro size hibe olarak mı yoksa geri ödemek üzere mi verildi?

Verilen parayı sonradan kontrol etme hakları var. Ama tamamen kapalı olduğumuz ve ciromuz sıfırlandığı için geri ödeme diye bir durum bizim için söz konusu değil. Ama hem yardım alıp hem de çalışmaya devam eden şirket ve işletmeler de oldu. Onların o süreçte aldıkları yardımla kazançları arasındaki farka bakılıp verilen yardım fazla olduysa geri ödemeleri gerekebilir. Tabi bu konuda devlet nasıl hareket eder bilemiyorum.

Aldığınız para kapalı olduğunuz süre boyunca tüm giderlerinizi karşıladı mı?

Benim üç dükkânım var. Üçünün kirası, yan giderleri, faturaları hepsi o süreçte karşılandı. Yani ne kazanç oldu ne de kayıp. Bu arada verilen bu 25 bin euro dükkân başına ödenen rakam değil. İşletme başına ve eleman sayısına göre belirlenen bir para. Benim üç dükkânım var ama hepsi tek işletme altında faaliyet gösteriyor. Tek dükkânlara mesela çalışan eleman sayısına göre para verildi. O süre boyunca da aldığımız parayla su yüzünde kaldık. Kazanç sağlamadık ama kaybımız da olmadı.

Sonra yine kuaförler belirli önlemler altında açıldı.

Mayısta açtık ve işler iki-üç hafta buyunca oldukça yoğun oldu. Sonra yine ikinci kapanma oldu ve o da yine bizim sektör için kötü bir zamana denk geldi. Aralık ayıydı. Aralık ayı yeni yıla kadar Noel ve yılbaşı zamanıydı. Tahmin edersiniz bizim için ne kadar hareketli bir dönem olduğunu. İkinci kapanmada bir ödeme falan da yapılmadı.

Neden bu kez yardım alamadınız?

İlk kapanmada fazla ve haksız yere para alan örnekler ortaya çıkınca bu kez maddi destek için başvuruların muhasebeci üzerinden yapılması şartını koydular. Ama bu sürede hükümet de hazırlıklı değildi. Başvuruların yapılacağı online sayfalar hazır değildi. Aralık başından mart ortasına kadar geçen sürede devlet hazırlığını yapmamıştı. Bizim evraklarımız hazırdı ama devlet hazır olmadığı için süreç uzadı. Yapılan masrafın yüzde yetmiş beşini ödeyeceklerini söylediler. Muhasebecimiz gerekli her şeyi hazırladı ve başvuruyu yaptı. Bu miktarı da iki takside böleceklerini bildirdiler. İlk kısmı daha yeni geldi. On ikinci ayda kapandık ve yardımı nisan ayında aldık. Çalışanların ücretlerini kısa çalışma ödeneği şeklinde devlet ödedi. Elemanların masraflarının işletmeden ödenmemesi de bir rahatlıktı. Kısa çalışma ödeneğinde de çalışanlar ne kadar uzun süre kısa çalışma ödeneğine dâhil olmuşlarsa ona göre aldıkları maaşın yüzdesi artıyor. Normal çalıştıklarında aldıkları tüm maaşın yüzde altmışını veya yetmişini devlet ödüyor. Çalışanlar tam maaş alamadı ama devletin verdiği parayla aylık masraflarını da karşılayabildiler. Mağdur edilmediler ayrıca kısa çalışma ödeneği sayesinde kimseyi işten çıkarmak zorunda kalmadık. Tabi çalışanların emeklilik ve sağlık sigortaları da devlet tarafından ödendi. Ama bu süre zarfında işletmeye yardım gelmesi gecikti ve taksitlendirildi. Fakat ben düzenli olarak üç dükkânın kirasını ödemeye de devam ettim. Şimdi Haziran sonunda ödenecek para ancak üç aylık kiralara yetecek.

İşletmelerin kar etmemesi dışında pandemi dönemi ve kuralları içerisinde sizi zorlayan başka sorunlar oldu mu?

İlk açılma döneminde hem çalışanlara hem de müşterilere maske takmak zorunluluğu getirildi. Ekip için tabii maskeyle tüm gün çalışmak çok hoş bir durum değildi. Ama bir süre sonra alışıldı. Sadece maske masrafı eklendi. Bir ara maske fiyatları öyle fırladı ki bir maskeyi beş eurodan almak zorunda kaldık. Şimdi çoklu paketi bu fiyata satılıyor. O dönemde biliyorsunuz kumaş maskeler de kullanılabiliyordu. Ama ikinci kapanmada kumaş maskeler tamamen kalktı. Tıbbi maske zorunluluğu geldi. Belki birileri kazansın diye bu karar verildi bilemiyoruz ama hadi ona da tamam dedik. Ama ikinci kapanmada kuralların çok değişmesi biraz yıpratıcı oldu. Test yaptırılmadan müşteri alınmayacak kuralı gelince işler makasla kesilir gibi kesildi. Müşteriler randevularını iptal ettiler. Kimisi test yaptırmak istemediği için, kimisi test bulmakta güçlük çektiği için gelmek istemedi. Kapanmayı devam ettirseydi daha iyi olacaktı. Kapatınca mecbur kalıp para ödeyeceği için tekrar açmak herhalde devletin işine geldi. Her eyalet başka kurallar uyguladığı bu kurallar da sürekli değiştirildiği için insanlar huzursuz oldu. Açıldıktan sonraki ilk günler boş kaldık, müşteriler gelmedi. Biz de dükkâna test getirttik. Hızlı testi müşteriye parasını ödeme koşuluyla biz yapmaya başladık. Yavaş yavaş işlerimiz yine başladı. Şimdilik bekliyoruz bakalım nasıl devam edecek.

2021’in sonuna kapatmak zorunda kalırsanız buna karşı bir hazırlığınız var mı?

Kapatsa bence daha iyi. Giderleri devlet öder, hadi ben para kazanmayayım derim, elemanlar da kısa çalışma ödeneğinden maaşlarını alır. Diğer türlü çalışırken beni rahat bırakmıyor ki, elbette kural koyabilir. Mesela girişte dezenfeksiyon koyuyoruz, müşteri listemizi ve randevu defterimizi tutuyoruz. Müşterilerimiz ilk etapta telefon numaralarını, adreslerini bu listelere yazmak da istemediler. Ama bir biçimde bu kuralı da zaman içinde kabul ettiler. Ama şimdi bu kurallara test eklenmesi esasen gizli bir lock down (karantina) gibi oldu. Ama tabii devlet için masrafsız bir kapanma oldu. Şimdi ya testlerini kendileri getiriyor ya da bizde yaptırıyorlar. Ben müşterimin en rahat bir biçimde kuaförüne gelmesini sağlamaya çalışırım elimden geldiği kadar. Politikacıların ne istediğini bilmiyor olmaları nedeniyle biz de bocaladık. İşletme olarak tabii hiçbir planlama yapamıyorum. Her an yeni bir kurallar listesiyle karşımıza çıkabilirler her şeye hadi sil baştan başlamak zorunda kalabiliriz. Bana insanları dükkâna sokmamak için ellerinden geleni yapıyorlarmış gibi geliyor. Bazen bu durumda kapatsalardı daha iyiydi diyorum.

Türkiye’den bakıldığında Almanya çok iyi pandemiyi yönetti kimse mağdur olmadı deniliyor. Siz de böyle düşünüyor musunuz?

Türkiye’de olduğu gibi burada da mağdur olanlar da oldu olmayanlar da oldu. Ben bu süreçte üç ay Türkiye’de kaldım gastronomi kapalıydı. Türkiye’de tamamen bir kapanma olmadı. Büyük esnaf orada çok sıkıntı yaşadı. Mesela Almanya’da pizza servis yapan işletmeler zaten eve sipariş usulüyle çalışıyorlardı. Onlar tam tersine bu süreçte kazançlarını artırdılar ama evlere servis yapmayan büyük restoranlar, kafeler büyük zarar gördüler. Aynı durum Türkiye için de geçerli. Tabi Türkiye’deki esnaf yardım aldı mı almadı mı bilmiyorum. Devlet yardımı yapıldıysa da herhalde çok yeterli değildi. Mesela adam diyor ki, “dükkânımın kirası beş bin, on bin lira ama aldığım yardım bin lira iki bin lira, bu neye yeter?” Doğrudur tabii onların durumu daha zordu.

Sizce Almanya hükümeti bu süreci iyi yönetti mi?

Bence kapatırken her yeri değil sadece belli işletmeleri kapatması burada da Türkiye’de de yapılan bir yanlıştı. Bir başka eksik de ev veya dükkân sahiplerinin pandemi zamanında tek kuruş zarara uğramaması oldu. Burada ilk kapanmada sadece kirayı erteleme hakkı verdiler. Ev sahibi kirasını ödeyemeyenlere baskı yapamadı. Mülk sahiplerine devlet 'Kiranın yüzde onunu yirmisini alma' diyebilirdi mesela bunu yapmadılar. Belli kitlenin sırtından bu işi yürüttüler ve bunun en ağırını gastronomi alanında evlere servis yapmayan işletmeler ve oralarda çalışanlar yaşadı. Bir kitle mağdur oldu, başka bir kitle o mağduriyetten kazanç sağladı. Beni kapattı, benim mal aldığım toptancı ne yaptı; o da kazanamadı. Bu böyle zincirleme devam etti. Ama araba vergisinde, kirada, şehir içi ulaşımda vs. bir indirim yapılmadı. Ama işçiye kısa çalışma ödeneği kapsamında aldığı maaşın tamamı değil belli bir kısmı ödendi. Şimdi bu yanlış bir planlama değil de nedir? Kapatıyor madem kimse para kazanamıyor o halde bu giderler de tamamen durdurulsaydı ve ödenen miktar yarıya indirilseydi. Ama şunu söyleyelim Almanya Türkiye’ye oranla daha iyi para dağıttı. Kapanma niye önlem olarak uygulanıyor, hasta sayısı artmasın, pandemi kontrol altında olsun vs. Ama hala bulaş sayısı çok yüksek. Türkiye’de de öyle sayılar şu anda çok yüksek. Bu hastalık sonuçta iyi veya kötü yönetildi diyemeyiz bence ama ancak bu süreçte pandemi ne kadar zarar verdi ve devlet bu zararın ne kadarını kapattı ne kadar mağdur etti buna bakmak lazım. Almanya belli ödemeler yaptı ve belki bu konuda Türkiye’den daha iyi olabilir. Türkiye’de ne kadar ödeme yapıldı bilmiyorum ama tahmin ederim çok olmadı.

Bir uzun kapanma daha olursa maddi tarafı bir biçimde karşılanıyor belki ama size psikolojik açıdan ağır gelir mi?

Açıkçası ilk kapanma tatil gibi geldi hepimiz öyle düşündük. Ama süre uzadıkça bu kez artık sıkılmaya başladık. Açılsa da çalışsak dedik. Hep müşterilerimizi özledik. Son kapanma daha değişik oldu ama komik tarafı alıştık. Hani derler ya kurbağayı suyun içine koy altını aç yavaş yavaş, piştiğini anlamaz, öyle oldu. Nasıl ki ilk başta maske takılması kuralı geldiğinde herkes itiraz etti ama sonra diktirdi taktı. İkinci tıbbi maske takılma kuralı geldiğinde artık tartışılmadan kabul edildi. Şimdi herkes yanında taşıyor maskesini. Aynı durum test için de geçerli. Türkiye’ye gidip gelirken test istiyorlar. Bu konuda da çok mantıksız şeyler vardı ama artık sorgulanmıyor. Mesela ben yurt dışına iç hatlar aktarmalı gideceğim diyelim. Yurt dışına çıkacağım için ben test yaptırıyorum benden istenildiği için yaptırıyorum. Ama iç hatlar uçuşunda kimsenin testi yok. Testi olanla olmayan aynı uçağa bindiriliyor bu saçma değil de nedir!  

Türkiye’de kuaför arkadaşlarınız vardır mutlaka onlar nasıl sorunlar yaşıyorlar hiç konuştunuz mu?

Onlar bir kere kapatmak zorunda kaldılar ama sonra açtılar. Kazançlarında bir değişiklik oldu mu hiç konuşmadık. Benim de orada bir salonum vardı kapattım. Ancak orada kuaförlerin asıl sorunu pandemide kapanmadan ziyade döviz kurundaki ani yükseliş. Çünkü malzemenin çoğu yurt dışından geliyor ve dövizle alınıyor. Döviz kurundaki dalgalanmalar, kur problemi kuaför salonlarını direk olumsuz etkiler. Bir de tabi bir buçuk metre mesafe kuralı bizde de orada da var. On iki müşteri alabileceğin salona altı müşteri alıyorsun bu da karı olumsuz etkiliyor.