AB ülkelerinin mülteci pazarlıkları: Hangi ülkeye ne veriliyor?

Mülteci sorununu kendi içinde çözemeyen AB ülkeleri Türkiye Tunus, Libya gibi üçüncü ülkelerle anlaşmaya çalışıyor. Bu ülke hükümetleri de göçmenleri AB’ye karşı pazarlık aracı olarak kullanıyor.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Korona pandemisi ve kış ayları olması nedeniyle Afrika’dan Avrupa’ya gelen düzensiz göçün sayısı azalmıştı. Ancak Covid-19’un Avrupa Birliği’nde (AB) kontrol altına alınması ve havaların ısınmasıyla beraber göçmenler yeniden Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyorlar. Mayıs ayından bu yana İtalya ve İspanya'ya Afrika'dan gelenlerin sayısı keskin bir şekilde arttı.

2015’te 200 binden fazla insan Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştı. Mülteci akını yaşayan AB ve uluslararası toplum o günden beri hem insani hem de siyasi olarak içine girdiği derin krizden bir türlü çıkamadı.

Hemen her hafta Akdeniz’den yola çıkan göçmenlerin teknelerinin battığı ve onlarca bazen yüzlerce göçmenin Akdeniz’in sularında boğulduğu haberleri geliyor.

AB yıllardır üye ülkelerin ülke nüfusuna göre mülteci dağılımını tartışıyor. Fakat başta Macaristan, Polonya olmak üzere Çek Cumhuriyeti ve Slovakya kalıcı bir mekanizmaya şiddetle karşı çıkıyorlar.

AB Komisyonu geçtiğimiz eylül ayında Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkeleri özellikle düzensiz gelen göçmenleri sınır dışı etme durumlarında rahatlatacak reformlar için bir öneri sundu. Ama kendi içinde bir anlaşma sağlayamadı. Göçmen sayısının yaz aylarında artmaya devam edeceği önceki yıllardan biliniyor. Sorunu kendi içinde çözemeyen AB, Türkiye Tunus, Libya gibi üçüncü ülkelerle 'göç sorununu' çözmeye çalışıyor. Bu ülke hükümetleri de göçmenleri AB’ye karşı pazarlık aracı olarak kullanıyorlar. Nasıl Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan pandemi olmasına rağmen geçtiğimiz yılın başında AB’ye baskı yapmak için Yunanistan sınırını açtıysa, Fas da tıpkı Türkiye gibi göçmenleri baskı aracı olarak kullanmak için 17 Mayıs’ta 8 bin göçmenin İspanya'nın eksklavı (siyasi olarak bağlı olduğu bölgeye coğrafi açıdan bağlı olmayan) Ceuta‘ya girmesine izin vermişti.

Fas’ın göçmenlere sınırı açmasının nedeni İspanya’nın Batı Sahra'nın bağımsızlığını savunan Polisario hareketinin başkanı Brahim Ghali’ye bir İspanyol hastanesinde tedavi görmesine izin vermesiydi. Brahim Ghali’yi geri isteyen Fas şantajında başarılı oldu ve Ceuta'da yaşananlardan kısa bir süre sonra İspanya, Ghali'ye adam kaçırma, tecavüz ve diğer suçlardan dava açtı.

Fas da AB’nin sınırını koruyarak her yıl yüz binlerce göçmenin Afrika'dan Avrupa'ya geçmesini engelliyor. Sahra altı ülkelerden on binlerce göçmen Fas'ta yaşıyor. Birçoğu Avrupa'ya geçmek için bir fırsat bekliyor. 2019'da Fas, Cebelitarık Boğazı'nda sınır korumasını ve deniz kurtarma işini tamamen devraldı. Sonuç olarak İspanya'ya gelen göçmen sayısı bir önceki yıla göre yüzde elli azaldı. Tabi Fas’ın bu hizmetinin karşılığında da İspanya, 30 milyon euro öderken Brüksel de 140 milyon euro ödedi.

LİBYA VE TUNUS 

Libya ve Tunus İtalya'ya göç yolundaki en önemli transit ülkeler. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği‘nin (UNHCR) raporuna göre bu yıl 16 Mayıs'a kadar bu güzergâhtan İtalya'ya toplam 13 bin 156 kişi geldi.

2017'de İtalya, Libya'daki çeşitli siyasi aktörlerle anlaşmaya vardı. Libya sahil güvenliği, göçmenlerin Libya kıyılarından Avrupa'ya tehlikeli geçiş yapmalarını engelleyecek ve karşılığında İtalya'dan para ve teçhizat alacaktı. Başlangıçta, bu transit rotayı kullanan göçmenlerin sayısı gözle görülür şekilde düşse de korona pandemisinin başlamasından bu yana göçmen sayısının arttığı belirtiliyor. Libya’da geçiş hükümeti yönetimde olduğundan ve ülkede istikrarsızlık devam ettiğinden şu anda İtalya ile yapılan anlaşma işlerlik göstermiyor.

Ancak İtalya, Libya’da yıl sonunda yapılacak seçimden sonra muhtemelen yeni bir anlaşma yapmaya çalışacak.

Ayrıca İtalya ve AB, göç akışını kontrol etmek için ilk kez Tunus’la ortak müzakerelerde de bulunmaya başladı. İtalya İçişleri Bakanı Luciana Lamorgese ve AB İçişleri Komiseri Ylva Johansson Mayıs ayında Tunus’a giderek bu konuda görüşmeler yaptılar.

Libya'nın aksine Tunus’tan teknelerle yola çıkan göçmenler çoğunlukla kendi halkı. Çoğunlukla genç Tunuslular, ekonomik nedenlerle yola çıkıyorlar. AB’nin Tunus’a ekonomik yardım yapması da göçü engellemek için alınacak önlemler arasında görülüyor.

Avrupa düzenli göç kavramını Brüksel'de bir türlü doğru dürüst tartışmaya açamıyor. İzolasyona, illegal olsa da şiddet kullanarak göçmenlerin geri gönderilmesine, Akdeniz’de ölmelerine göz yummaya devam ediyor. AB ortak bir çözüm bulamadıkça göçmenler üçüncü ülkelerin otoriter rejimlerinin elinde koz olmaya devam edecek ve AB sürekli bu ülkelerin şantajına açık kalacak.