'77 yaşındayım, sigortam yok, maaşım yok, çalışmak zorundayım'

Dört yıldır sepetine doldurduğu çikolata ve bisküvileri satıp geçimini sağlamaya çalışan Mustafa Çubuk “77 yaşındayım, sigortam yok, düzenli bir maaşım yok, çalışmak zorundayım" diyor...

Google Haberlere Abone ol

Mahsum Kara

Diyarbakır- Mustafa Çubuk 77 yaşında. Akşam üzeri dolaşmaya çıktığımda rastlıyorum ona. Oldukça yaşlı ve zayıf görünüyor. Diyarbakır’ın en işlek semtlerinden biri olan Ofis'teki bir caddenin başında oturmuş, önüne koyduğu sepetin içinde çikolata, bisküvi, kraker ve kek var. Önünden geçen herkese Kürtçe ‘Keremke (Buyrun)’ diyor Mustafa Çubuk. Kimse ona bakmıyor bile, yanından geçenler o yokmuş gibi yollarına devem ediyor...  

Sepet ağzına kadar dolu, belli ki bugün hiç satış yapamamış. Yanına yaklaşıp bir kek alıyorum, sohbet başlıyor. 'Saygısızlık olmasın' diye oturduğu yerden kalkmak istiyor, oturması için bir süre ısrar etmek zorunda kalıyorum. Sonra ben de dizlerimin üzerine oturuyorum.

Ben sormadan “Bugün daha hiç satış yapamadım” diyor yorgun bir ses tonuyla. “Neden?” diye soracak oluyorum, anlatmaya başlıyor: “Ben de bilmiyorum. Sabah saat 9’dan beri ayaktayım. Gece geç saatlere kadar sokak sokak, mahalle mahalle, kahve kahve dolaşıp elimdeki sepetin içinde bulunanları satmaya çalıyorum. Yorulduğumda işlek bir caddenin başında oturup gelen geçene satmaya çalışıyorum. Bazı günler iyi satış yapıyorum, bazen çok az. Hiç yapamadığım da oluyor.”

‘HAYATIMI DEVAM ETTİRMEK ZORUNDAYIM'

Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Yaylak köyünde yaşıyor Mustafa Çabuk. Haftanın 4 ya da 5 günü merkeze gelip anlaştığı bir toptancıdan aldığı ürünleri sepetine doldurarak satmaya çıkıyor. “Elimden gelse her gün gelirim” diyor... 

Bu yaşında çalışmak zorunda olduğuna göre pek kolay olmamış hayatı. 77 yılda yaşadıklarını anlatırken gözleri doluyor: “Bu yaşıma kadar hep inşaatlarda çalıştım, ağır yükler taşıdım, hamallık yaptım. Artık yoruldum. Yaşım çok ilerledi artık, o işleri yapacak gücüm kalmadı. Ben de 4 sene önce böyle bir iş yapmaya karar verdim. Çünkü ne sigortam var, ne sabit bir maaşım. Çalışmak zorundayım. Diyarbakır’daki pahalılık almış başını gidiyor. Bir oğlum işsiz, biri de 7 yıldır cezaevinde. Bir yandan cezaevinde olan oğluma bakmak zorundayım diğer yandan kendim geçinmek zorundayım. Toptancıdan bunların tanesini 3 ile 4 lira arasında alıp satıyorum. Merkeze geldiğim günlerde bir pansiyonda kalıyorum. Oranın sahibi tanıdık olduğu için benden fazla para almıyor. Bazen doldurduğum sepetin içindekileri satıp bitiriyorum, bazen de hiç satış yapamadığım oluyor. Bazı günler 50 ile 60 TL arasında para kazanıyorum. Kaldığım yerin ücreti, toptancıya verdiğim para ve günlük yediğim yemeğin masraflarını çıkarınca elimde çok az para kalıyor.”

‘BEN DE İSTERİM EVİMDE OTURMAYI...'

İşi olamayan insanlar için hayatın çok zor olduğunu söylüyor Çabuk: “Ben bu yaşıma kadar hep çalışmak zorunda kaldım. Her şey çok pahalı ama bir şekilde devam etmek gerekiyor. Ben de isterim evimde oturmayı ama oturduğu yerden para kazanamıyor insan. Hayat şartları zaten çok zor, bir de yaşlıysanız ve düzenli bir maaşınız yoksa daha zor oluyor. Yaşınız kaç olursa olsun kendi ayaklarınız üzerinde durmak zorunda kalıyorsunuz. Ben bu yaşıma kadar hiç kolay yaşamadım, hala da kolay ve iyi bir hayatım yok. Hep para kazanmak derdindeyim.”

Daha dolaşmadığı yerler olduğunu, gitmesi gerektiğini söylüyor Mustafa Çubuk. Ben de ikiletmeden kendisine teşekkür edip vedalaşarak ayrılıyorum yanından.