6 TTK yöneticisine 9 yıl sonra 'Kozlu'da ihmal' davası

2013'te Kozlu'da 8 madencinin can verdiği grizu patlamasından 9 yıl sonra 6 TTK yöneticisi 'kazada sorumlulukları olduğu' gerekçesiyle hakim karşısına çıkacak. İddianame ihmalleri de göz önüne serdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 41 madencinin can vefat ettiği Bartın Amasra'daki grizu patlamasının ardından eleştirilerin odağında yer alan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Kazım Eroğlu'nun, 2013'de işletme müdürü olduğu dönem Zonguldak Kozlu'da yaşanan kazaya ilişkin yeni dava başlıyor. 

Eroğlu'nun 'ihmali olduğu' gerekçesiyle hapis cezası aldığı, 8 madencinin can verdiği maden kazasından 9 yıl sonra, altı TTK yöneticisi için iddianame hazırlandı. Dava önümüzdeki hafta başlayacak. 

T24'ten Tolga Şardan'ın yazısına göre Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, Eylül 2014'te hazırladığı iddianamede kazada ihmali bulundukları gerekçesiyle dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Taner Yıldız (kazanın yaşandığı dönemde görevdeydi) ve Hilmi Güler (ihalenin yapıldığı dönemde görevdeydi) ile dönemin TKK yönetiminde yer alan TTK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Dağdelen, TTK yönetim Kurulu Üyeleri Burhan İnan, Mahmut Yılmaz, Mehmet Açıkel, Mustafa Şimşek ve Çetin Onur'un aralarında bulunduğu 28 kişi hakkında soruşturma ve kavuşturma yapılmasına gerek olmadığına karar verdi.

AYM YARGILAMANIN ÖNÜNÜ AÇTI

Avukatlar itiraz süreci başlattı. Önce Bölge İdare Mahkemesi, ardından Danıştay, takipsizlik kararlarına itirazları reddetti.

Dosya Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Yüksek Mahkeme, altı TTK yöneticinin yargılanmasının önünü açtı.

Bunun üzerine dosyayı yeniden ele alan Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin TTK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Dağdelen, TTK yönetim Kurulu Üyeleri Burhan İnan, Mahmut Yılmaz, Mehmet Açıkel, Mustafa Şimşek ve Çetin Onur hakkında geçen mayısta yeni bir iddianame hazırlayıp Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

İddianame, mahkeme tarafından incelendikten sonra kabul edildi.

Aradan geçen dokuz yılın sonunda adı geçen TTK eski yönetimi "Görevi kötüye kullanmak, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçlamasıyla önümüzdeki salı hâkim önüne çıkacak.

İDDİANAMEDE İHMALLER BİR BİR SIRALANDI 

Savcılığın TTK yönetimini sorumlu tutan bilirkişi raporlarına da yer verdiği iddianamede özetle şu tespitler yer aldı: 

"(...) Dosyadaki bilgi ve belgelere göre kazanın meydana geldiği iş yerinde ölümlere ve yaralanmalara sebep olan degaj olayıyla doğrudan veya dolaylı olan eksiklikleri ve buna bağlı olan kusurları şöyle sıralamak mümkündür:

- Çalışılan ocakta kömür damarlarının gazlı olduğu bilinmesine rağmen metan drenajı uygulaması yapılmamıştır.

- Galeri sürülmesi sırasında yapılan sondajlar sayı ve uzunluk olarak yetersiz olup sondajlar yetkililerce özenle denetlenmemiş ve özellikle sondaj uzunlukları kontrol edilmemiştir.

- Sondaj kayıtları sondaj föylerine gelişigüzel işlenmiş, sondaj föylerindeki bilgilerin doğruluğu, yetkililer tarafından kontrol edilmeden imzalanmıştır.

- Sondajlar için her yönde sondaj kapasitesi olmayan tek bir sondaj makinası bulundurulmuş ve yüklenici şirkette sadece bir sondör çalıştırılmıştır. Tek sondör ve tek makine olması sebebiyle galeride ilerleme hızlı ilerleme sağlamaya engel olduğu düşünülen sondajlara yeterli önem verilmemiştir.

- Sondöre ani degaj olayı ve sondajların önemi konusunda eğitim verilmemiştir.

- Kaza tarihinde iş yerinde iş güvenliği uzmanı bulundurulmamıştır. İş güvenliği uzmanı çalıştırılmadığı için yüklenici tarafından kapsamlı bir sağlık ve güvenlik dokümanı hazırlanamamıştır. Yüklenici tarafından hazırlanan Risk Analizleri ehil kimseler tarafından ve tekniğine uygun olarak düzenlenmediği için Müessese tarafından da kabul görmemiştir. Üstelik, galeri-lağım sürme işi Grup-1. sınıf gazlı bir yeraltı ocağında ve önceden belirlenmiş bir degaj zonunda yapılmasına rağmen bu özel durum için herhangi bir Risk Analizi yapılmamış olması nedeniyle işin tehlikesi, riskleri konusunda ve alınabilecek tedbirler hakkında herhangi bir doküman bulunmamaktadır. Böyle bir doküman bulunmadığı için çalışanların da bu konuda bilgilendirmediği açıktır.

- Kaza öncesinde yapılan ateşleme arına 200 metreden daha yakın bir uzaklıkta yapılmıştır. Yerinde yapılan inceleme sonucunda de ateşleme mahallinin arından 95 metre geride olduğu ve yıkılmış/tahrip edilmiş olduğu ve ateşleme mahallinin, traverslerden domuzdamı gibi örülmüş (içi boş) olduğu tespit edilmiştir. Arından geriye doğru 150-160 metrelik bir alan degaj sonucu ortaya çıkan kömür postası ile dolmuştur. Ateşleme mahallinin bulunması gereken 200 metre mesafe ve ateşleme sonrasında, arından itibaren postanın geldiği mesafe dikkate alındığında, ateşleme mahalli gerçekten 200 metrede ve ateşleme sırasında işçiler de bu mahalde korunuyor olsalardı, muhtemeldir ki ölen olmayacaktı.

- Türkiye Taşkömürü Kurumu Ani Gaz ve Kömür Püskürmesi (Degajlara) Olaylarına Karşı Alınacak Emniyet Tedbirleri Yönergesi'nin 7. maddesinde ateşleme işleminde ateşlemeden etkilenebilecek yerde 3 kişiden fazla kimse bulundurulmayacağı belirtilmesine rağmen kaza öncesinde bu mahalde ateşleme işleminde ateşlemeden etkilenebilecek 9 kişi bulundurulmuştur.

- Ateşleme sırasında güvenliği sağlayacak nezaretçi görevlendirilmemiştir.

- Degaj olayının gerçekleştiği arının tümünde bir atımda ateşleme yapılması gerekirken degaj öncesinde mevzuata aykırı olarak kısmi ateşleme (arının bir kısmında) yapılmıştır.

- Ani degaj riski taşıyan armlarda yapılacak patlatmalarda gecikmeli kapsül kullanımı yasak olmasına rağmen degaj öncesinde yapılan patlatmada gecikmeli kapsül kullanılmıştır.

- Gazlı ve ani degaj riski taşıyan kömür ocaklarında ateşlemenin vardiya sonunda yapılması gerekirken, degaj olayının gerçekleştiği arındaki son ateşlemede buna uyulmamıştır.

- Yüklenicinin işçileri kesene usulü çalışmaktadır. Daha fazla ilerleme yapıldığında eline daha fazla para geçecek işçilerin emniyet tedbirlerini ve kendi güvenliklerini ihmal etmeleri söz konusudur.

- Denetim sırasında saptanan eksikler için yükleniciye caydırıcı ve yeterli yaptırımlar (örneğin işi daha çok durdurma veya parasal ceza) uygulanmadığı gibi eksikliklerin giderilip giderilmediğini takip etmeye özen gösterilmemiştir.

- Sözleşmede teknik nezaretçi görevlendirme sorumluluğunun kendine ait olduğunun belirtilmesine rağmen, yüklenici, teknik nezaretçi görevlendirmesi yapmamıştır. (...)" (HABER MERKEZİ)