6 Şubat depremleri ve AKP
Depremlerle mücadele bir parti politikası değil “Devlet Politikası” olmalıdır. İzlenmesi gereken politika da AKP’nin izlediği “yara sarma" politikası değil; “zarar azaltma” politikası olmalıdır.
6 Şubat 2023’te ilki sabaha karşı saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 büyüklüğünde; ikincisi ise aynı gün saat 13.24’de bu defa Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde meydana gelen ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde başta Kahramanmaraş olmak üzere 10 diğer ilimizi (Kilis, Malatya, Gaziantep, Hatay, Diyarbakır, Elazığ, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Şanlıurfa) etkileyen depremlerde 50 binden fazla kişi yaşamını yitirmiş; 100 binden fazla kişi yaralanmış; 100 binden fazla bina yıkılmıştır.
KOYUN CAN DERDİNDE, KASAP ET DERDİNDE
6 Şubat depremlerinden bu yana tam iki yıl geçmiş olmasına karşın, ne bölgenin yol, su, elektrik ve kanalizasyon gibi altyapı sorunları, ne depremzedelerin barınma sorunu, ne depremzede çocukların eğitim sorunu, ne de bölgenin ekonomik sorunları bugüne dek çözülebilmiş değildir. Çünkü “koyun can derdinde kasap et derdinde” misali, depremzedeler can derdindeyken oy ve rant derdinde olan AKP iktidarının depremlerle mücadelede çağdaş bir politikası olmadığı gibi, depremzedelere 10 Mart 2023 genel seçimleri ve 31 Mart 2024 yerel seçimleri öncesinde verdiği sözlerin de hiçbirini tutmamıştır. Ayrıca, depremler öncesinde ve sonrasında, bölge halkı seçimlerde kendilerine oy vermemeleri durumunda yalnız bırakılacakları konusunda AKP hükümeti tarafından tehdit edilmiştir.
Öte yandan, depremlerle mücadele bir parti politikası değil “Devlet Politikası” olmalıdır. Çünkü depremlerle mücadele devletin tüm kurumlarının ve toplumun tüm kesimlerinin katılımını gerektiren toplumsal bir mücadeledir ve izlenmesi gereken politika da, AKP’nin ısrarla izlediği çağdışı “yara sarma“ politikası değil; Japonya ve Amerika gibi, depremlerle mücadelede başarılı olmuş gelişmiş ülkelerin izlediği çağdaş “zarar azaltma” politikası olmalıdır. Yani depremler olmadan önce yapılacak çalışmalar ve alınacak önlemlerle olası bir depremin oluşturabileceği zararların, can ve mal kayıplarının azaltılması, en aza indirgenmesi olmalıdır. AKP hükümeti, ısrarla uyguladığı çağdışı yara sarma politikasında dahi başarılı olamamıştır.
Türkiye’deki, özellikle doğu ve güneydoğudaki depremleri tetikleyen temel mekanizma, Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Anadolu plakasının güneydoğusundaki Arap plakasının kuzeye doğru hareketidir. Bu hareket günümüzde de halen devam etmektedir ve Anadolu’nun doğu kesimini Arap plakası ile kuzeydeki Avrasya plakası arasında sıkıştırarak, Anadolu plakasını Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fayları boyunca batıya doğru hareket etmeye zorlamaktadır. Bu nedenle, yakın ve uzak gelecekte Bitlis-Zagros Bindirme Zonu’nda ve Doğu Anadolu Fayı (DAF) ile Kuzey Anadolu Fayı (KAF) boyunca irili-ufaklı (büyük-küçük) depremlerin yaşanması olasıdır.
UYARILAR DİKKATE ALINMADI
Jeologların, jeofizikçilerin, sivil toplum kuruluşları(STK)’nın, konu ile ilgili diğer bilim insanlarının ve özellikle Prof. Dr. Naci Görür hocamızın, 6 Şubat öncesinde, Güneydoğu Anadolu bölgemizle ilgili olarak yapmış olduğu uyarılar dikkate alınmış olsaydı, Kahramanmaraş depremlerinde böylesi bir büyük felaket yaşanmayabilirdi.
*Prof. Dr. /Jeoloji Yük. Müh. / Hacettepe Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi