6 Şubat depreminin acı sonuçları

6 Şubat depremi öncesinde ne hayaller vardı? Sonrasında ise ayrı bir dünya ortaya çıktı. Bilim insanlarının uyarıları ne yazık ki dikkate alınmadı. Yitirilen canların acısı ise ömür boyu devam edecek.

Google Haberlere Abone ol

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Yaklaşık 120 bin kilometrelik alanda 11 il 124 ilçe ve 6929 köy ve mahallede büyük yıkımlara neden olan bu deprem resmi rakamlara göre 50 bin 783 canı aramızdan aldı. 107 bin 204 kişi yaralandı. İlki 7,7 büyüklüğünde saat 04,17'de (65 saniye) Pazarcık'ta, ikincisi ise 9 saat sonra13.24'de (45 saniye) Elbistan'da meydana gelen; insanların umutları ve hayallerini yok eden bu depremlerden yaklaşık 14 milyon kişi etkilendi.

Deprem sonrası 2 milyon 275 bin kişi barınma sorunu yaşarken 5 milyon kişi farklı illere göç etti. İlgili yönetmeliklere ve kurallara uyulmadan sıvılaşmış, yumuşak kalmış zeminlere malzemeden çalınarak yapılan, yapım aşamasında ise ciddi bir şekilde denetlenmeyen, âdeta bir tabut görevi yapan çok katlı binalar, yer altından gelen uğultularla bir anda yerle bir olduğunda gecenin kasvetine acıyla inleyen sesler, bağırışlar karıştı. İlk depremi atlatanlar, soğuk havanın etkisiyle nasıl olsa bir daha devam etmez düşüncesiyle evlerine, iş yerlerine girince saat 13.24'de ikinci bir depreme yakalandılar. Bu depremler ardından can pazarı yaşandı.

Saatler ilerledikçe depremin korkunç boyutu, enkaz altında yaşamını yitirenlerin sayısı ve yıkılan, ağır hasar alan binaların görüntüsüyle açığa çıkmaya başladı. Depremin gerçekleştiği ilk iki gün, gerekli koordinasyon sağlanamadığı için AFAD bazı bölgelere hiç ulaşamadı. Eleman sayısının azlığı ve ekipman yetersizliği ile gözle görünür bir arama kurtarma çalışması da yapılmadı. Enkazlara geç müdahale sonucu pek çok vatandaş enkaz altında ölüme terk edildi. Bölgede havanın soğuk olması da enkaz altında hala sağ olanların donmasına neden oldu. Deprem esnasında bazı havaalanları zarar görürken, birçok il, ilçe ve köyün yolları ulaşıma açılamadı. Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Çelikhan yolları başta olmak üzere yollarda çökme ve heyelan meydana geldi. Trafolar yıkıldı, elektrik dağıtım şebekeleri zarar gördü. Doğalgaz boru hatlarında patlamalar meydana geldi. BOTAŞ Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay'da hızla gaz akışını kesti.

Depremde arama kurtarma çalışmaları dışardan gelecek yardım ve müdahaleler beklenmeden ilk önce o bölge insanlarının çalışmaları ile gerçekleşti. Ardından ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri, gönüllüler bu çalışmalara destek verdiler. Deprem bölgesindeki pek çok köye ne yazık ki günlerce arama kurtarma ekipleri ulaşamadı, gıda ve çadır yardımları iletilemedi. Deprem bölgelerinde alt yapı hizmetleri tahribata uğrayınca temiz suya ulaşım ve çöp toplama işinde aksaklıklar oldu. Bu da sağlık sorunlarını beraberinde getirdi. Onlarca devlet hastanesi ve özel hastane kullanılamaz hale geldi. Buralarda görev yapan ve depremde hayatını kaybeden yüzlerce sağlık emekçisinin yokluğu da sağlık hizmetlerinin aksamasına neden oldu. Yıkılmayan bazı hastanelerin koridorları bile cesetler ve yaralılarla doldu.

Depremde Zonguldak'tan gelen madenciler ve arama kurtarma konusunda uzman sivil toplum örgütleri çok iyi bir dayanışma örneği sergilediler. İlk 72 saatte etkin bir bir müdahalede bulunulmasının nedenleri başta arama kurtarma ekiplerinin yetersizliği, bu ekiplerin bir kısmının gerekli teknik donanıma sahip olmaması, bölgede yeterli sayıda vinç, iş makinesi, jeneratör, balyoz, kazma vb.nin bulunmaması; en önemlisi de kamu kurum yöneticileri ile yerel yöneticiler ve kolluk kuvvetlerinin kendi aralarındaki koordinasyon eksikliğidir. Bu durum enkaz altında ölümlerin sayısını artırmıştır. Enkaz kurtarma çalışmalarına geç başlayan ekipler, sanki hala enkaz altında yaşayan yokmuş gibi birçok bölgede erken enkaz kaldırma çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmalar sonuçda enkaz altında kurtarılmayı bekleyen pek çok kişinin ölümüne ve beden bütünlüklerinin bozulmasına yol açtı. Enkaz kaldırma çalışmaları kurallara uygun olarak yapılmadı. Enkaz molozları, çevrede insan sağlığını tehdit edecek şekilde bazı bölgelere boşaltıldı. Enkaz molozları ile birlikte insan vücutlarının kısımları da moloz döküm alanlarına taşınmış oldu. 11 ilde 37'si çocuk olmak üzere kayıp olan 145 kişinin akibeti hala bilinmiyor. 6 Şubat günü deprem nedeniyle 7 gün süreyle ülke çapında yas ilan edildi. Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Anayasa'nın 119. maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 3. maddesi 1. fıkrasının (a) bendine göre 3 aylık Olağanüstü Hal ilan edildiğini duyurdu. Bu arada deprem bölgesinde hırsızlık olayları artınca hırsızları yakalayan bazı vatandaşlar, bunları kendileri şiddet uygulayarak cezalandırmaya başladılar. Deprem bölgesine geçici görevle gelen bir emniyet görevlisinin eski görev yerine dönerken jeneratör, çadır ve bazı ekipmanları çaldığı, günlerce gazete manşetlerinden düşmedi.

Depremin ardından açıkta kalan vatandaşların barınma sorunu öne çıktı. Pek çok yerden çadır gelmesine karşın çadır açığı kapatılamadı. Gönüllü sivil toplum örgütlerinden AHBAP Derneği ve BABALA TV binlerce çadırı bölgeye gönderince iktidar ve destekçisi MHP bundan rahatsız oldu. Depremin 3. günü Kızılay'ın AHBAP Derneği'ne 46 milyon lira karşılığında 2 bin 50 çadır sattığı açığa çıkınca, Kızılay Başkanı Kerem Kınık, “Bu satışın ahlaki ve akılcı olduğunu" savundu. Devamında afet sonrası 54 bin çadırın AFAD emrine verildiğini söyledi. Kızılay'ın bir ticarethaneye dönüştürüldüğü eleştirisi gündemden düşmedi.

Yardım çadırları nedeniyle AHBAP Derneği ve BABALA TV yöneticisi Oğuzhan Uğur'a tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli o dönemde şu ifadeleri kullanmıştı: "Devletin yapamadığı ne vardır da ahbapçılar ve babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır."

Standartlara uygun olmayan malzemelerden üretilen çadırlar zorlu kış şartlarına dayanamamış, sel baskınları ile sular altında kalmış, fırtına ve çıkan yangınlardan zarar görmüştü.

"Türkiye Tek Yürek Kampanyası" 213 TV ve 562 radyonun katılımı ile gerçekleşmiş ve 7 saat süren ortak yayında 115.1 milyar liralık bağış toplanmıştı. Fakat toplanan bu paraların 40 milyar lirasının AFAD hesabına yatırılmadığı da ortaya çıkmıştı. Bu paraların nereye harcandığı henüz bilinmiyor. 1999 Marmara Depremi sonrasında getirilen Özel İletişim Vergisi AKP döneminde kalıcılaşmıştı. Toplanan 84 milyarın farklı işlerde harcandığı da geçmişte ortaya çıkmıştı.

6 Şubat depremi eğitim ve öğretime de darbe vurdu. Depremin ardından okulların açılış tarihleri mecburen değişti. İlk etapta depremin etkilediği okullar kapatılırken, diğer illerde eğitim ve öğretime 20 Şubat'ta başlanacağı duyuruldu. Sonraki süreçte okulların açılış tarihleri sürekli değişti. Bazı illerde 27 Mart'tan itibaren eğitime kademeli olarak başlandı. Depremde onlarca okul ve yükseköğretim kurumu yıkıldı. Bazıları ağır hasar gördü. Kullanılmaz haldeki 775 okul boşaltıldı. Şubat 2023 tarihli MEB verilerine göre 209.719 bin öğretmen bölgede görev yapmaktaydı. Deprem esnasında 931 eğitim öğretim emekçisi hayatını kaybetti. Öğretmen ve öğrencilerin psikolojileri bozuldu. Kimileri, deprem sonrası farklı illerdeki yakınlarının yanına gittiler. Depremden dolayı önceleri iki olan mazerete bağlı tayin hakkının üçe çıkarılması çözüm olmadı. Diğer yandan özel öğretim kurumlarında görev yapan eğitim emekçileri aylarca işsiz kaldı.

Mart ayı başlarında 217 bin 246 depremzede öğrencinin başka illere nakli yapıldı. Başka illere giden öğrenciler okullarına ve derslerine uyum sağlayamadı. Deprem bölgesinde; çadırlarda, prefabrik sınıflarda kaynak ve internet desteği olmayan, öğretmen yüzü görmeyen öğrenciler geçen yıl ki LGS ve YKS sınavlarında gereken başarıyı yakalayamadılar. YÖK aracılığıyla deprem sonrasında tüm Türkiye'de üniversiteler kapatıldı. Üniversiteler online eğitime geçtiler.

Ticari yaşamın durduğu bölgede yıkılan tesisler nedeniyle binlerce kişi işsiz kaldı. Tarım alanlarının imara açılması, kamulaştırılması tarıma vurulan darbe oldu. Bölgede depreme kaynak teşkil etmesi nedeniyle 7456 Sayılı Kanun esas alınarak vatandaşlardan ek Motorlu Taşıt Vergisi (MTV) alınması kararlaştırıldı ve uygulandı. Deprem bölgesinde yaşayanlardan normalde MTV alınırken, ek MTV alınmadı. Deprem bölgesinde yaşadığı halde araç plakası başka illere kayıtlı olanlardan adaletsiz bir şekilde ek MTV tahsil edildi.

Bu vergilerin nerelere harcandığı günlerce tartışma konusu oldu. Depremin üzerinden tam bir yıl geçti. İktidar tarafından verilen sözler ne yazık ki bir iki uygulama dışında tutulmadı. Bölgede halen yıkımı bekleyen ağır hasarlı binalar mevcut. Kontrolsüz enkaz kaldırma işlemleri çevreye zarar vermekte. Rezerv alanı uygulaması ile imar planlarının nasıl uygulanacağı merak edilmekte. Rezerv alan uygulamasının yeni rant piyasası oluşturacağı tartışılmaktadır.

Kentsel dönüşüm çalışmaları ötelenmeden yaşama geçirilmeli, yıkılan konutların yerine depreme dayanıklı olanları en kısa sürede inşa edilmelidir. Devletin vatandaşları arasında ayrım yapması kabul edilemez. İmar affıyla kaçak yapıları meşrulaştıran, "merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa şehre herhangi bir şey gelmez" diyen bir bakış açısıyla depreme dayanıklı bina yapımı hızlandırılabilir mi?

Bilimi, tekniği dışlayanların aşırı kâr hırsıyla yapılan inşa faaliyetlerinin sonuçları her depremden sonra günlerce tartışılır, tedbirler sıralanır. Ama bir süre sonra bu tartışmalar sona erer. Bir süre sonra da tüm bunlar unutulur. Şehir planlamasının temel amacı, insanların, sağlıklı, düzenli, güvenli ve estetik çevrelerde yaşamalarının sağlanmasıdır.

6 Şubat depremi öncesinde ne hayaller vardı.? Sonrasında ise ayrı bir dünya ortaya çıktı. Bilim insanlarının uyarıları ne yazık ki dikkate alınmadı. 6 Şubat günü ve sonrasındaki bir kaç gün timsah gözyaşları dökülecek, bol vaatler sıralanacaktır. Ama süreç vatandaşın aleyhine çalışıyor. Yitirilen yaklaşık 150 milyar dolarlık maddi kaybın telafisi yıllar sonra belki çözümlenebilecek. Aramızdan ayrılan binlerce canın acısı ise ömür boyu  devam edecek.

6 Şubat Depremini unutmadık. Unutturulmasına da karşı olacağız. Kaybettiğimiz canları, saygı ve özlemle anıyor, anılarını paylaşıyorum.

*Eğitimci Yazar