YAZARLAR

53 bin ölü umurlarında mı: AKP yine felaketin önünü açıyor

Son düzenleme korkunç sonuçlar doğuracaktır. 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depreme rağmen iktidar bir kez daha müteahhitleri denetimden kaçırmanın yolunu açıyor çünkü.

Türkiye 6 Şubat 2023 sabahı tarihinin en büyük felaketini yaşadı. Depremde resmi verilere göre 53 bin 537 kişi yaşamını yitirdi. 100 binden fazla kişi yaralandı ve yüzlerce kayıp var. On binlerce insan yaz-kış teneke kutularda yaşıyor hala. Ama iktidarın gözü rantla, elindeki yetkileri hasım gördüklerinin üzerinde uygulamakla öyle bir köreldi ki, yeni depremler bile umurunda değil. Depremin ikinci yıl dönümü yaklaşırken tuttu yeni rantların, denetimsizliğin kapsını açan bir yasa değişikliğine imza attı.

Ne yaptı biliyor musunuz?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın rant dağıtım yetkisini artırdı. Zaten doğru düzgün işlemeyen yapı denetiminde müteahhitlerin keyfine göre değişikliğe gitti, yetmedi, üzerine az çok halk adına imar planlarında denetim yapan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) darbe vuruyor. Bütün bunları Meclis Genel Kurulu’ndan geçen Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile gerçekleştiriyor.

***

Köy Kanunu, Cumhuriyet ilan edildikten bir, bağımsızlığın ve sembolü Lozan Anlaşması’ndan 8 ay sonra çıkarıldı. Devletin egemenlik hakkının dayanaklarından birisiydi. Zira, yabancılara toprak satışını kısıtlayan, bazı hallerde tamamen yasaklayan düzenlemeler içeriyordu. İşte bu kanunu değiştirmek, yabancılara toprak satmak için yanıp tutuşan Turgut Özal’ın iktidara gelir gelmez ilk hedefiydi. 1984 yılında yapılan değişiklik ile Suudi Arabistan, Kuveyt, Umman Sultanlığı, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri uyruklu gerçek kişilerin karşılıklılık koşulu aranmaksızın belediye sınırları içerisinde taşınmaz edinmelerine imkan tanınıyordu. Değişikliği Anayasa Mahkemesi iptal etti. Gerekçede Lozan’a atıf yapılıyordu. 1986’da bir kez daha denedi, yine iptal edildi.

AKP, 2002 yılında iktidara geldiğinde onun da ilk hedefi Köy Kanunu’ydu. 2003’teki değişiklikleri, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor ama AKP yılmıyor, iki kere daha değişiklik teşebbüsünde bulunuyordu. Ve nihayet 2012 yılında yabancılara mülk ve toprak satışında ‘karşılıklılık’ esasını kaldıran, kime satış yapılacağına Bakanlar Kurulu’nun karar vereceği, yabancıların elindeki taşınmaz miktarını 2.5 hektardan 30 hektara çıkaran değişiklikler kabul edildi ve yürürlüğe girdi.

40 yıllık ısrara bakar mısınız?

Şimdi bir kez daha Köy Kanunu’na dokunuyor. Peki neler değişiyor?

Yerel yönetimlerin yetkisi bir kez daha kısıtlanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, Anayasa’ya aykırı yetkiler veriliyor. Düzenlemeyle gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera alanları dışına çıkarılan alanlar dahil kentsel ve kırsal yerleşmelerde yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esaslar belirlenecek. Buna göre her tür ve ölçekteki plan, arazi düzenlemesi ve kentsel tasarım projelerini onaylama yetkisi Bakanlığa veriliyor. Ayrıca Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'nca yapılan arsa ve arazi teslimleri Katma Değer Vergisi’nden muaf tutuluyor. İktidar fırsat bu fırsat, TMMOB’un özerkliğine de saldırıyor. Yasayla odalara ilişkin mevzuatı hazırlama ve denetleme yetkisi Çevre Bakanlığı bünyesindeki Meslek Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne devrediyor. Yani TMMOB’nin, Anayasa’yla tanınmış, kamu yararı adına denge ve denetleme görevini yapması engellenmek isteniyor.

Değişikliğin esas meselesi ise ‘imar aktarımı’ uygulamasında görülüyor. Böylece tek parsel ölçeğinde yapı yoğunluğunu kontrolsüz şekilde artırmanın yolu açılıyor.

Tabi iktidar tüm bunları yaparken müteahhitlere de büyük bir hediye vermeyi de ihmal etmedi. Deprem sonrasında çöken binaların nasıl denetimsiz olduğu delilleriyle, belgeleriyle ortaya çıktı. Buna rağmen iktidar Köy Kanunu’na eklediği madde ile yapı denetiminde de değişikliğe gitti. Değişiklik ile inşaat alanı 500 m2’ye kadar yapıları denetleyecek şirketi müteahhit seçebilecek. Oysa müteahhitlerin keyfiyetini önlemek için 2019 yılında yapılan değişiklik ile yapı denetim firması elektronik dağıtım sistemi ile otomatik belirleniyordu. Şimdi sınır getirildi. Lakin bakmayın siz 500 m2 kıstasına. Çünkü her biri 500 m2 olan 500 tane villa yapan müteahhit, yapı denetimini yapacak şirketi kendisi belirleyecek. İktidar bununla da yetinmedi. 500 m2 üzerindeki yapılarda ise otomatik sistemle iki firma atanacak. Müteahhit bunlardan birisi ile anlaşacak. Yani denetim firmaları işi almak için rekabete girecek. Rekabet ne olacak dersiniz? Kim daha ucuz ve az denetim sözü verirse, ihale onun olacak!

Özellikle bu son düzenleme korkunç sonuçlar doğuracaktır. 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depreme rağmen iktidar bir kez daha müteahhitleri denetimden kaçırmanın yolunu açıyor çünkü.