5 bin lira ve emekli ayrımı

Yaşamları boyunca zorluklara göğüs germiş emekliler, elbette kararlı duruşları ve mücadeleleri ile bugünleri de atlatacaklar. Kendilerine yapılan ayrımcılığa da mutlaka karşı çıkmaya devam edecekler.

Google Haberlere Abone ol

Hasan Aydın*

Gerçek enflasyon artışına uygun olarak maaşlarına zam yapılmayan, "emeklilerin durumu iyi olacak”, "fazla uzamaz", " inşallah memnun edecek adımları atacağız" ve "çalışıyoruz" açıklamaları ile Temmuz ayından beri iktidar tarafından oyalanan emeklilerin umutlu bekleyişleri ne yazık ki hüsranla bitti.

9 Ekim'deki Kabine toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, emeklilerle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı. “Yaptığımız kapsamlı değerlendirmelerin ardından emeklilerimizi rahatlatacak karar aldık. Emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin Türk lirası ödeme yapmayı kararlaştırdık. Hem emekli olup hem de fiilen çalışmaya devam eden emeklilerimizi, kapsam dışı bırakıyoruz. Bütçemize toplam maliyeti 61 milyar lirayı geçen ödemeler Kasım ayının ilk yarısı itibariyle emeklilerimizin hesabına yatırılmış olacaktır. Yılbaşı'nda emeklilerimizin durumunu yeniden gözden geçireceğiz."

Bu açıklamalardan bir gün önce Gazete Duvar'da, "Emekliye Kesilen fatura ve bitmeyen çalışma" başlıklı yazımda emeklinin son 3 ayda çektiği sıkıntıları rakamlarla açıklamış; Cumhuriyet'in 100.yıl kutlamaları gerekçesiyle emeklilere bir kereye mahsus 5 bin veya 10 bin lira bayram ikramiyesi verileceğine işaret etmiştim. Bir gün sonra yapılan açıklamalarla bu öngörümüzde haklı çıktık.

Bir kereye mahsus verilecek 5 bin liralık ikramiyeyi yandaş gazetelerin bazıları, müjde diye manşetlerine taşırken, “yılbaşında da refah payı sinyali geldi" yazmayı da ihmal etmediler. 10 Ekim'de bu gazetelerden biri "Kasım ayında en düşük maaş alan bir emekli, ikramiye ile beraber 12 bin 500 lira ödeme almış olacak" haberi ile emeklide kafa karışıklığı yaratmaya çalışırken, iktidarın çok düşük oranda verdiği bu ikramiyenin emekliler arasında yol açtığı ayrımcılığa ise hiç değinmedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 5 bin liralık ikramiye açıklamasının ardından, "Düzenlemeyi tamamladık. Hayırlı olsun emeklilerimize. Bu noktada çalışan emeklileri de kapsam dışında bıraktık. Takdir edersiniz ki mücbir sebeplerden (beklenmedik ani durumlar) dolayı bütçemizde kısıtlamaya gitmek zorunda kaldık. Elde edebileceğimiz en maksimum sonuç buydu. Gündemimiz de başka bir çalışma da söz konusu değil." diye konuştu.

Bakan Işıkhan, bütçe kısıtlamasına yol açan emekli ikramiyesi ödemesi ile ilgili mücbir sebepleri açıklamalıdır... Ülke bütçesi, farklı alanlarda ve kurumlarda, tasarruftan uzak, hesapsız bir şekilde harcanırken akla neden "mücbir sebepler gelmiyor? Özellikle emekliye verilecek olan toplam 61 milyar liranın öne çıkartılması ile neyin altı çizilmektedir?

Mayıs seçimleri öncesinde, dönemin hükümeti, kök maaşa zam yapmadan, en düşük maaş alan 9 milyon civarındaki emeklinin maaşına 2 bin lira seyyanen zam yapmış, zamanında yüksek prim yatırıp 7 bin 500 liranın üstünde maaş alan 7 milyon civarındaki emekliye ise hiçbir zam yapmayarak emekliler arasında ayrımcılığa neden olmuştu.

Şimdi de çalışan emeklilere, 5 bin liralık ikramiyenin ödenmeyeceği açıklanarak, Anayasanın "aynı hukuki durumda bulunanların aynı kurallara tabi olması gerektiği" şeklindeki 10.maddesine aykırı bir tutum izlenmekte ve açıkça emekliler arasında ayrımcılık yapılmaktadır.

Emekli olduğu halde zor ekonomik koşullar nedeniyle geçinemeyip, tekrar çalışmak zorunda kalan ve devlete sigorta primi ödeyen emekliler, âdeta cezalandırılmış oluyorlar. Kayıt dışı çalışana ödeme var, kayıtlı olana ödeme yok. Bu durumun mantıklı bir açıklaması yapılmalıdır. Emekli ikinci bir işte keyfinden dolayı mı çalışıyor?

Ülkemizde 1986 yılına kadar emeklilerin, emeklilikten sonra tekrar çalışması yasal değildi. Eğer bir emeklinin ikinci bir işte çalıştığı tespit edilirse maaşı hemen kesilirdi. Bunun için yüzbinlerce emekli devlete sigorta primi ve vergi ödemeden kötü şartlarda, çoğunlukla düşük ücretlerle kayıt dışı çalışırlardı.1986 yılı ve daha sonraki süreçlerde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmasını düzenleyen 63. maddesinde üç önemli değişiklik yapılmıştır.

Bugün emeklilerin yasal biçimde çalışmasının iki yolu vardır. Bunlardan ilki sigortalının emekli aylığını kestirmesi ve tüm sigorta kolları için pirim ödenmesi, ikincisi ise sigortalının emekli aylığını kestirmeksizin sadece Sosyal Güvenlik Destek Primi(SGDP) ödemesidir.

SGK verilerine göre Temmuz ayı itibariyle, emeklilerden 1 milyon 776 bin kişi Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışmaya devam ediyor. Yani vergisini ödeyen bu kişiler 5 bin liralık ikramiyeden mahkum bırakılmış oluyor.

Günümüzde yapılmış olan bazı araştırma sonuçlarına göre emeklilerin yüzde 52'si çalışmaktadır. Çalışanların çalıştıkları ikinci iş, yüzde 62,3 oranı ile daha önce yapılan işle bağlantılıdır. Yani emekli, emeklilik öncesi mesleğini sürdürmektedir. Emekli, öğretmen ise daha çok dershanelerde, özel okullarda, memur ise bir şirketin muhasebesinde, işçi ise eski iş kolunda, şoförse bir lojistik şirketinde, polis veya asker emeklisi ise daha çok güvenlik şirketlerinde düşük ücretlerle çalışmaktadır. İşverenler daha çok tecrübeli elemana ihtiyaç duymaktadırlar. Çünkü genç personel, tüm sigorta kollarına tabidir. Bu durum işveren için yüksek maliyet demektir. Halbuki emekli çalıştırırsa, düşük ücret ödemesinin yanında sadece SGDP primlerini yatırmak zorunda kalacaktır.

Kasım ayının ilk yarısında yapılacak ikramiye ödemelerinden yaklaşık 12.2 milyon emeklinin yararlanacağı ifade edilirken, dul ve yetimlere yüzde 75, yüzde 50 ve yüzde 25 oranında ödemelerin yapılacağı da açıklanmıştı. Yüksek fiyat artışları ile artık açlık sınırı altında yaşamaya mecbur bırakılmış emeklilerin maaş zammı açıklamasının artık Ocak ayına kaldığı netleşmiş oldu. Anlık değişen enflasyon oranları karşısında bunalan emekliye, Ocak ayına kadar sus payı olarak verilen 5 bin lira hangi derde deva olabilecektir? Bu ödeme neden bugünlerde değil de Kasım ayının ilk yarısında ödeniyor? İtibardan tasarruf etmeyen iktidar, sıra emekliye gelince mi tasarrufu hatırlamaktadır?

Yaşamları boyunca nice zorluklara göğüs germiş emekliler, elbette kararlı duruşları ve mücadeleleri ile bugünleri de atlatacaklardır. Kendileri üzerinden yapılan ayrımcılığa da mutlaka karşı çıkmaya devam edeceklerdir.  

*Eğitimci