2024'te döviz ne olur?

Tasarruf sahiplerinin parayı dövize mi faize mi yatıralım ikilemine ekonomi uzmanlarından değişik yanıtlar geliyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Ekonomi uzmanı Alaattin Aktaş, Türkiye gibi,  ekonominin bir kişinin iki dudağı arasında olduğu bir ülkede dövize ilişkin bir tahmin yapılamayacağını belirtti.  

Alaattin Aktaş, döviz kurlarına ilişkin tahminlerin kimlerin işine yarayacağını da şöyle aktardı: 

"Gelelim can alıcı soruya, bu koronun ne istediğine, neyin peşinde olduğuna... Enflasyon olmasa, kur tabii ki artmasın, normalde artmaz da zaten. Ama enflasyon varsa? Ne var ki bu koro ısrarcı:

‘Enflasyon var; ama olsun, kur yine de artmasın ya da az artsın.’

Bu hangi ekonomi mantığına sığar?

Sığmaz tabii ki. Ama böyle bir durum şahane bir kazanç kapısı açar.

İşte istenen de o kapının açılması, o durumun oluşması...

Enflasyon makul bir düzeyde gitsin, faiz enflasyonla uyumlu şekilde yüksek seyretsin, yabancı döviz getirsin ve yüksek faizli iç borçlanma senedi alsın, vade bitiminde döviz faizden az artacağı için yüklü bir kazançla herkes evine dönsün!

Bu varsayımı ve istenilen durumu sayılara dökersek...

■ Yabancı örneğin 1 milyon dolar getirip 30 liradan TL’ye çevirsin.

■ Ele geçen 30 milyon lira örneğin yüzde 40 faizle iç borçlanma kağıdına bağlansın ve bir yıl sonunda 12 milyon lira faiz geliri elde edilsin.

■ Bir yıl sonra kur örneğin 33 lira olsun.

■ Anapara ve faiz olarak ele geçen 42 milyon lira, 33 liralık kurdan dolara çevrilsin ve yabancı cebine 1.3 milyon dolara yakın para koysun. Yani döviz bazında bir yılda yüzde 30’a yakın para kazansın.

■ Yüzde 40 faiz uygulanan bir dönemde döviz de yüzde 40 artarsa yabancı hiç para kazanamaz, aman dikkatli olunsun!

■ Hele hele yüzde 40 faiz verilirken döviz örneğin yüzde 50 artarsa yabancı bir yıl sonra 1 milyon dolar bile alamaz ve zarara girer, aman buna hiç meydan verilmesin!

Kime ne mesaj verilmek isteniyor?
Sporda, siyasette, ekonomide otorite kabul edilen kişi ya da kurumlar vardır.

Söyledikleri genellikle doğru kabul edilir.

En azından değerlendirmeleri ‘yanlış’ bulunsa bile ‘yanlı’ bulunmaz.

Şimdi bu koroyu oluşturanlara bakıyoruz; iyi kötü güven sağlamış kurumlar ve onların yetkilileri...

Peki niye hep bir ağızdan ’Döviz az artacak’ diyorlar?

Öncelikle etkilenmek istenen bir hedef kitle var.

Bir de mesaj iletilmek istenen siyasi otorite.

Etkilenmek istenen hedef kitle elinde döviz olanlar, ağırlıkla vatandaşlar. Onlara örtülü biçimde ’Döviz artmayacak, bakın faiz de iyi, satın dövizinizi ve faize geçin’ deniliyor. Zaten bu kesim ’söz dinler’ ve dövizden faize geçerse kur artışı kendiliğinden yavaşlayacak ve bunu söyleyenler bir taşla iki kuş vuracak.

‘Bakın döviz az artacak demiştik, işte söylediğimiz çıkıyor.’

Peki siyasi otoriteye verilmek istenen mesaj ne?

‘Bakın yabancı büyük bankalar düşük kur artışı bekliyor, buna göre siz şu faizi biraz daha artırın, kuru da tutun, yoksa yabancının geleceği yok.’

Siyasi otorite böyle bir mesaja nasıl bakar peki?

Konu ekonomik değil ki, siyasi; o yüzden yanıt vermek çok zor.

Ama siyaset bu tür mesajlara kapalı gibi. Hem Saray’da bazı isimlerin faize karşı şikayetlerinin arttığı konuşuluyor." (HABER MERKEZİ)