12. Londra Kürt Film Festivali bugün başladı

12. Londra Kürt Film Festivali (LKFF) başladı. Londra Kürt Film Festivali Direktörü Ferhan Stêrk ile festivalin bu yılki amacını ve içeriğini konuştuk.

16 Nisan Cuma 2021 Saat: 07:16 Güncellenme: 16 Nisan Cuma 2021 Saat: 15:46

Mahir Fırat Fidan

DUVAR - Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da korona virüsü salgını nedeniyle online gerçekleştirilecek olan 12. Londra Kürt Film Festivali (LKFF) “Benim Kürdistan’ım” temasıyla bugün başladı. İlk “Global Kürt Film Festivali” olma niteliği taşıyan festival 27 Nisan’a kadar devam edecek.

Bu yıl, 10 Kürt film festivalinin bir araya gelmesiyle oluşan Londra Kürt Film Festivali (LKFF), aynı zamanda yönetmenlerle yapılacak olan online söyleşiler, soru-cevaplar ve workshoplarla beraber eğitici ve öğretici bir atmosfer oluşturacak.

Festivalin bu yılki amacını ve içeriğini Londra Kürt Film Festivali Direktörü Ferhan Stêrk ile konuştuk.

'FESTİVALİN AMACINI YAŞADIĞIMIZ KOŞULLAR BELİRLEDİ'

Stêrk, online gerçekleşecek olan festivale ilişkin, “Bu yıl festivalin amacını yaşadığımız koşullar belirledi diyebilirim. Aslında bu durum, dünyayı etkisi altına alan Covid-19’un insanları daha dijital bir dünyaya sürüklemesiyle beraber, daha alternatif bir ulaşım ve iletişim sistemi oluşturmasıyla alakalı. Film festivalleri gibi çalışmalar da bundan ciddi anlamda etkilenen etkinlikler arasında yer alıyor. Çok da istekli olamamakla beraber, biz de dijital bir yolu tercih etmek zorunda kaldık” dedi.

'KÜRT ULUSAL SİNEMASININ DÜNYAYA TAŞINMASI GEREKİYOR'

İlk kez global anlamda Kürt film festivalinin gerçekleşme gereksinimi ve 10 Kürt film festivaliyle ortaklaşma nedenleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Stêrk, “Bu yıl, Kürtlerin yaşadığı, şu an içinde bulunduğu jeostratejik, siyasal, ekonomik ve ekopolitik koşullar, Kürtlerin kendi içinde ve birlikte çalışmasına o kadar çok motivasyon oluyor ki, sinema da bundan etkileniyor. Bizler Kürt ulusal sinemasının varlığını ispatladık, ama bunun dünyaya taşınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Stêrk, “Bu çalışmayı, Kürt sinemasına daha bütünlüklü, daha ulusal bir pencereden bakabilmek ve Kürt sinemasının ulusal film estetiğine dokunabilmek amacıyla diasporada ve Kürdistan’da Kürt film festivalleri organize eden aktivistlerle yürüttük” diye konuştu.

'ÜLKE-SİNEMA ARASINDAKİ DUYGUSAL BAĞI FESTİVAL ARACILIĞI İLE KURMAK İSTEDİK'

Londra Kürt Film Festivali’nin temasının izleyiciyle çok özel bir alanda buluşacağını söyleyen Stêrk, bu konudaki düşüncelerini ise, “Bu yılki festivalin teması ‘My Kurdistan’, Kürtçesiyle ‘Kurdistana min’, yani ‘Benim Kürdistan’ım’. Bunun biraz daha kişiye özel bir anlamının olduğunu düşünüyorum. Onun için kişi ile film arasına girmeden, o duygusal bağı filmlerle kurmak istedik. Yani ülke ile sinema arasındaki duygusal bağı bu yıl festival aracılığıyla kurmak istedik. Benim Kürdistan’ım’ı her insan bu filmlerde bulacaktır diye düşünüyorum” sözleriyle ifade etti.

'YILMAZ GÜNEY'İN 4 FİLMİ PROGRAMA EKLENDİ'

Birçok filmin gösterileceği festivalde, Stêrk, film seçme kriterlerini şu sözlerle anlattı, “Bu yıl 10 partnerimiz film seçici kurulda yer aldı. Film seçici kurulumuz tamamen bu festivallerin bir üyesi tarafından oluşturuldu. LKFF olarak film seçimlerimizdeki kriterlerin bir tanesi; yönetmenin Kürt olması gerekiyor. İkincisi; yönetmen Kürt olmayabilir ama seçilen konunun Kürtler hakkında olması gerekir.”

Film seçme kriterlerinin sadece bununla kalmadığını ve başka belirlenimlerin de olduğunu söyleyen Stêrk sözlerini şöyle sürdürdü, “Tabii ki filmler aynı zamanda estetik, sinematografik, hikaye ve prodüksiyon kalitesi itibariyle birtakım süzgeçlerden geçiyor. Yoğun bir tartışmadan geçerek bu programlara alınıyor. Seçim kriterlerimiz bu yönüyle oldukça geniş.”

Klasik Kürt Filmleri başlığı altında en iyi Kürt filmlerini seçtiklerini söyleyen Stêrk, bu konuyu şöyle açıkladı: “Global Kürt Film Festivali’nin global, erişilebilir ve ücretsiz olmasından kaynaklı bu platformda, 2000 yılından bu güne yapılan en iyi Kürt filmlerini, Klasik Kürt Filmleri başlığı altında seçtik. Ancak 2000’den öncesine de gittik, çünkü Yılmaz Güney’siz böyle bir programın yapılması pek mümkün değildi. Yılmaz Güney’in 4 filmi de programa eklendi. Bunlar; Yol, Sürü, Umut ve 1968 yılında yapılan Seyit Han filmi”.

'YOL FİLMİ, SANSÜRSÜZ VE ORİJİNAL HALİYLE İLK DEFA LKFF’DE'

Festivalde Yılmaz Güney ile ilgili ayrıca sürprizlerin yer aldığını belirten Stêrk, bu konuda, “Yol filmini, sansüre uğramamış haliyle ve ilk defa orijinal kopyasıyla dijital olarak, İngilizce altyazıyla yine bu programda izleyiciye sunacağız. İnanın bu filmin orijinal kopyasını bulmak o kadar zor oldu ki anlatamam size. Bir diğeri ise, Fatoş Güney’le yapmış olduğumuz özel bir sohbet var. Bunu da izleyicilerin dinlemesini tavsiye ederim. Fatoş Güney de festivalimize katıldı ve düşüncelerini, duygularını bizlerle paylaştı. Ayrıca son yazmış olduğu kitap hakkında da görüşlerini aldık” değerlendirmesinde bulundu.

Son olarak 12’nci Londra Kürt Film Festivali’nin önemine değinen Ferhan Stêrk, “Benim Kürdistan’ım temasının bizler için önemi ve anlamı büyük. Kürtlerin içinde bulunduğu durum, yani ekopolitik ve sosyopolitik konular, yaşadığımız katliamlar, ölümler, işgaller... Bunlar sinemanın konusu. Film yönetmenleri bu durumları işliyor. Bu hikâyelerin dünyaya taşınması gerekiyor. Bu bizim için çok önemli. Kürt sinemasının, tekniğinin ve estetiğini tanıtılması gerekiyor. Ve bu platformlara ciddi anlamda ihtiyacımız var.”