YAZARLAR

Kapitalizmin kırılgan insanı

Erinç Seymen'in Zilberman Gallery'deki Homo Fragilis sergisi kapitalizmin kırılgan insanını tekinsiz bir atmosferde sunuyor.

"Sık sık karşılaştığımız korkusuzluk öğüdünün gerçekçilikten uzak ve zehirli bir palavra olduğunu, daha önemlisi, makul miktarda korkunun birçok meslekte hayat kurtardığını yeniden öğrendim." Sanatçı Erinç Seymen Zilberman Gallery'de açılan yeni sergisi "Homo Fragilis"i hazırlarken edindiği bir bilgi olarak bunu söylüyor bir röportajında. Latince'de kırılgan insan anlamına gelen homo fragilis günümüz toplumunun güvenlik, refah, lüks ve ihtiyaç düşüncelerini aile ve mülk kavramları üzerinden sorguluyor. Üzerimize boca edilen devasa sergiler ve "sezon açılışı" için kotarılmış karma sergiler arasında bütünlüklü bir kişisel sergiyle karşı karşıyayız.

e2 Bir Cennet için Eskizler: Nova Atlantis, 2013, Kağıt üzerine serigrafi

Erinç Seymen 2003 yılındaki ilk kişisel sergisinden bu güne verimini düzenli olarak sürdüren kuşağının ender sanatçılarından. 2009 yılındaki İkna Odası ve 2012 yılındaki Tohum ve Mermi sergileriyle de "genç sanatçı" sıfatını üzerinden atıp kendi düşünsel tavrını çeşitlendirerek sundu. "Seymen’in sanat pratiğinin sadece çağdaş sanatın küreselleşen değerlerinin analizini değil, aynı zamanda queer kuramının ve siyasetinin uluslararası seyahatinin beraberinde getirdiği, bilgi üretimine içkin jeopolitik gerginlikleri de kapsayan bir eleştirel sahada hareket etmeyi mümkün kıldığını düşünüyorum," diyor Cüneyt Çakırlar sanatçı hakkında yazdığı Vicdanen, Tersten: Erinç Seymen'in Çileci Sanatı makalesinde. Seymen çalışmalarında devamlı olarak hetero-patriyarki, militarizm, sömürgecilik, kapitalizm konularıyla didişti. Provokatif görselliğe sahip işlerinin yanında lirikle tedirgin edicilik arasında dolaşan yağlı boya ve kağıt üzerine mürekkep çalışmaları da yaptı. Seymen'in işleri bir anlamda Türkiye'de üretilen queer sanat için bir anlamda ön açıcı noktalardan biri oldu.

Seymen daha önceki sergilerinde de atmosferik ve narrative bir sergi kurulumunu benimsemişti. Homo Fragilis de benzer bir üslubun yanında tekinsiz bir atmosfer sunuyor. Hem kelimenin Türkçe'deki ilk anlamını karşılayan bir tekinsizlik, hem de Freud'un ortaya koyduğu ev kelimesini köken alan, ancak tanıdık olanla korkulanın bir araya geldiği "unheimlich" kavramına sahip. Sanatçı galeri mekanı içinde bizi bir eve davet ediyor. Sanatçının 2013 yılında ürettiği Evhamlı Konak işinin yeni ve hareketli bir versiyonuyla açıp düşünsel devamlılığa işaret ediyor. Sonrasında da kapı tokmağı, masa ve sandalyeler, aile portresi gibi eve dair imgelerle sergiyi açıyor. Devamında bir evin elementlerini oluşturan akraba portreleri, eşya görselleri, büfe gibi elementlerle sanatçının kırılgan insan diye tanımladığı bireylerin yaşadığı dünyanın içine giriyoruz. Sonunda da Bir Cennet İçin Eskizler serisiyle projeksiyonu ev ve aileden alıp daha geniş daha yüksek bir noktaya taşıyor.

Homo Fragilis teriminin kökeni Hıristiyan mistik ve çileci St. Hildegard von Bingen'e tarihleniyor. Ancak Cüneyt Çakırlar katalog metninde terimin doğuşundaki insanın kırılganlığını, fanilik ve yozlaşmışlık üzerinden okumak yerine, sanatçının kırılganlığı kapitalizmin arzuyu işletme sorunsalına taşıdığını vurguluyor. "Bu sergideki eserler, çağdaş kapitalizmin benlik, aile, sınıf ve ulus inşaları üzerinden teşvik ettiği iyi hayat vaadinin öznede tetiklediği bağlanma hallerini sorguluyor..." diyor devamında Çakırlar. Seymen'in kırılgan insanları kapitalizmin bu vaatleriyle uyum sağlamış, konformizmin estetiği içinde poz verip hiç kımıldamayacak gibiler. Ancak gözlerindeki tekinsizlik izleyiciyi bu konformizmin karşısına savuruyor.

Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Erinç Seymen yıllar önceki bir röportajında kendi çocukluğunda Kürtçe müzik dinlemenin ve konuşmanın yasak olduğu, homofobi teriminin bile kullanılmadığı bir dönemden o döneme kadarki sürece geliş hakkında konuşuyor. "Bizim doğduğumuz dönemin koşullarıyla bugünün koşulları arasında en belirgin fark bana göre tartışma alanlarının biraz daha genişletilmiş olması gibi geliyor," diyor devamında. Şimdi geriye döndüğümüz ve tartışma alanlarının tekrar kısıtlandığı bir dönemdeyiz. Seymen'in çalışmaları ilerleyip geriye düşme döngüsünün izdüşümüne dönüşüyor.