YAZARLAR

Yeni başlayanlar için mutfak

Şöyle bir bakınca, aslında bu yazı yeni ev kuranlar için de bir rehber niteliğinde oldu. En başta dediğim gibi, eğer yemek yapmak sizin için de bir keyif ise, sizler de mutlaka elinizden geldiğince bu konuya yatırım yapıp, farklı kitaplar, televizyon programları ve Youtube gibi sosyal medya kanalları üzerinden kendinizi geliştirebilirsiniz.

Kimilerine göre, yemek yapmak bir tutku. Farklı malzemeleri bir araya getirip, tadına baktığınızda güzel bir sonuç olduğunu tatmak çok büyük bir zevk olabilir. Bir bakıma, simyacılığın günümüze yansımış hali. Peki, yemek yapmak ve yemek, neden bu kadar büyük bir tutkuya dönüşüyor hiç düşündünüz mü? Yemek yapmaktan zevk almak için dünyanın ücra bir noktasından özel getirilmiş pahalı malzemelere, yemeğe neredeyse takla bile attırabilen binlerce liralık fırınlara, aylar süren profesyonel aşçılık kurslarına gitmiş olmaya ihtiyacınız gerçekten var mı? Bana kalırsa, yanıt hayır.

Öncelikle, yemek bir içgüdü meselesi. En basiti, hayatta kalabilmek için yemek zorundayız. Konu bu kadar basit ve işte tam olarak bu sebeple, örneğin yumurtayla arası hiç iyi olmayan bana bile sorsanız, daha 7-8 yaşlarındayken bir taşınma süresinde, yeni ama mutfaksız evimizde annemin tüpte binbir zorlukla yaptığı sahanda yumurtanın o güne kadar yediğim en lezzetli yemek gibi geldiğini gayet net hatırlarım (hatta yerken sevgili anneme “hmm aslında o kadar da kötü değilmiş” demiştim, hatırlar hâlâ). Evet, an gelir en basit yemek bile gerçekten muhteşem bir lezzettir, çünkü açsınızdır.

İşin sanata dönüştüğü nokta ise, yemek yapmaya ve paylaşmaya duyduğunuz sevgi. Bunca yıldır yemek yapan biri olarak -deneme amaçlı yaptıklarımı saymazsak- asla oturup kendime tek başıma yemek için 15-20 dakikadan fazla çaba harcamamı gerektirecek yemekler yapmadım. Bana kalırsa bu işin esas zevki, yaptığınız yemeği yiyen kişilerin yüzündeki gülümsemeyi görünce ortaya çıkıyor. Bazı arkadaşlarım gerçekten mutfakta vakit geçirmeyi sevmiyor ve onlara karşı yapabileceğimiz pek bir şey yok; belki onlara yemek hazırlayabilirsiniz. Ama bence hele uzun hazırlanacak bir yemek söz konusu ise, beraberinde çalacağınız müzik, belki içilecek bir, iki yudum bir şey ile bunu bir seremoniye dönüştürmek ve keyfi artırmak pekâlâ da mümkün.

İşte bu şekilde, hem sevdiğiniz kişilerle bu keyfi paylaşma arzusu, hem de mutfakta geçirdiğiniz zamandan keyif almanız söz konusu ise, bir süre sonra kendinizi geliştirmeye ve daha farklı lezzetler aramaya başlıyorsunuz. En azından benim için öyle olduğu kesin. İşten yorgun argın eve geldiğim bir akşam bile, mutfakta geçirdiğim zaman benim için kesin bir terapi, bütün yorgunluğu attığım bir zaman dilimi haline geliyor.

Peki, evde yemek yapayım diyen birisi, nelere ihtiyaç duyar? Elbette önce bahsettiğim gibi, isteğe. Bu birinci koşul tamam ise, biraz malzeme olması gerek. Öncelikle, yemekleri hazırlamak için gerekenler var. Bunların olmazsa olmazları, en az bir adet kesme tahtası ve bir adet bıçak. Kesme tahtası önemli, mümkün olduğunca da büyük boy olmasını öneririm, çünkü üzerindeki çalışma alanı ne kadar geniş olursa o kadar rahat edersiniz. Bıçak konusu ise bambaşka bir âlem zaten. Benim önerim, paranızın yettiği en iyi şef bıçağını alarak işe başlayın.

Şef bıçağı dediğimiz, 20 cm ve üzeri bir kesici yüzeyi bulunan, kesme yüzeyi yuvarlak biçimli ve ele oturan bir bıçak. Bıçağın keskinliğinden asla korkmayın, dikkatli çalıştığınız zaman herhangi bir sorun yaşamazsınız. Zaten hiçbirimizin televizyondaki şefler gibi iki saniyede bir soğanı doğramak gibi hırsları ve ihtiyaçları yok, kendi kendimize yemek yapıyoruz sonuçta, varsın iki dakika geç hazır olsun.

Bıçak konusu dediğim gibi bambaşka bir yazının konusu, ama eğer imkânınız varsa, bir tane kısa uçlu sebze bıçağı, bir tane soyma bıçağı gerekli olacaktır. İşi benim gibi keyfe dönüştürenler, fileto bıçağı, santoku bıçağı, satır vs. derken mutfak boyutlarını da büyük tutmaları gerektiğini anlayacaklar.

Bunlar haricinde elinizde bir adet havan, bir iki farklı kalınlıkta rende, bol miktarda spatula ve kaşık cinsi malzeme bulunması işinizi her zaman kolaylaştırır. Tabii bir de mümkünse şu küçük el blenderlarından…

İşin pişirme gereçleri kısmı da oldukça önemli. Örneğin eğer ızgara et ya da tavuk yemekten hoşlanıyorsanız, mutlaka bir döküm ızgara tavası gerek. Bunlarla elde ettiğiniz lezzete inanamayacaksınız. Ayrıca en azından küçük, orta ve büyük boy birer tencere, bir tane yine paranızın yettiği en iyisinden bir yapışmaz yüzeyli tava, bir de wok almanız yararınıza olacaktır.

Bu saydığım malzemelere ek olarak bir iki tane karıştırma kabı, çeşitli tabak çanaklar da hazırlıklar sırasında işinize yarayacak.

Tabii, ben yeni evli bir adam olarak, evlilik öncesinde bütün bu saydıklarımı, hem de fazlasıyla, edindim. Şu anda evde üç şef bıçağı, üç havan, sayısız rende çeşidi, bol miktarda tencere ve tava var. Eşimin “evde yeterli suç aleti var” demesini hak ettiren cinsten. Ancak inanın bunların büyük kısmını en az haftada bir defa kullandığım için hiç fazla gelmiyor.

Bir de yemek yaparken ihtiyaç duyabileceğiniz baharatlar var. En az yukarıda saydıklarım kadar önemli bir bölüm bu. Mutlaka evinizde olması gerekenler, deniz tuzu (ben ince işlenmiş tuzları önermiyorum, fazla işlemden geçtiklerini düşünüyorum), tane karabiber (ve değirmeni), kırmızıbiber, kekik, kimyon, nane, köri, fesleğen, biberiye, defne yaprağı, muskat cevizi, zencefil, susam, çörek otu, tarçın ve karanfil benim olmazsa olmazlarım. Ayrıca daha da ileri gideyim diyenler için, tane hardal, tane kimyon, tane kişniş, kakule, tarhun, garam masala, Hindistan cevizi, beyaz biber, paprika derken liste uzar gider.

Şöyle bir bakınca, aslında bu yazı yeni ev kuranlar için de bir rehber niteliğinde oldu sanırım. En başta dediğim gibi, eğer yemek yapmak sizin için de bir keyif ise, sizler de mutlaka elinizden geldiğince bu konuya yatırım yapıp, farklı kitaplar, televizyon programları ve Youtube gibi sosyal medya kanalları üzerinden kendinizi geliştirebilirsiniz.

Gerçekten sevdiğiniz bir kişinin, sizin elinizden çıkan bir yemeği tattığında “ama canım bu çok nefis olmuş” dediği anda, ne demek istediğimi anlayacağınıza emin olabilirsiniz.

Keyifli günler dilerim!


Evren Aybars Kimdir?

1978'de Ankara'da doğdu. Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi ve ODTÜ Makina Mühendisliği'nde okuduktan sonra iş hayatına atıldı. Çalışırken aynı zamanda çocukluk yıllarından beri merakı olan yemek yapma konusunda da kendini geliştirmeye başladı. Bir blog sayfası ile başlayan yemek tarifleri macerası, 2014'te Özge'yle evlendikten sonra evinde çekimlerini yaptığı 10 Numara Mutfak adlı Youtube kanalı ve Radikal gazetesinde gastronomi yazıları ile devam etti. 2015 yılında Uğur Deniz'in babası oldu. 2016 yılından bu yana da Gazete Duvar da gastronomi yazılarına ve bir yandan da makina mühendisi olarak kariyerine devam etmektedir.