YAZARLAR

Rakka-Deyrezzor etabı başlıyor

Yönetim ile SDG (YPG) arasındaki ilişki ya da gelişmelerin nereye gideceğini zaman gösterecek ancak Rakkalılar kim tarafından olursa olsun IŞİD’ten kurtarılmayı bekliyor. ABD’nin endişesi ise Rakka halkının kurtarıldıktan sonra kendisini olumlu karşılamama olasılığı. Zira saha bilgilerimize göre Rakka halkının yaklaşık yüzde 80’i yönetim yanlısı. Bu durumda Rakka’nın SDG tarafından alınması sonrası problem yaşanacak demektir. Doğrudan SDG ya da YPG ile değil, dolaylı olarak ABD ile. ABD ise yedi yıldır tutunabildiği tek dalı bırakmak istemeyecektir.

Suriye ordusu El Suhna’yı IŞİD’ten kurtardı. Harita göz önüne alındığında El Suhna Irak – Ürdün sınırları ile Humus, Hama ve Deyrezzor illerinin ortasında kalıyor.

Bu kazanım Suriye ordusunun uzun bir süreden beri elde ettiği en büyük kazanım oldu. Ordu Suhna sonrası yukarıda saydığımız alan içinde çok geniş bir bölgede hareket kabiliyeti sağladı.

IŞİD artık gaz ve petrol sahalarının olduğu geniş bölgede iki aks arasına sıkışacak. İlk aks kuzeyde Hama’nın doğusunda bulunan Şeyh Hilal, doğuya doğru devamında İsriya, Rakka’nın hemen güneyinde yer alan Resafa ve Rakka’nın güneydoğusundaki Maadan’a uzanıyor (Maadan IŞİD’in elinde).

İkinci aks güneyde Humus’un doğusunda Muharram, Fruklus, Tiyas, Palmira, Aarak, Suhna ekseni. Suriye ordusunun kuzeydeki aks ile birleşmesi için üç merkez kaldı: El Tiba, El Kavm ve El Kadir.

Bu hamleden sonra birkaç ihtimal var: ordu Hama ve Humus kırsallarında çembere aldığı bölgeye yönelecek. Yukarıda tarif etmeye çalıştığımız iki aksın arasında kalan bu bölge birçok ilçe ve kasabayı barındırıyor. Özellikle Cub El Cerrah, Mesudiye, Ukayribat, Masud ve Curuh IŞİD’in yoğun olduğu yerleşim birimleri.

Bu çemberden de çıkartılırsa IŞİD El Bukemal’e kadar uzanan Fırat Nehri havzası ve Deyrezzor kırsalı ile Dera kırsalı dışında varlık gösteremeyecek.

İkinci ihtimal ordunun yukarıda tarif ettiğimiz çemberi daha sonraya bırakıp doğrudan Deyrezzor’a yönelmesi.

El Suhna Şam ve/veya Humus – Palmira – Deyrezzor yolu üzerindeki en önemli merkezdi. Bundan sonra (110 km) Deyrezzor’a ulaşılması için Habacib ve El Sulah’ın geçilmesi gerekiyor.

Güney aksı için geçerli bu ihtimallerden başka üçüncü ihtimal Rakka’nın güneyinden ilerlenmesi. Ordu Rakka’nın güneyinde Fırat nehri boyunca Maadan’a kadar ulaşmış durumda. Bundan sonra aynı yönde Maadan, El Mesrab ve Ayyaş yerleşim birimleri var.

Bir ihtimal de birliklerin her iki akstan da ilerlemesi ve Deyrezor’da buluşması.

Ancak her durumda artık Rakka ve Deyrezzor etaplarının başladığı söylenebilir.

Deyrezzor merkezinin bir bölümü ile kırsalının neredeyse tamamı çok uzun bir zamandır IŞİD’in elindeydi.

Suriye ordusunun buradaki varlığı ise küçük birlikler ile sınırlıydı. Ordu birlikleri şehrin güneybatısı ile Askeri hava alanına hakimdi. Birliklerin bu bölge ile birleşmesi karadan Suriye ordusuna lojistiğin yanı sıra hava üstünlüğünün de sağlanması anlamına gelecek.

Deyrezzor’da asıl savaşın bundan sonra başlaması beklenebilir. Deyrezzor ABD’nin oluşturmak istediği yapay devlet planları içindeydi. Daha önce Tenef bölgesinde Suriye ordu birliklerine yapılan saldırıların sebebi ordunun Deyrezzor’a ulaşmasını (da) engellemekti ancak bu gerçekleşemedi.

Bu durumda geriye dört merkez kalıyor: Dera – Kuneytra (ekseni), Rakka, Deyrezzor ve İdlib.

Dera – Kuneytra ekseni ile İdlib diğer yerler ile kıyaslandığında öncelikli değil. Bunun iki nedeni var: birincisi bu iki şehir kalan diğer bölgeleri askeri ya da diğer açılardan etkilemiyor. Bir süre daha isyancıların elinde kalabilir. İkincisi siyasi savaşın (şimdilik) asıl Rakka ve Deyrezzor için yaşanması. ABD’nin yapay (Sünni) devlet planı bir yana Deyrezzor ve genel olarak kuzey bölgesinin IŞİD’ten temizlenmesi hem Suriye hem de Irak için önemli. Çünkü burada sağlanacak başarı ordunun diğer bölgelere ve tek başlık altında yönelebilmesini sağlayacak.

Rakka (çerçevesinde yaşanacak olanlar) ise en büyük mücadelelerden birine sahne olacak gibi. Çünkü Rakka YPG’nin yönelmesi ile birlikte sadece bir şehir olmaktan çıktı Türkiye, ABD, Rusya ve İran’ın da dahil olduğu bir mücadele alanına dönüştü.

Rakka SDG ya da hem SDG hem Suriye ordusu tarafından alınırsa ne olacak? Devamında Kürtler ile yönetim nasıl bir yol izleyecekler? Yapılan karşılıklı açıklamalar sertleşiyor. SDG’nin hâkim olduğu yerlerde seçim yapılacağının açıklanmasından sonra Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal El Mikdat bunu düşünenlerin hayal gördüğünü ve seçimleri asla kabul etmeyeceklerini ifade ettikten sonra bu tür hamlelerin daha fazla kan akmasına neden olacağı imasında bulundu. Bunun anlamı açık.

Mikdat’ın bu sözleri sarf ederken “Rakka’nın kuzeyi” vurgusunu da yapması yönetim ile Kürtler arasında bugüne kadar dikkatli kullanılan üslubun dışında. Mikdat diğer yandan Rusya ile (Kürt meselesinde de) koordinasyon halinde çalıştıklarını da söyleyerek gelecekte bir uzlaşma yolu üzerinde çalışılabileceğinin de sinyalini veriyor.

Yönetim ile SDG (YPG) arasındaki ilişki ya da gelişmelerin nereye gideceğini zaman gösterecek ancak Rakkalılar kim tarafından olursa olsun IŞİD’ten kurtarılmayı bekliyor. ABD’nin endişesi ise Rakka halkının kurtarıldıktan sonra kendisini olumlu karşılamama olasılığı. Zira saha bilgilerimize göre Rakka halkının yaklaşık yüzde 80’i yönetim yanlısı. Bu durumda Rakka’nın SDG tarafından alınması sonrası problem yaşanacak demektir. Doğrudan SDG ya da YPG ile değil, dolaylı olarak ABD ile. ABD ise yedi yıldır tutunabildiği tek dalı bırakmak istemeyecektir.

İdlib “şu an için” öncelikli değil ama çok önemli olacak. Türkiye ve Suudi Arabistan’ın bir hayli “yatırımları” oldu İdlib’e. Bu yatırımlarından kolay vazgeçebilirler mi? ABD (Kürt bölgelerine yoğunlaştığı ve sonuç alabileceğini düşündüğü için) havlu attı ama Türkiye’nin elinde kalan iki etki alanından biri (diğeri Fırat Kalkanı bölgesi) İdlib.

El Nusra daha da yalnızlaşacak ama ama diğer örgütler bir şekilde desteklenmeye devam edilecek. Üstüne Türkiye’nin “PYD ile savaşı sürdüreceğiz” söylemlerini de eklemek lazım.

Bu çetin savaşın sahada ve masada süreceği kesin ama Suriye’nin eski haline dönmesi (Kürt bölgesi dışında) zaman meselesi. Hemen olacak anlamında değil elbette, yaklaşık yedi yıldır süren savaşta daha önce olduğu gibi bundan sonra da öngörülemeyen gelişmeler olacaktır. Ama bu öngörülemeyen gelişmeler Suriye, Rusya ve İran’ın uzun vadeli strateji ile düşünen aklının performansını düşürmüyor.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.