YAZARLAR

Zeytinlikleri sanayiye, sanayi arsalarını inşaata açma tasarısı

Kanun tasarısını kısaca özetleyecek olursak, tasarı ile yatırım ortamının iyileştirilmesi, bürokrasinin azaltılması, teşvik ve desteklerin kritik ve öncü teknolojilere yoğunlaşması, üretici üzerindeki mali yüklerin kaldırılması vs. amacıyla organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, sanayi siteleri ve serbest bölgelere ilave devlet teşviklerinin verilmesi sağlanıyor.

17 Mayıs tarihinde TBMM’ye yeni bir torba kanun geldi ve tasarı bugün saat 15:30’da Sanayi Komisyonu'nda görüşülecek . Basına verilen adıyla “Üretim Reformu Paketi”, resmi adıyla “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”. Bizim içinse tam adı “Zeytinlikleri, kıyıları ve meraları sanayiye, boşalan sanayi arsalarını ise inşaat sektörüne açma ve hatta masraflarını destekleme tasarısı” diyebiliriz. Asıl adının bu olduğu o kadar net, o kadar açık ki. Kanunun resmi başlığına bırakın bizi, sanayici bile inanmaz, hep beraber okusak bir vekil bile kabul etmez.

Kanun tasarısını kısaca özetleyecek olursak, tasarı ile yatırım ortamının iyileştirilmesi, bürokrasinin azaltılması, teşvik ve desteklerin kritik ve öncü teknolojilere yoğunlaşması, üretici üzerindeki mali yüklerin kaldırılması vs. amacıyla organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri , teknoloji geliştirme bölgeleri, sanayi siteleri ve serbest bölgelere ilave devlet teşviklerinin verilmesi sağlanıyor. Bu teşvikler şehir içinde kalan arazilerin daha çok rant getirmesi için mesela organize sanayi bölgelerine gayrimenkul yatırım ortaklığı (GYO) getirme (Md.49), şehir dışına çıktıklarında karşılarına çıkacak zeytinlik (Md.4), mera (Md.30) ve kıyıları (Md.26) koruyan kanunlara karşı istisnalara sahip olmalarını sağlıyor. Yetmiyor üstüne idari ve mali teşvikler de getiriliyor. O da yetmiyor Türkiye’deki zeytinliğin tanımı değiştiriliyor. Çiftçi-Sen’e göre Türkiye’de ortalama bir dekarda 10-12 zeytinlik varken, zeytincilikte Türkiye’nin rakipleri olan İtalya ve İspanya dekara üç ağacı zeytinlik kabul ederken tasarı zeytinliğin tanımını dekarda en az 15 ağaç olarak veriyor (Md.2). Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'ne göre bu kıstas zeytinliklerin yüzde 70’inin tehdit altında olduğu anlamına geliyor.

Tasarı daha az tartışılsın diye ilgili Meclis komisyonlarına gitmemiş bile, tasarı Meclis'te esas komisyon olarak Sanayi Komisyonu'na havale edilmiş. Tali olarak da Plan Bütçe Komisyonu ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'na gönderilmiş. Neden Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'na; Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'na ve Çevre Komisyonu'na gönderilmemiş?

Diğer yandan kimse anlamasın, toplum tartışmasın diye torba kanun olarak sunuluyor. Tasarı 76 maddeden oluşuyor. Bu 76 madde tam 24 kanun ve 3 kanun hükmünde kararnameyi (KHK) değiştiriyor. Her maddeyi okurken 27 tane kanun ve KHK okuyamayacağımıza göre, baştan "ilgilenmeyin, sorgulamayın" deniyor. Sırf bu hali bile vatandaşın ve toplumsal örgütlerin konuya müdahil olmasına büyük bir engel. İçeriğinde ise tasarının başlığını hak eden o kadar güzel maddeler var ki. İşte buna dair beş örnek:

1- "Tarım dışı arazi bulamadım, zeytinliğe, kıyılara sanayi kuracağım" denilebilecek. Madde 4’e göre istediğiniz zeytinliğe, Madde 26’ya göre istediğiniz kıyıya “alternatif alan bulunamadı” denilip oralara tesis kurmanın yolu açılıyor.

2- Zeytinlik ve kıyılar yetmez, meraları da verelim mi? Onu da düşünmüşler. Madde 30’a küçük bir cümlecik ekleyerek valiliklere bu tür yatırımlar için yetki vermişler.

3- Üstüne muafiyet ve indirimler de eklenmiş. Elektrikten alınan TRT payı, emlak vergisi gibi pek çok kalemde vergilerden indirim ve muafiyet sağlanıyor. Hatta meraya organize sanayi bölgeleri (OSB) kurulursa ot bedeli adı verilen bedeli bile ödemek zorunda değiller.

4- OSB’ler GYO işine girecek! Tabii bu nereden çıktı diyeceksiniz. Madde 49’da organize sanayi bölgeleri gayrimenkul yatırım ortaklığı kurabilecek diye bir madde ekleniyor. Kentin ortasında kalan bu alanın inşaat sektörüne kazandırılması durumunda kazançtan pay almak şehir dışına çıkmayı tabii ki kolaylaştıracaktır. Böylece bir OSB hem eski arsasını hem de yenisini inşaat ve gayrimenkul sektörüne kazandıracak.

5- İzinler masraflı diye kaçınılıyor! Mesela hafta sonu çalışma ruhsatı kaldırılıyor. Ek maliyet getiriyormuş. Şimdi bunun maliyetinden bile kaçan bir sanayici varsa bizce o işe girmesin. Mesela 10 bin metrekarelik koca bir tesisiniz olacak ve bunun için 800 TL’lik ruhsat harcı çok gelecek. Peki 800 TL çok, neden imar askı sürelerini neredeyse sıfırlıyorsunuz. Diyelim ki birisi zeytinliğe OSB yapacağım diyor. İmar planı değişiyor. O planın bir aylık askı süresini bir haftaya indirmek yangından mal kaçırmak olmuyor mu?

Sadece bu hususlar bile bu torba kanunun zeytinlikleri, kıyıları, meraları yok edeceğiz itirafı gibi bir tasarı olduğunu ortaya koymuyor mu? Bu tasarıdan doğru sonuçlar çıkarmak ve bunun sorumluluğunu almamız gerekiyor. Olay ne tek başına bir zeytinlik meselesi, ne de üretim meselesi. Mesele sadece üretim olsaydı, zeytin işleme ve zeytinyağı üretim tesisleri, tarıma dayalı sanayi tesisleri değil mi zaten?

Üretim reformu tasarısı ile amaç aslında kent içinde kalan ve esnafın ekmek yediği o küçük sanayi sitelerini şehir dışına çıkarmak. Böylece oralara yeni binalar yapılabilecek, daha fazla asfalt, beton dökülecek, daha fazla fosil yakıt tüketilecek ve daha fazla hava kirliliği, daha fazla iklim değişikliği olarak bize dönecek.

Şimdi diyebilirsiniz ki ama üretimin artması için yapılıyor. Eğer böyle olsaydı, bunun dayanağı olan bir rapor olurdu. Şimdiye kadar verilen teşvikler ne işe yaramış, işe yarıyor mu onu görür, ona göre hep beraber konuşurduk. Öyle bir rapor var mı? Yok. Bizim elimizdeki bilgiler ise teşviklerin işe yaramadığını ortaya koyuyor. 27 kanun ve KHK’yı değiştirecek bu derece kapsamlı bir tasarıda geçmişteki uygulamaları izleyen bir rapor olmaz mı? Yok. Mesela 2011-2016 arası devlet tam 26 bin 220 teşvik belgesi ile 468 milyar TL’lik yatırıma destek vermiş. Peki bu desteklerle ne kadar vatandaşa ne kadar iş imkanı sağlanmış biliyor muyuz? Bilmiyoruz ve buna dair herhangi bir çalışma tasarının dayanağı değil.

Tabii akla böyle belge varsa kullanırlar diye bir soru da gelebilir. Aslında var ama dikkate alırlarsa bu kanun tasarısı boşa çıkar. Mesela bu kanun teknoloji geliştirme bölgelerini de kapsamına almış durumda. Türkiye’de teknoloji alanında, ar-ge’ler hakkında biri dizi teşvik ve destekler var. Sanayi Bakanlığının bir çalışmasına göre Türkiye kadar ar-ge harcaması yapan İsrail neredeyse Türkiye’nin iki katı patent başvurusuna sahipken, 4-5 katı yüksek teknoloji ürünü ihraç edebiliyor. Şimdi burada sorunun çözümü zeytinliklere tesis kurmak mı?

Çok açık ki bu tasarının gerekçesi gerekçe değil, üretim arttırma bahanesi bahane değil. Belki çimento sektörünü büyütebilir ama bir başkasını değil. Teşvikleri sunan bir kanun tasarısı teşviklere dair hiçbir verisi olmadan bunu koyduğuna göre, TBMM’de ilgili komisyonlara bile danışılmadığına göre bu tasarının başlığı tam olarak “Zeytinlikleri, Kıyıları ve Meraları Sanayiye, boşalan Sanayi Arsalarını ise İnşaat Sektörüne açma ve hatta Masraflarını Destekleme Tasarısı” olmalı aslında.

Bu tasarıyı hangi kendini bilen sanayici destekler acaba?

Tasarı bugün (30 Mayıs 2017) saat 15:30’da Sanayi Komisyonu'nda görüşülecek. Daha fazla bilgi için lütfen komisyon üyelerine danışınız. 


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.