YAZARLAR

Logan: ‘Yeni dünya’ya hoş geldiniz!

Filmi, referanslarla dolu bir dünyada geçiyor. Film bir dönemi kapatırken, yeni bir kuşağı müjdeliyor.

Marvel’in ünlü ‘X Men’ serisinin sinema macerasında yeni bir duraktayız. 2000 yılındaki ilk filmin üzerinden hayli zaman geçti. Haliyle dünyadaki gelişmeler de yeni bir boyuta atladı. İlk filmin gördüğü ilginin ardından gelen devam filmlerinde geçmişe yapılan yolculuklar, karakterlerimizin ‘buralara nasıl geldiği’ne dair malzemeler kullanıldı. Bu hafta gösterime giren “Logan: Wolverine” bu döngüyü gelecekte bir noktada tamamlayan ve hikâyenin merkezine koyduğu karakterleriyle vedalaşan bir yapım olarak karşımızda.

“Kimlik” (Identity, 2003), Sınırları Aşmak (Walk the Line, 2005), “3:10 Yuma Treni” (3:10 to Yuma, 2007) filmleriyle dikkatleri çeken yönetmen James Mangold, 2013 yılında “Wolverine” filmiyle X- Men evrenine dahil olmuştu. Filmde Hugh Jackman tarafından canlandırılan Logan/ Wolverine karakterinin kimlik sorunları ve geçmiş/gelecek hesaplaşmalarını etkileyici bir görsellikle sundu seyircilere. Bu başarısından olsa gerek, Logan’ın yine merkeze oturtulduğu bu film için de yönetmenlik görevi ona verilmiş.

YAKIN GELECEĞE YOLCULUK

“Logan: Wolverine”, yakın bir geleceğe, 2029 yılına götürüyor seyirciyi. Mutantlar’ın soyu 25 yıl önce kurumuştur ve yeni mutantlar doğmamaktadır. Kalanların büyük bir kısmı da ya öldürülmüş ya da Logan gibi gizli bir hayata mahkûm olmuştur. Logan da limuzin şoförlüğü yaparak ve etliye sütlüye karışmadan hayatını devam ettirmektedir. Meksika sınırında tenha bir evde sakladığı Profesör X ve onun yanında bulunan Caliban’ı da alıp okyanusta yaşayabilecekleri bir tekne alma peşindedir. Bu özetten insanlar ve mutantlar arasında on yıllardır süren savaş/dayanışma sürecinin mutantlar lehine kötü sonuçlandığı ve türün yok olmakla karşı karşıya kaldığını anlarız.

Ancak bir gün, Meksikalı bir kadın yanında bir kız çocuğuyla çıkagelir ve işler karışır. Çünkü uzun yıllardır yok olduğu düşünülen mutant soyu aslında devam etmektedir; fakat tehlikeli bir yöntemle. Filmin bundan sonrası Logan’ın hem küçük kızı hem de yanındakileri koruma ve bir hedefe ulaştırma mücadelesiyle geçiyor. Tabii küçük kızı isteyen bir şirkettin azılı elemanlarından kaçarak… Öte yandan Logan’ın eski gücünden çok uzakta olduğunu ve günbegün öldüğünü, Profesor X’in beyin gücünün hem kendisine hem de etrafındakilere zarar vermeye başladığını ekleyelim.

“Logan”ın kendisinden öncekilerden ayrılan belirgin bir özelliği var. Daha önceki filmlerin görkemli görselliğini burada bulmak zor. İyilerle kötülerin, mutantlarla insanların savaşının devasa çarpışma sahneleriyle, bilgisayar efektleriyle taçlandırıldığı; onlarca insanın aynı karenin içinde yer aldığı bir evren değil bu sefer bizi karşılayan. Daha çok bir yol hikâyesi izliyoruz. Hatta bu bakımdan Westernle akrabalık bağı en güçlü X Men filmi olduğu bile söylenebilir. Sonuçta geçmişini geride bırakan ve reddeden ‘kovboy’, korumak zorunda olduğu bir emanet ile karşılaşınca silahlarını yeniden kuşanıp son bir görevi yerine getirir ve şanına uygun bir şekilde veda eder kariyerine.

ŞİRKETLERİN HÂKİM OLDUĞU DÜNYA

Yönetmen James Mangold’un tercihini de belirleyen bu olmuş büyük oranda. Filmin bir kaçma/kovalamaca evreninde kurarken, bitmekte olanın ve gelmekte olanın izlerini de aktarıyor seyirciye. Filmin hikâyesini de kaleme alan Mangold’un kurduğu dünyanın, bu dönemin ruhuna ve geleceğe dair öngörülerine uygun olduğunu da eklemek gerek. Mutantlar yeryüzünden silinmiştir; ama dünya daha iyi bir yer değildir. Şirketlerin istedikleri gibi at koşturduğu bir evrende olduğumuzu yalnızca Logan’ın peşindekilerden değil, konuk oldukları bir çiftlikte ev sahibinin tarım şirketlerinin yaptıklarını anlattıkları sahneden de öğreniriz. Bu evren muhtemelen ‘Trump dünyası’nın 12 yıl sonra Amerika’yı getirebileceği yere de işaret etmektedir. Hem eski hem de yeni mutantların ülkede istenmeyen, hedef gösterilen, gönderilmesi düşünülenler olduğu yorumunu yapmak hiç de zorlama değil.

Nihayetinde "Logan: Wolverine", eskinin görkemli anlatılarının yerine sakin bir dili, etkileyici bir finali tercih ediyor. Seyirciye geleceğin nasıl olabileceğine dair ipuçları sunarken distopyayı ve umudu iç içe geçirmeye özen gösteriyor. Serinin görkemli hallerini sevenler için bu durgunluk hayal kırıklığı nedeni olabilir; ancak sinema duygusunun en yoğun olduğu film olarak kayıtlara geçecektir hiç kuşku yok ki.

ORİJİNAL ADI: Logan

YÖNETMEN: James Mangold

OYUNCULAR: Hugh Jackman, Patrick Stewart, Dafne Keen, Boyd Holbrook, Stephen Merchant

YAPIM: 2017 ABD

SÜRE: 137 dk.