YAZARLAR

Rusya’nın hedefleri, Şam’ın şovenizmi, Türk-Rus balayı 

Rus medyasında Ortadoğu ve Türkiye özeti: Rusya’nın Suriye politikası sorgulandı. Şam’ın Kürtlere karşı tutumu eleştirildi. Türkiye-Rusya arasındaki ikinci balayı tartışıldı: Bal küpünde bir kaşık tar var…

Geçen hafta Rus medyasında Suriye’deki gelişmeler tartışmalı bir şekilde ön plana çıkarken Rus-Türk ilişkileri de dikkat çekmeye devam etti.

Vedomosti gazetesinde çıkan yazısında doğubilimci Leonid İsaev, Ortadoğu’da Moskova’nın hedef şaşırdığını iddia ediyor.

Lozan’da yer alan görüşmeler bu sefer “kağıt üzerinde bile” bir sonuç vermemiş. Halbuki görüşmelere ABD ve Rusya’nın yanı sıra Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İran ve Irak’ın katılımı hem Esad’ı, hem muhalifleri uluslararası kurallara uymaya zorlayabilirdi. Ne var ki ABD Suriyeli muhalifleri bir şekilde yönlendirebiliyorsa da, Rusya, Şam rejimine etkisini tamamen kaybetmiş görünüyor.

Türkiye’nin düşünceli ve öngörülü olmayan “güney komşusu” politikası ve Suudi Arabistan ile Katar’ın İran’a karşı yürüttüğü mezhep savaşı Suriye sorununa bölgesel boyut kazandırırken, Rusya’nın Amerika’ya dünyanın çok kutuplu olduğunu gösterme çabaları ve kendisini süper güç olarak ispatlama arzusu çatışmayı küresel dereceye çıkartmış.

RUSYA’NIN DEDİĞİ BAŞKA…

Yazara göre artık Moskova’nın ne amaçlar peşinde olduğunu çözme zamanı gelmiş. 2015’te Rusya, “başta IŞİD olmak üzere teröristlerle savaşmak için” Suriye’ye askerlerini göndermesine rağmen, en az IŞİD’e vurmuş. Mart 2016’da Vladimir Putin’in “görevimizi yaptık, askerlerimizi geri çekiyoruz” demesine rağmen ne IŞİD ortadan kalkmış, ne de askerler Suriye’den çıkmış.

Rusya Suriye’de savaşmakla bir yandan Batıyı diyaloğa çekmeye, öte yandan stratejik bölgede kök salmaya çalışıyor. Halbuki aynı zamanda iki sandalye üzerinde oturmak son derece zordur. Batı ile ilişkinin iyileşme süreci barış görüşmelerinden geçiyor. Bunun da Esad’ın işine gelmediği için Rusya’nın “kök salmasını” da tehlikeye atıyor. Çünkü muhalefet ve Kürtlerle herhangi görüşme süreci Şam rejimini bitirecek. Başka deyimle Rus-Amerikan ilişkilerini zedelemeye çalışan Şam hükümeti, amaçlarını şaşıran Rusya’yı kullanmaktadır. Ne yazık ki Moskova henüz bunun farkında değil.

Suriye’de Rusya ile işbirliğinden resmen vazgeçtiğini açıklayan ABD, Moskova ile diyalogu devam ettirmek zorunda, aksi halde Rus uçakları Şam’a muhalif olan herkesi yok edecek. Gerçekte övünerek dediğimiz gibi “Suriye’de ABD’yi köşeye sıkıştırdık.” Pahasına bakmadan ama.

ŞAM-ROJAVA İLİŞKİLERİ HAKKINDA

Suriye’deki gelişmeleri yakından izleyen Nezavisimaya Gazeta, Şam ile Rojava arasındaki ilişkileri kaleme alan uluslararası güvenlik uzmanlarından Stanislav İvanov’un yazısını yayımladı.

Rus medyasının son zamanlarda Esad ile Suriye Kürtleri arasında teröristlere karşı muhtemel yakınlaşmayı tartıştığına dikkat çeken yazar, bu türden bir koordinasyon, ülke içinde gerginlik derecesini düşürecekti, diyor.

Ne var ki bundan birkaç gün önce “Komsomolskaya Pravda” gazetesinde yayımlanan Başar Esad’ın verdiği röportaj yukarıdaki ihtimali hemen hemen ortadan silmiş oldu. Esad’a göre tek siyasi güç halinde hareket edemeyen Kürtler hiç bir şekilde özerkliğe kavuşamayacak çünkü Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin yanı sıra Arap, Ermeni, Çeçen, Türk ve diğer etnoslar yaşamakta. Hatta nüfusun çoğu Arapmış.

ŞAM, KÜRTLERE KARŞI ŞOVENİZMDEN VAZGEÇMİYOR

İvanov, gerçek şu ki BAAS’ın on yıllarca süren  iktidarı Kürtlerin zorunlu asimilasyona tabii tutulduğunu, devletin kuzeyde “yeşil kuşak” programı çerçevesinde yüz binlerce Arap’ın Kürt topraklarına yerleştirildiğini yazıyor. Tabii ki söz konusu yaptırımlarla bölgenin asırlar içinde olgunlaşan nüfus yapısı değişime uğramış.

Ne de olsa kısa zaman içinde kendilerine özgü yönetim sistemini kuran Kürtler radikal İslamcılara başarı bir şekilde kafa tutuyor. Buna rağmen ne Şam rejimi, ne de silahlı muhalefet Kürtlerin diyalog çağrısına kulak vermedi. Esad’ın verdiği röportaj, Şam’ın Kürtlere karşı aşırı milliyetçi ve şovenist tutumdan vazgeçmek istemediğini gösteriyor.

Yazara göre böylece silahla elde ettikleri hak ve özgürlükleri korumak niyetinde olan Suriye Kürtleri ülke çapında barış diyaloğundan uzaklaşmaya ve ayrı durmaya zorlanıyorlar.

İKİNCİ RUSYA-TÜRKİYE BALAYI

PolitRussia haber sitesinde çıkan yazı, bugünkü Rusya’nın Türkiye ile yaşadığı “ikinci balayını” değerlendiriyor.

Yazıya göre Rusya’nın Türk vatandaşlarına uyguladığı vize zorunluğu yıl sonuna kadar kalkabilir, karşılıklı ödemelerde Ankara’nın teklif ettiği ruble ve Türk lirasının kullanımı dış ticarete ivme kazandıracak. Ve kuşkusuz atılan adımların en önemlisi, “Türk Akımı” projesinin hayata geçirilişidir.

Bunlarla beraber yazının ifadesi ile “bal fıçımızda bir kaşık tar vardır.” O da Ukrayna ve Suriye sorunlarına farklı yaklaşımlarımız. Bilindiği gibi ilişkilerimiz gergin olduğu günlerde Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko arasında “Donbass şehirlerini ateş altında tutan” Ukrayna ordusuna Türk yapımı silahlarının tedariki görüşülmüştür. Dahası da var. “Kırım’ın Rusya’ya geri dönüşünü” tanımadığını defalarca açıklayan Erdoğan, bunu son olarak Ağustos ayında, yani Rus-Türk ilişkilerinin normalleştirilmesinden sonra dile getirdi.

EKONOMİ TAMAM AMA POLİTİKA…

Gene de ülkelerimizi birbirinden en çok ayıran Suriye meselesidir. O ülkede iç savaş başlar başlamaz Şam’ın düşmanlarının arkasına geçen Türkiye, Beşar Esad’ın istifası üzerinde duruyor. Bunun sebebi açık. Suriye’nin zayıflaması Ankara’nın oynadığı “bölgede büyük devlet olma” oyununa geliyordu. Sonuç olarak, ekonomide uzlaşma sağlanırken politika için bunu diyemeyiz. Ankara ile Moskova arasında gizli anlaşmalar olsa bile.

Buna rağmen ilişkilerimizin büyük potansiyeline bakarsak Ankara’nın Rusya ile yakınlaşması, ABD ile gitgide kötüleşen ilişkilere nazaran Türklere daha çok avantaj vaat ediyor. Yazı, “sıcak ekonomik ilişkiler hala soğuk olan politik ilişkileri er geç ısıtacak” gibi iyimser bir ifade ile bitiyor.


Andrey İsaev Kimdir?

Moskova Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nden mezun. Rusya Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü ile Kazan Devlet Üniversitesi'nde çalıştı. Toplam 17 yıl çeşitli görevlerde Türkiye’de bulundu, Çin ve Hindistan’da çalıştı. Gazetecilik, araştırmacılık ve çevirmenlik yapıyor. RS FM radyosu kurucularından ve ilk genel müdürü.“Eski Çağ Türkiye tarihi” ve “Hint-Avrupa Mitolojisi: bir inceleme denemesi” adlı kitapları var.