YAZARLAR

Pervari’yi bilir misiniz?

Düğünün en coşkulu yerine çocuk yaşta bir canlı bomba düştü. Dehşeti hepiniz biliyorsunuz. Yıllar önce güvenlik kaygılarıyla köylerinden edilen insanlar, başka bir ölüm şebekesinin kurbanı oldu.

Kısa süre önce gazeteduvaR'ı yayına aldıkları gün sevgili Ali Topuz'a, katkıya hazır olduğumu söylemiştim. Sevgili Ali'nin ve genç arkadaşlarının gün geçtikçe güzelleştirdikleri haber sitesine ilk yazıyı yazmaktan mutluluk duyuyorum. Merhaba...

Meşhurdu bizim Siirt’in sokak düğünleri… Tüm mahalle ya da köy bir aradadır. Akrabalar, komşular, misafirler en az iki gün iki gece sokakta eğlenir dururlar.

Benim gibi Arap kökenlilerin düğünleri Çarşamba ve Perşembe akşamları, Kürtlerin düğünleri Cumartesi ve Pazar akşamları yapılırdı.

Kurulan yüzlerce kişilik yer sofrasında düğüne gelenlerin tamamı ağırlanırdı önce. Kazanlarda pişen kuzular, koca tencerelerde demlenmeyi bekleyen bulgur ya da pilava eşlik etmek üzere bekliyordu. Konu komşudan sağlanan yüzlerce tabak, bardak, kaşık gençler tarafında servis edilirdi.

Daha sonra elden ele tepsiler, yerde bağdaş kurarak oturan her 15-20 kişinin ortasına yerleştirilirdi. Çalakaşık bir mutluluktu o…

Sokak, lambalarla rengarenk aydınlatılır, elektro saz çalan nota bilgisinden yoksun yöre gençleri, kendileri gibi müzik eğitimi olmayan solistlere eşlik ederdi. Tınısının güzelliği hala kulaklarımdan gitmeyen cümbüş, ustalarının elinde düğüne ayrı hava katarlardı.

Arapça, Kürtçe ve Türkçe birbirinden güzel türküler söylenir, halaylar çekilirdi.

Bu manzara Güneydoğu’nun her yerinde egemendi; şehrinde, kasabasında, köyünde, mezrasında…

80'Lİ YILLAR...

Siirt’in Pervari ilçesi, Türkiye’de okuma yazma oranının neredeyse en düşük olduğu ilçesiydi. 20 bini köy ve mezralarda, 5 bini ilçe merkezinde olmak üzere toplam 25 bin kişi yaşardı Pervari’de… Nüfus olarak da Siirt’in en küçük ilçesiydi. 40 köyü, 100 civarında mezrası vardı. Köy nüfusları 150 ile 1500, mezra nüfusları 50 ile 200 arasında değişirdi.

Derken PKK eylemleri başladı 1984 yazında. En belalı coğrafyadaydı Pervari. Sert bir doğası vardı. Eruh, Çatak, Beytüşşebap, Hizan, Şırnak ve Bahçesaray’la komşuydu.

Yılmaz Güney’in Sürü filminin çekildiği Çemikari yaylası da Pervari sınırlarındaydı. Yaylalarıyla ünlüydü Pervari. Coğrafyasında 25 bin değişik çiçeğin varlığından söz edilirdi. Bu çiçeklerin eşsiz hale getirdiği Pervari balının namı ülkeye yayılmıştı. Ortalama rakımı 1500 metreydi. 3 bin rakımlı Herakol değına ev sahipliği yapıyordu.

GÖÇ...

Eylemlerle birlikte o güzelim yaylalara çıkış yasaklandı önce. Hayvancılıkla geçinen köylülerin ekmeği kesildi. Neredeyse her gün bir eylemin, baskının ve çatışmanın yaşandığı bölgede tüm Güneydoğu’da olduğu gibi köyleri boşaltmaya başladı Pervarililer...

PKK’ya zorla yardım endişesinden dolayı başları belaya girmesin diye kaçıyordu insanlar önce... PKK eylemlerine karşı mücadele edecek köy koruculuğu sisteminin getirilmesiyle birlikte köyler daha hızla boşalmaya başladı. Korucu olmak istemeyenler önce ilçe merkezlerine, ardından il merkezlerine, buralarda da barınamayınca batıya doğru göçe başladılar. Neredeyse her köy ya da mezra iki aileden oluşuyordu. Devlet iki aileye de koruculuk öneriyordu. Bir aile kabul etmeyince eline silahı alan korucu aile baskıya başlıyordu. Zaten eksik olmayan kan davalarında devletin silahları kullanılıyordu.

Bir de çok kritik noktalarda olan ve korucusu olmayan köyleri devlet boşaltmaya başladı. Ardından çocuğu PKK’ya katılan ailelerin köylerini terk etmesi istendi. Çaresiz bir şekilde insanlar topraklarından edildi.

Bu tarihlerden sonra Güneydoğu’nun köylerinde azalan nüfus, Gaziantep, Adana, Mersin gibi güney illerinin nüfusunun şişmesine neden olmaya başladı.

İşte Pervari’den bu nedenlerle göçen o ailelerden ikisinin yolları göçtükleri Gaziantep’in Beybahçe Mahallesi’nde kesişti…

Besna ve Nurettin Akdoğan çiftinin düğün hazırlıkları hafta başında başladı. Çeyizler damat evine taşındı, düğün hazırlıkları başladı. Dün gece kına gecesiydi. Sokak düğününün tüm unsurları hazırdı. Kına gecesiydi. Damat ve gelinde sokak düğününde özel kurulan masalarına oturdular. Türküler, halaylar renk katıyordu geceye.

91007 numaralı sokaktaki düğünün en coşkulu yerine çocuk yaşta bir canlı bomba düştü. Dehşeti hepiniz biliyorsunuz. En az 51 kişinin öldüğü 100’e yakın insanın da yaralandığı bir insanlık dışı saldırı yaşandı dün gece. Yıllar önce güvenlik kaygılarıyla köylerinden edilen insanlar, başka bir ölüm şebekesinin kurbanı oldular.

ÖLENLER İNSAN!

IŞİD belasından daha ağırı belki de sosyal medyadaki ırkçı söylemlerdi. Ölenlerin Türk mü, Kürt mü olduğu üzerinde duruyordu ırkçı troller. Oysa ölenler “insan”dı. Trollerle hiçbir benzerliği yoktu!

YAZARIN DİĞER YAZILARI