Türkiye'de gösterilemedi, Almanya'da turne yaptı

Amed Sportif taraftarlarının, Almanya'daki taraftar gruplarının, gazeteci Onur Öncü'un kolektif olarak sonuçlandırdığı bir dayanışma filmi Tribünleri Sesi belgeseli. Türkiye'de gösterim sorunu yaşayan film Ekim 2016'dan bu yana 10'dan fazla gösterimle Almanya'yı turladı.

Google Haberlere Abone ol

Amed Sportif Faaliyetler takımı, son 2 sezondur Spor Toto 2. Lig'de mücadele veriyor. Diyarbakır şehrinin takımı 1. Lig'e yükselme mücadelesi boyunca, oyuncularına verilen cezalar, kulüp yöneticilerinin darp edilmesi, deplasmanda otel verilmemesi, taraftarlarına verilen ve sonu gelmeyen deplasman yasaklarıyla, pankart yasaklarıyla, kimlik kontrolüyle tribüne alma uygulamasıyla boğuştu. 2015/2016 sezonunda Türkiye Kupası'nda gösterdikleri başarıyla adından bahsettiren takım, bu sezon 1. Lig'e yükselme play-off yarı finalinde Erzurum Büyükşehir Belediyespor engeline takıldı.

'Çocuklar ölmesin maça da gelsin' pankartı Amed Sportif tribünlerinde açılıp kulübe ceza kesilmesiyle gazeteci Onur Öncü harekete geçerek ve bu süreçte yaşananları kayıt altına aldığı 'Tribünlerin Sesi' isimli bir belgesel çekti. Galasını Almanya'da yapan film Türkiye'de sadece 1 kez gösterilebilirken Almanya'da ise turne yaptı.

Köln'deki gösteriminde tanışma imkanı buldum, filmin yönetmeni Onur Öncü ile. Onur, Türkiye'de yaşayan işsiz bir gazeteci. İşsizliği 2 senedir sürüyor. İşsiz kalma nedeni de çalıştığı bir çok medya kuruluşunun yapılan baskılarla kapatılması. Türkiye'de kalırsa da bunun bir süre daha böyle devam edeceğini düşünüyor. Ancak bu işsizlik sürecinde Onur ve gazetecilik refleksleri boş durmamış. Bir tanıklık hikâyesi olarak da nitelendirilebilinecek bir belgesel çekme kararı almış. Hem de kamera kullanmayı bilmeden. Çeke çeke, inat ederek öğrenmiş ve altından kalkmış bu işin.

SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARINDA ÇEKİLEN FİLM

Filmi çekme nedeni de serbest gazetecilik yaptığı süreçte sokağa çıkma yasakları olduğu günlerde Diyarbakır'da Sur tarafında olmasının onda yarattığı refleks: “O dönem her gün bir haberle uyanıyorduk. 3 aylık Miray Bebek keskin nişancılarca öldürüldü, 6 aylık bebek öldürüldü, 7 yaşındaki bir çocuğun ölü bedeni buzlukta bekletildi. Bu süreçleri yakından bizzat bölgede bu olayları duyup dinledikten sonra çocuklarla ilgili bir refleks oluşuyor.” Filmi çekerken de benzer anlamında zor koşullarda altında kaldığını şu şekilde örneklendiriyor Onur: “Deniz Naki'yle röportaj yaptığımız sırada 300-400 metre mesafede bomba patladı. Diğer bir röportaj sırasında tepeden savaş uçakları geçiyordu.”

Onur Öncü Onur Öncü

Gazeteci olarak bulunduğu kısa süre içinde bu olaylardan tedirgin olurken o insanların orada antrenman yapma,taraftarının da maça gitme cesareti göstermesi kayıt altına alınması gereken bir cesaret türü. Cezasız maçlarda her zaman dolu olan tribünler her seferinde müthiş bir polis baskısı altında bırakılıyor. Stada girerken taraftarlar didik didik aranıyor, stadyumun dışında da sanki kavgalı taraftarların takımlarının maçı varmış gibi önlemler alınıyordu.

BAŞ KAHRAMAN AMED SPORTİF TARAFTARLARI

Amed Sportif takımı İstanbul'da Başakşehir ile Türkiye Kupası grup maçına çıkıyordu. O maçta taraftarlar da “Çocuklar ölmesin maça da gelsin” diye tezahürat yaptı. O sloganı Berkin Elvan öldüğünde de duymuştuk tribünlerde. Onur nasıl bir kararla bu sloganın tribünlerde yankıladığını aktarıyor: “Taraftarlarca bu sorunun devam eden bir süreç olduğuna kanaat getirildi Bunlar meydanlara çıkıp dile getirilemedi. En ufak bir basın açıklamasında polisin direk müdahalesiyle karşılaşıyordu. Buna ses çıkarmak için tribünün en doğru yer olduğunu düşünüp o maçta o sloganı attılar.” Bu maçtan sonra 150 kişi gözaltına alındı stadyumun dışında 2 gün gözaltında kalanlar oldu. “Bu olayın baş kahramanı Amed Sportif taraftarları” diyerek başrolü veriyor.

Böyle bir slogandan dolayı taraftarların gözaltına alınması, yaklaşık 10-15 gün sonra takımın çocuklar ölmesin maça da gelsin pankartını Fenerbahçe'yle açıp ceza alması, yine sonrasında Deniz Naki'nin sadece “Barış istiyorum” demesi 12 maç gibi rekor bir cezaya çarptırılması da bir belgeselin ihtiyacı olan doğal kurguyu ona sunmuş.

'DAYANIŞMANIN FİLMİNİ DAYANIŞMAYLA ÇEKTİK'

Diğer nedeni ise, bu kadar ciddi şeyler yaşanırken diğer taraftarlar grubunun ne yazık ki pratik olarak buna destek vermemesi, sosyal medyadan atılan destek mesajlarının da yetmemesi. Gerekli pratik destek açığı Fenerbahçe takımı Vamos Bien taraftar grubundan gelebildi. Pankart cezalarından sonra İstanbul'daki Türkiye Kupası maçında tribünde Amed Sportif taraftarlarıyla birlikte maçı izlediler. Almanya'dan da Sankt Pauli taraftarlarının Millern Tor'daki bir maçta çocuklar ölmesin maça da gelsin pankartının açılması da bir başka neden.

Onur'un altını çizerek belirtmek istediği kısım ise benim açımdan filmi değerli kılan niteleme: “Bir dayanışmanın filmini gösterdik ve aynı zamanda bu filmi çekerken de dayanışma gösterdik.” Bağımsız olarak çekilen filmin bütçesini oluşturabilmek için direkt bağışlar ya da destek kartları satışı yapılmış. Nereden baksanız 100 kişiye yakın sayıda insanın katkısı var yani bu filmde. Bütçe kısıtlamaları da elbette aşağı yukarı her şeyi tek başına yapmaya zorlamış Onur'u: “Hem soru sorarken hepsini kontrol edemiyorum. O anda orada tanıştığım insanlardan kulaklığı takıp seste cızırtı duyarlarsa bana haber vermelerini söylüyorum.Böyle bir dayanışmayla oldu. Hem İstanbul'da, hem Diyarbakır'da hem de Hamburg'da böyle gerçekleşti çekimler.”

YASAK DEĞİL AMA TÜRKİYE'DE GÖSTERİLEMİYOR

Sadece Türkiye'de 1 kere 7. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri kapsamında İzmir'de Ege Üniversitesi öğrencilerinin yaptığı bir organizasyonda İzmir'de Fransız Kültür Merkezi'nde gösterilebildi film. Yaklaşık 10 yere başvurulmasına karşın, hatta her başvuruda ilk olarak filmi göstermeyi kabul etmelerine karşın gösterimden 2 gün önce gösterimler iptal edilmiş. Resmi, yazılı damgalı bir cevapla da değil. Gerekçe: Ülkenin içinde bulunduğu durum...

. .

İlk gösterimini ise 9 Ekim'de Hamburg'da Millern Tor stadında Sankt Pauli taraftarlarının organize ettiği galada yapmış film. Gösterimler de aynı filmin yapımı gibi dayanışmayla gerçekleşmekte. Hamburg'dan, sonra Münih'teki, taraftarlar ve sonra Köln'de başka bir taraftar grubu filmi ağırladı. Kulaktan kulağa yayılınca Facebook sayfalarının mesaj kutusu davetiyeyle dolmuş.

Film, içerik olarak bir derdin ve dayanışmanın hikayesini anlatıyor fakat sonrasında gelişen iletişimlerle de bir dayanışma alanı yaratmaya büyütmeye devam ediyor. Filmin gösterildiği şehrin takımları tribünlerinde destek pankartları açmaya başladı. Filmden sonra dayanışmanın pratiğe dönüşmesi, film hakkındaki en iyi geri dönüş.

Film Türkiye'de uzun uğraşlardan sonra Kadıköy Yeldeğirmeni Rasimpaşa Mahallesi'nde bu akşam (10.06.2017) 19.30'da Ji Sanat'ta gösterilecek.