Kimlik algısı ve ortak tarih tuvalde

Dixon’ın ‘Ortak Tarihler: Afro-Türk Portreleri’ sergisi açıldı. Afro Türklerin kimlik algısı tuvale yansıtılıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İzmir ve İstanbul’da sergilenen ‘Ortak Tarihler: Afro-Türk Portreleri’ uluslararası bir projenin ilk bölümü. Amerikalı sanatçı ve akademisyen Michael Dixon, çalışmasında Afrika kökenli Türkiyelilerin (Afro Türklerin) ortak tarih ve kimlik algısının peşine düşüyor. 15 Mayıs’ta açılan sergi bu akşam sona eriyor.

Aynı zamanda akademisyen olan ve kültürel kimlik araştırmalarını yağlı boya ile tuvale taşıyan Dixon’ın eserleri New York, Washington, Bosna-Hersek, Filistin, Güney Afrika ve Fransa gibi birbirinden çok farklı coğrafyalarda, uluslararası sanat merkezlerinde sergileniyor. Dixon, Afro Türkleri resmettiği serginin, görsel kültürde yeterince yer bulamayan topluluklara görünürlük kazandırmak için yeni bir alan yarattığını ifade ediyor.

PROJE NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Sergi açılışında bir araya geldiğimiz ABD’li sanatçı, Afro Türk portrelerin de yer aldığı projenin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “Bu projenin koordinatörlüğünü yapan arkadaşım Rasheedah Mullings bir Türkiyeli ile evli ve Muğla’da yaşıyor. Kendisi benim çalışmalarımı biliyordu ve beni Afro Türklerle ilgili bir çalışma yapmam için Türkiye’ye davet etti. Ben de kabul ettim ve 2011’de projeye başladık. Rasheedah, Muğla ve İzmir’de bulunan Afro Türk derneklerinin de yardımıyla görüşeceğimiz ve röportaj yapacağımız kişileri buldu. Ben de bu kapsamda çok sayıda fotoğraf çektim ve röportajlar yaptım. Çektiğim fotoğraflardan bazılarını seçtim ve alla prima tekniğiyle portreler çizdim.”

MUSTAFA OLPAK’IN PORTRESİNİ DE ÇİZDİ

Mustafa Olpak Mustafa Olpak

Afro Türklerin kendilerini nasıl tanımladıkları ve kimliklerini nasıl algıladıklarıyla ilgilenen Dixon’ın sergisinde 19 portre yer alıyor. Bu potrelerin 10’u Türkiye’den 9’u ise ABD’den. Sergide, geçen yıl hayatını kaybeden insan hakları aktivisti Mustafa Olpak’ın da bir portresi bulunuyor. Olpak, 2006 yılında kurduğu Afrikalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği çatısı altında Afro Türkleri bir araya getirmiş ve topluluğun ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yapmıştı.

Projeyi gerçekleştirdiği süre zarfında, Afro Türklerle yakın bir ilişki kuran Dixon, “Kendi evimdeymişim gibi hissettim. Ben de beyaz ve siyah ebeveynlere sahibim. Kültürel farklılıklar bağlamında ABD’de ve burada ne gibi benzerlik ve farklılıklar olduğuna baktım. Bu hikâyenin düşündüğümden çok daha derin ve heyecanlı olduğunu fark ettim” diyor.

'HİKAYENİN EKSİK KISMINA BAKMAYA ÇALIŞTIM'

Serginin başlığındaki ‘ortak tarihler’ ifadesinin kendisi için nasıl bir anlam taşıdığını şöyle anlatıyor: “ABD’de, tanışmış olduğum farklı ırktan ve kültürden insanlarla sohbet ettik ve hikayelerimizi paylaştık. Birçok hikaye çok benzerdi. Bu tecrübelerin bağlantısı ilgimi çekti. Çünkü ortak, paylaşılan bir tecrübe ve tarih vardı. Kölelik tarihi, köleliğin sonu ve entegrasyon gibi. Çok açık olmayan fakat sıkı bağlar. Ben de daha çok hikayenin eksik kısmına bakmaya çalıştım.”

Fotoğraf çekerken doğallığı ön planda tutmaya çalıştığını söyleyen Dixion, portrelere ilham veren fotoğraflar için ‘Bunların hiçbiri poz değil, tesadüfen yakalanmış anların tuvale yansıması’ diyor.

“Bu proje daha büyük birkaç işin başlangıcı” diyen Dixon’ın hedefi 120’den fazla portre yapmak ve bunları bir kitap olarak yayımlamak. Portrelerden elde edilen gelirin yarısı, Afro Türk derneklerine bağışlanacak.

Rasheedah Mullings ve Michael Dixon Rasheedah Mullings ve Michael Dixon

AFRO TÜRKLERİN GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTIYOR

Serginin koordinatörlüğünü yapan akademisyen Rasheedah Mullings, 10 yıldır Türkiye’de yaşıyor ve önceki yıllara kıyasla Afro Türklerin görünürlüğünün arttığını söylüyor. Bunda, akademisyenlerin ve derneklerin (Afrika Anadolu Dayanışma Derneği, Afrikalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği) çalışmalarının önemli olduğunu belirtiyor.

Şimdiye kadar Afro Türkleri resmeden güzel sanat eserlerinin kölelerin ve saray mensuplarının yer aldığı Osmanlı portreleri olduğu düşünülüyor. Dixon’un Mullings ile gerçekleştirdiği bu çalışma, Afrika kökenli topluluğu betimleyen ilk güzel sanat eserlerinden biri olarak öne çıkıyor.