Edebiyatta Ermenistan ve Türkiye işbirliği

Türk Yayıncılar Birliği ve Antares Kitabevi tarafından başlatılan projeyle, Türkiyeli ve Ermenistanlı yayıncılar İstanbul’da bir araya geldi. Antares Yayınevi’nden Madoyan, “Şu anda burda bulunma amacımız sınırları yok etmek. Sınırlar edebiyatla, kültürle ve sanatla açılmalı” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci Destek Programı kapsamında, Türk Yayıncılar Birliği ve Antares Kitabevi ortaklığıyla bir işbirliği projesi hazırlandı. Projenin açılışı 21 Şubat’ta İstanbul’da yapıldı. Programın birinci gününde bir tanışma toplantısı organize edildi. Toplantıda telif ajansları, çevirmenler ve sivil toplum örgütü temsilcileri bir araya gelerek iki ülke arasında yayıncılığın hangi yollarla geliştirilebileceğini tartıştı. Proje Koordinatörü Yonca Cingöz, temel amaçlarını şöyle anlattı: “Çok tanışık olmayan iki ülke yayıncılığını tanıştırmak ve engelleri, sorunları konuşup çözüm aramak. En önemlisi de yayıncılık üzerinden hem yayıncılar hem de toplumlar arasında bir ilişki kurmak” dedi.

hshs

Açılış toplantısıyla başlayan programın ikinci ve üçüncü günü yayınevi ziyaretleriyle devam etti. Taksim, Sultanahmet, Pangaltı çevresinde çeşitli kitabevlerine gidildi. Ayrıca, projeyi destekleyen Avrasya Ortaklık Vakfı’nın üyelerinden Hrant Dink Vakfı da ziyaret edildi. Yayınevleri ziyaretlerinde katılımcıların ayrıntılı bilgi edindiğini belirten Cingöz, “Katılımcılar hem Türkiye yayıncılığı hem de Türkiyeli Ermenilerin kültür, edebiyatla ilgili etkinlikleri ve ihtiyaçları hakkında ayrıntılı bilgi edindiler. Toplantıya ek olarak bu ziyaretlerde de yakın temas sağlamış olduk. Konuk yayıncılara Türkiye’de kitap satışlarına dair genel bir izlenim edinebileceklerini bilgileri aktardık” diye konuştu.

Türkiyeli yayıncılarla, Türk Yayıncılar Birliği görüşürken Ermenistanlı yayıncılarla Antares Kitabevi görüştü. Cingöz, projenin yoğun ilgi gördüğünü söyledi ve şöyle devam etti: “Politik gündemin yorgunluğuyla kenara itilebileceği düşünülebilirdi. Bu konuda yayıncılardan istek görmek bizi sevindirdi.”

YAYINCILAR TÜRKİYE’YE GELMEK İSTEMEDİ

Proje ortağı Antares Yayınevi’nden Hripsime Madoyan’ın teklif götürdüğü yayıncılardan çoğu Türkiye’ye gelmek istememiş. Ermenistanlı yayıncıları projeye davet etme sürecinin kolay olmadığını belirten Madoyan, iki ülke arasındaki diyaloğun gelişeceğine inanıyor ve şunları ifade ediyor: “Daha önce Türkiye edebiyatından roman yayımlamıyorduk, bu utanç vericiydi. İstanbulu son ziyaretimizden sonra 4 kitap yayımladık ve çevirisini yaptık. Şu anda 2 kitap üzerinde de çalışıyoruz. Politikanın, kültür ya da gelenekle bir ilgisi yok. Sınırlar edebiyatla, kültürle ve sanatla açılmalı. Şu anda burda bulunma amacımız bu sınırları yok etmek. Bu toplantıdan sonra daha çok insanın Ermenistan’ı ziyaret etmesini ve beraber iş yapılmasını umuyorum. Umuyorum ki bir gün Ermenistan'da "bakın Türkiye'de böyle bir proje var" dediğimizde gelmek için herkes yarışacak; siyasi sebeplerle katılamadıklarını söylemeyecekler. Siyaset en önde gelen şey olmamalı. Umarım sınırlar açılacak ve birlikte iş yapabileceğiz.”

'O ÜLKESİNİN MARQUEZ'İYDİ'

Madoyan, Türkiye edebiyatına oldukça meraklı. En çok Elif Şafak, Ahmet Ümit ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ı seviyor. Tanpınar için "O kendi ülkesinin Marquez'iydi" diyor. Elif Şafak’ın yazdığı Baba ve Piç’in anlatım tarzını çok beğendiğini belirtiyor ve “Mesela, aşureyi anlatımından sonra ona âşık oldum ve pişirmeyi denedim” diyor. Şu sıralar İstanbul Hatırası’nı okuyor, bir sonraki durağı ise Benim Adım Kırmızı olacak.

Antares Yayınevi’nin CEO’su Armen Martirosyan ise, elektronik yayıncılık yatırımlarına dikkat çekti. “Yeni jenerasyon sadece basılı kitap okumaktan hoşlanmıyor. Beklentiler değişti, kitapları inovatif bir şekilde sunmak zorundayız” diyen Martirosyan, hazırladıkları sanal ve artırılmış gerçeklik (augmented reality) içeren kitapların büyük ilgi gördüğünü söyledi.

'YENİ PROJELERE AÇIĞIZ'

Ermenistan’daki Edit Print Yayınevi’nden katılan Shavarsh Karapetyan, Türkiye’ye gelme konusunda problemli bir şey görmediğini vurguladı. Projeye yeni insanlarla konuşmak ve yeni deneyimler elde etmek için katıldığını belirtti ve şöyle dedi: "Türkçe yayınları görmek ve Ermenice yayınları buradakilere göstermek için geldim." Ermenistan’da yayıncılığın çok geliştiğine dikkat çekiyor ve yeni projelere açık olduğunu da ekledi.

Bu sene 20'nci yılını tamamlayan Zangak Yayınevi’nden katılan Arthur Mesropyan, uluslararası yazar portföyünü yönetiyor. Projeye neden katıldığını ise şöyle anlatıyor: "Bir davet aldık ve Türkiyeli yayıncılarla buluşmaya karar verdik. Burada, ortak fırsatlar bulabileceğimizi düşündük. Kapalı olan Ermenistan-Türkiye sınırı olası bir gelişime engel oluyor. Fakat bu tarz toplantı ve konferanslar her zaman bir adım önden gider ve ilerde neler olacağının habercisidir. İşte bu sebeple buradayız."

Proje kapsamında, Ermenistan ve Türkiye’den bir araya gelen yayıncıların tüm gözlemleri ve önerileri üç dilli (Türkçe, Ermenice ve İngilizce) bir rapor haline getirilecek. Cingöz, “Bu sonuçlardan çıkan yeni projeler olursa bunlara da açık olacağız. Böylece sürdürülebilirliği sağlamayı, burada kurulan ilişkilerin ileride farklı etkilerle sürmesini ve alanın genişlemesini umuyoruz” diyor.