Fidel'in ilerici çocukları

Celil Denktaş'ın kitabı 'Sosyalizmde Eğitim - Küba', Ayrıntı Yayınları'ndan çıktı. Denktaş’ın, tutsak edildiği dönemde sosyalizm ve eğitim mefhumuna dair kafa yoran Harun Karadeniz’e ithaf ettiği bu kitap, sosyalizm ile yönetilen halkların deneyimlerini kuramsal ve pratik formasyonlarla okuyucuya sunuyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Geçtiğimiz aylarda Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan 'Sosyalizmde Eğitim- Küba' isimli kitap Celil Denktaş’ın imzasını taşıyor. Denktaş’ın, tutsak edildiği dönemde sosyalizm ve eğitim mefhumuna dair kafa yoran Harun Karadeniz’e ithaf ettiği bu kitap, sosyalizm ile yönetilen halkların deneyimlerini kuramsal ve pratik formasyonlarla okuyucuya sunuyor. Yazarının da dediği gibi kitap, pedagojik bir bağlama girmeyip, meselenin varoluşuna ve günümüzdeki yansıyışa dair inceleme özelliği taşıyor.

Celil Denktaş Celil Denktaş

'BİZ BÖYLE DAVRANIYORUZ SEN BUNA UY' EĞİTİM DEMEK DEĞİLDİR

Fidel Castro’dan yapılan alıntılıyla başlıyor kitap: Başkalarının beyniyle yanılmak istemeyen, kendi beyniyle düşünmeyi becerebilmelidir. Bir başkasının aracılığıyla yanılmaktan daha acı bir şey yoktur. Şüphesiz ki Castro, yukarıdaki sözleriyle siyasal, kültürel, ekonomik, sanatsal ve sosyal sömürüye atıfta bulunsa da kastedilen olguların tamamı eğitimi de kapsar. Devrim ertesinde yapılan hummalı bir çalışma ile müfredat baştan aşağıya değişmiş, Marksist eğitim anlayışı hatmedilip güncellenmiş, sosyalizmi yaşayan dünya halklarının eğitim konusundaki çalışmaları takip edilmiştir. Fidel, eğitimin düşünsel yanına fazlasıyla önem vermiş, bilginin yanına yorum, yorumun yanına diyalektik ilave edilmiştir.

“Genç insanların eğitimindeki en önemli nokta onlara kendi başlarına düşünmeyi öğretmektir. Onlara, ‘Biz böyle davranıyoruz, sen de buna uy’ demek eğitim değildir. Bizim yapabileceğimiz onlara dünyada nelerin olup bittiğini olduğu gibi göstermektir. Gençler kendilerini nasıl savunacaklarını kendileri bilirler” sözleriyle eğitime dair kuramsal bakış açısını ortaya koysa da, burada kastedilen gerçekliğin ideolojik olarak ele alınmasıdır. Ki bu durum, Küba eğitiminin de özünü oluşturur. Çünkü her rejim kendi eğitim anlayışını dayatır ancak kimileri bunu ABD’li eğitimci ve ruhbilimci Benjamin Samuel Bloom’un 'Pedagojide Masumiyet' adlı eserinde dediği gibi “bir toplumsal statüler sistemini korumaya ve politik statükoyu güvence altına almaya yarayan yetileri, tavrı, değerleri geliştirir” diyerek yapar.

Sosyalizmde Eğitim - Küba, Celil Denktaş, 304 syf, Ayrıntı Yayınları, 2017. Sosyalizmde Eğitim - Küba, Celil Denktaş, 304 syf, Ayrıntı Yayınları, 2017.

Bloom, yukarıdaki sözleriyle kapitalizmin eğitim anlayışını “sly, secret curriculum – sinsi, gizli müfredat” sözleriyle ortaya koyar. Kapitalizmde, öğrencilere sunulan eğitim, sistemin sürekliliğini sağlamak için verilir. Fırsat eşitliği denilerek pazarlanan serbest piyasa vasatının eğitimdeki karşılığı, parası olanın daha iyi eğitim alacağı anlamına geliyor. Kaldı ki asıl amaç sermayeyi korumak ve geliştirmek olduğu için, eğitim özelleştirmeye açılıyor, zengin ailelerin çocukları istediği yerlerde okuyor ve duvara asmak için lazım olan diplomayı da alıyor. Küba ise bunun tersine, verdiği eğitimin ideolojik yanını hiç gizlemiyor. Herkesin eşit koşullarda eğitim aldığı sistemde, devlet eğitim anlayışını “bilgi aktarımı” ya da “öğretme - öğrenme süreci” olarak pazarlamaya çalışmayıp, bu eğitimi tamamladıktan sonra “hadi bakalım, şu işi yaparsanız şu kadar, bu işi yaparsanız bu kadar para kazanırsınız” gibi bir dürtüyle öğrenciyi mal- mülk edinme çabasına sokmaya da çalışmıyor. Çünkü o kısımları sistem, çoktan halletmiş oluyor. Sen gerek öğrenci olarak gerekse okul bittikten sonra mezun olarak, bir başkasının üstüne basmaya çalışmıyorsun. Herkes çalışıyor ve ortadaki pastadan kendine yeteni kadar alıyor.

Küba, verilen eğitimin ideolojik yanını kesinlikle gizlemiyor. “Kadın özgürlüğü” ve “renklerin eşitliği” Küba eğitiminin önem verdiği diğer alanlar. Bizdeki gibi sene 2017 olmuşken “evrim teorisi var mı yok mu?” gibi delicesine tartışmalar açılmaya çalışılmıyor, “kadınların ve erkeklerin bir arada okumaması gerektiği” gibi düşünceyi deklere edenlere önce gülünüyor sonra da tımarhaneye atıyorlar.

Kuşkusuz ki bütün bu anlatılanlar sosyalizme inanan bir yönetici kadronun ve bu yaşama biçimini savunan bir halkın iradesiyle ortaya çıkıyor. Henüz 60’lı yılların başındayken Che, Küba’nın eğitim anlayışı ve sosyalizmi şu sözlerle dile getiriyor: “Küba’da eğitimin rolünün ideolojik olduğu açıkça ilan edilirken, eğitimin diğer işlevi olan bilgi aktarımı hiç de yabana atılmış değildir. Bilimsel ve teknik yetiştirme, eğitimin öteki temel cephesidir. Yeni insanın oluşması ve teknik gelişme, sosyalizmin inşasının iki temel direğidir.”