İlber Hoca'dan ders: Dünya edebiyatı!

İlber Ortaylı, dünya edebiyatı hakkında konuştu. Ortaylı, "Camus ve Sartre’ı boşver" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Prof. Dr. İlber Ortaylı, dünya edebiyatı hakkında konuştu. Ortaylı, “Rus edebiyatının Avrupa edebiyatından üstün olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

Tuhaf Dergi'de yayınlanan röportaja göre, Prof. Dr. İlber Ortaylı, 'Tuhaf' dergisinin Haziran sayısına verdiği söyleşide, Dostoyevski ve Tolstoy’dan başlayarak dünya edebiyatı üzerine konuştu. Ahmet Mümtaz Taylan ve Nurhak Kaya’ya konuşan Ortaylı, “Tolstoy yazdığı her diyalogda insanların ve cennetin profilini verir. Dostoyevski’nin ise insan karakterleri çok zengindir. Shakespeare gibi karakter sıralaması da yoktur. Her karakterinin köklerinin uzandığı derin bağlılıkları vardır. Tiyatrocusu Çehov ve Gogol olan Rus edebiyatının, Avrupa edebiyatının üstünde olduğunu söyleyebiliriz. Rus edebiyatının iyi çevirilerine İngilizce ve Almancada rastlanır. Farsçadaki çevirileri de çok iyidir. Farslılar da derin döşek insanlardır, onlarla da ayrıca çok yakından ilgilenmek gerekir.” dedi.

Ortaylı, Rus yazar Dostoyevski ile ilgili sorulan soruya şöyle cevap verdi: Ölü Evinden Hatırlar’da Tatar Ali diye bahsettiği kişi aslında Tatar değil Çeçendir. Fakat öyle kudretli tasvir eder ki Tatar Ali’yi, okudukça Dostoyevski’nin bütün kültürlerin üstünde bir yazar olduğunu anlarsınız. Bana sorsanız, “Rus edebiyatının en entelektüel yazarı Dostoyevski midir?” diye. Hayır, derim. Çünkü ne Puşkin’deki dil dehasına sahiptir, ne de Tolstoy ve Turgenyev’deki entelektüel birikime. Puşkin mesela,  birçok dili öğrenerek yetişmiştir. Fransızcası, İngilizcesi, Latincesi, Rusçasından evvel gibidir. Dostoyevski’nin ise böyle şansları olmamış, yalnızca Rusya’nın insanıyla sınırlı kalmıştır. Bütün bu yazarların arasında en entelektüeli değildir belki ama gerçek anlamda bir dahi olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

'İRAN EDEBİYATINI BİLEN İNSANLAR FRANSIZLARA DUDAK BÜKEBİLİR'

Prof. Dr. İlber Ortaylı Fransız edebiyatı hakkındaki düşüncelerini ise şu şekilde açıklıyor: "Camus ve Sartre’ı boşver. Fransızlar edebiyatı bitirip Ruslara devretmişlerdir bir anlamda.

İnsan Balzac okumadan insan olamaz. Balzac okumak büyük ve yüklü bir eylemdir. Gustave Flaubert, “Salambo” için “Makyajını ve giyimini tarif etmek için 300 cilt çevirdim” der. Orada öyle bir kütüphane ve ilim vardır. Honore de Balzac’ı ve Victor Hugo’yu düşünün. Fransızların yüksek ve aşkın bir edebiyatı olmasına rağmen Rusya’nın romanı Fransızları geçmiştir. Şiiri geçmiş midir, işte bunu söyleyemeyiz.

İki toplumun şiirini de bilen insanlar hiçbir zaman Fransızları harcayamaz. Ama İran edebiyatını bilen insanlar Fransızlara dudak bükebilir. Bunlar doğru yarışma tipleri değildir, yalnızca fikir vermek için söylüyorum. Kimsenin kimseye mutlak üstünlüğünden bahsetmiyorum. Edebiyatın üstünlüğünde Doğu ve Batı diye bir şey yok. 18. ve 19. asırda bile Batı’da da Doğu’da da birbirini yiyen adamlar çıkmış. Yine hiçbir zaman Türk edebiyatının, İran edebiyatını bastıracak eserler vermediği çok açık. Böyle eserler verenlerimiz de zaten İran edebiyatını çok iyi bilenlerdi."