Kadınlardan çağrı: 3 Ağustos uluslararası eylem günü olsun

3 Ağustos Ezidi katliamı, düzenlenen eş zamanlı eylemlerle yurtiçinde ve yurt dışında anıldı. İstanbulda Kadıköy Süreyya Operası’nda bir araya gelen kadınlar, 3 Ağustos’un uluslararası eylem ve mücadele günü ilan edilmesi için çağrı yaptı.

Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu’nun çağrısı ile bir araya gelen kadınlar, 3 Ağustos Ezidi katliamını protesto etti. Eş zamanlı düzenlenen eylemlerin Türkiye’deki adresleri İstanbul, Batman, Adana ve Diyarbakır oldu. Katliam, Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde de protesto edildi.

Eş zamanlı eylemlerin İstanbul'daki adresi Süreyya Operası oldu. Saat 11.00’da burada toplanan kadınlar, Şengal’deki kadın katliamını unutmadıklarını belirterek 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştirdi. Saygı duruşunun ardından yapılan basın açıklamasında, IŞİD’in elinde hala Ezidi kadınların olduğuna dikkat çekildi. Açıklamayı okuyan Ayşe Berktay, “IŞİD’in elinde tek bir kadın kalmayana kadar hiç birimiz özgür değiliz” diye konuştu.

IŞİD’in Şengal saldırısını başlattığı 3 Ağustosun uluslararası mücadele günü ilan edilmesi, eylemin öne çıkan taleplerinden oldu. Avrupa Parlementosu Strasbourg’daki genel kurul oturumlarında katliamı “Ezidi Soykırımı” olarak tanımıştı. Yapılan açıklamada, katliamın bir insanlık suçu olduğu vurgulandı ve suçlular hesap verene kadar adalet arayışının devam edeceği belirtildi. Berktay, “Tarihin karanlık sayfalarından geçen 3 Ağustos, ‘Kadın kırımı ve soykırıma karşı uluslararası eylem günü’ olarak kabul edilene kadar mücadelemizi alanlarda, uluslararası mecralarda, yargı mekanizmaları nezdinde sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

SOYKIRIM VE KADIN KIRIMI

Katliamın aynı zamanda bir kadın kırımı olduğunu belirten Ayşe Berktay, ''3 Ağustos 2014 soykırımının yanı sıra, Ezidi kadınların IŞİD tarafından 'Savaş Ganimeti’' ilan edilmesi, köleleştirilmesi, farklı ülkelerde yaşayan IŞİD üyelerine ve Arap şeyhlerine satılması, sistematik cinsel işkenceye maruz bırakılması Ezidi kadın kırımına da yol açmıştır. Benzer şekilde Sünni olmayan Ermeni, Şii, Şabak ve Şii Türkmen halklara dönük IŞİD’in saldırılarında benzer kadın kırımı da yine radikal İslamist çete gruplarınca gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla 21. yüzyıla damgasını vuran bu insanlık suçu, aynı zamanda kadına yönelik gerçekleştirilen suçların bileşkesi olmuştur" dedi.

3 Ağustos 2014’te IŞİD tarafından başlatılan Şengal saldırısından kaçan Ezidilerin pekçoğu, Türkiye’ye göç etmişti. Göçle gelen Ezidilerin DBP’li belediyelerce Şırnak, Siirt, Batman, Viranşehir ve Diyarbakır kamplarına yerleştirilmişti. Belediyelere kayyım atanmasıyla birlikte kamplar kapatılmış ve Ezidiler başka yerlere gönderilmişti. Berktay, söz konusu tablodan dolayı Türkiye’ye göç eden Ezidilerin yaşam koşulları için kaygılandıklarını belirterek şöyle konuştu:

“On binlerce Ezidi ferman sonrası DBP’li belediyelerce Şırnak, Siirt, Batman, Viranşehir ve Diyarbakır kamplarına yerleştirilmiş, kamplarda kendi inançlarını ve kültürlerini özgürce yaşamalarına olanak sağlanmış; sağlık, beslenme ve temizlik gibi temel insani ihtiyaçları merkezi hükümetten hiçbir destek almaksızın karşılanmıştır. Ancak kayyumların atanmasından sonra kamplar kapatılmış, kimisi AFAD kamplarına yerleştirilmiş, çoğu da AFAD kamplarındaki gayri insani koşullardan dolayı deniz aşırı ülkelere ikinci bir göçe zorlanmıştır."

'BÜTÜN KADINLAR YÜREĞİNDE AYNI ŞEYİ HİSSEDİYOR'

Eyleme katılan kadınlardan Saltanat Yılmaz, Gazete Duvar’la görüşlerini paylaştı: “Bir kadın olarak yaşanan katliamı ve vahşeti sonuna kadar kınıyorum. Ayrıca bu katliama ortak olanları da kadınlar olarak affetmiyoruz. Sistemin baskısından dolayı korkup sesini çıkaramayanlar var biliyoruz; ama ben eminim bütün kadınlar yüreğinde aynı şeyi hissediyor, yüreğimiz bir atıyor. Şengal’de IŞİD tarafından alıkonulan Ezidi kadınların köle pazarlarında satıldığını biz biliyoruz, tüm dünya biliyor. Ama kulaklar sağır, gözler kör. Bu sorunun herkes için çözülmesi gerekiyor; çünkü IŞİD barbarlığı bir gün onların başına da bela olabilir.”

'DAHA T.C. NUMARAMI EZBERLEYEMEDİNİZ Mİ?'

Süreyya Operası önünde yapılan basın açıklamasının ardından HDP’li vekillerin başlattığı “Adalet ve Vicdan Nöbeti” ziyaret edildi. Yoğurtçu Parkı’na kadar birlikte yürümek isteyen kadınlar, polis engeliyle karşılaştı. Küçük gruplar halinde yürünerek parkın önüne gelen kadınlar yaklaşık bir saat parka alınmadı. Girişte üst araması ve kimlik kontrölü yapılırken komik anlar yaşandı. Bir barış annesi kendisini arayan polise, “Daha sabah aradınız, şimdi tekrar arıyorsunuz sabahtan akşama canlı bomba mı oldum” dedi. Üst aramasından sonra kimliği kontrol edilen barış annesi “Bu üçüncü kontrol, daha benim T.C. numaramı ezberleyemediniz mi” dedi.

'ANNELER AĞLAMASIN'

Bir saatlik bekleyişin ardından parka giren kadınlar, Şengal’de yapılan Ezidi Katliamı’nı burada da protesto etti ve barış taleplerini iletti. Barış anneleri adına konuşan Ezine Dal, şu ifadeleri kullandı: “Barışın adı çok güzel. Barış deyince herkes özgür ve keyifli oluyor. Savaş iyi bir şey değil. Bizler barış ve adalet istiyoruz. Bizler annelerin ağlamasını istemiyoruz. Anneler ne zamana kadar ağlayacak? Bizler adalet, barış ve özgürlük istiyoruz. Kanımızın son damlasına kadar da barış diyeceğiz.”