Gazeteci Bozarslan'ın davası kasıma ertelendi

Gazeteci Felat Bozarslan hakkında açılan davanın karar duruşması 20 Kasım'a ertelendi. Bozarslan "Hakim olmayan delili bulmak için duruşmayı erteledi" şeklinde tepkisini dile getirdi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Gazeteci Felat Bozarslan hakkında "cinsel istismara saygın tutum indirimi" haberi nedeniyle açılan davanın karar duruşması 2. Asliye Mahkemesi'nde görüldü. Bozarslan beraat etmeyi beklerken duruşma hakimi davayı 20 Kasım'a erteledi.

Bozarslan, "Cinsel istismara saygın tutum indirimi" başlıklı haberden dolayı 4.5 yıl ceza istemiyle yargılanıyor.

Duruşmanın ardından açıklama yapan Felat Bozarslan, "Beraat etmem gereken davada hakim, olmayan delili bulabilmek için duruşmayı 20 Kasım'a erteledi. Dosyada suçlandığım şeyin delili bile yokmuş" dedi.

DELİL YOK, DURUŞMA ERTELENDİ

Bozarslan bugün görülen duruşmayla ilgili şunları söyledi: "Duruşmaya çıktık, dosyada beni suçlayacakları delil yok. Yani savcı öyle bir soruşturma yapmış ki hakkımdaki tek delil olan yaptığım haberi dosyaya koymamış. Düşünün, devlet sizi bir şeyle suçluyor ve suçladığı delili dosyaya koymuyor... Hakim de bunu kendine dert etmiş... İlla ben o delili bulacağım diyor ve haliyle somut delil olmadığı için, delil yetersizliğinden beraat etmem gereken duruşma, 20 Kasım'a ertelendi. Yani kısacası, beraat etmem gereken davada hakim, olmayan delili bulabilmek için duruşmayı 20 Kasım'a erteledi.

BOZARSLAN'IN SAVUNMASI

Felat Bozarslan önceki celsede yaptığı savunmada şunları dile getirdi:

"Savcılık yaptığı soruşturmada dosyamıza suçlandığım delili koymamış. Aslında bu bile delil yetersizliğinden beraat sebebidir. Yani dosyada ne ile suçlandığımın delili yok                 Bu da direk beraat etmemi gerektiriyor. Ancak mahkeme ısrarla bu delili bulabilmek için durusmayı erteliyor. Yargılandığım yayın yasağını ihlal olayında, mahkeme 1.5 yıl açık yargılama yaptı. Mağdurun ifadesi bile açık celsede alındı. Ancak karar duruşmasında, usule aykırı bir şekilde karara yayın yasağı koymuşlar. Bize tebliğ edilen bir yayın yasağı yok. Yani haberimiz olmayan, bize bildirilmeyen, bizim bilgimizin olmadığı bir yayın yasağından dolayı suçlanıyorum. Normalde Diyarbakır Adliyesi'nde çok faal işleyen bir medya iletisim bürosu var ve bu büro soruşturmalardaki yayın yasaklarını zaman zaman bize iletiyor.Mahkeme isteseydi bu yayın yasağı kararını medya iletisim ofisi aracılığıyla bize iletebilirdi. Bunu yapmadı. Ancak ben haberi yaptıktan sonra, toplumda büyük infial uyandırdı. Eğer dosyada yayın yasağı varsa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Adalet Bakanı da bu dava ile ilgili açıklamalar yaptılar. Ayrıca CMK 182/2 maddesine göre mahkeme duruşmanın bir kısmını veya tamamını kapalı yapabilir. Bu dosyada mahkeme 1.5 yıl boyunca açık yargılama yaptı. Karar duruşmasında karara yayın yasağı koymuş. Türkiye'de mahkemeler millet adına yargılama yapar ve CMK'ya göre karar aleni olmak zorundadır. Yani bu mahkemenin koyduğu yayın yasağı zaten en baştan beri usule ve yasaya aykırı. Yani mahkeme her ne olursa olsun karara yayın yasağı koyamaz...

Savcı soruşturmayı yaparken bunu söyledim. Belgeleriyle beraber sundum. Ancak hiç birini dikkate almamış. Savcı, mahkemeye bu kararın usüle uygun olup olmadığını da sormamış ve direkt beni suçlamış. Mahkeme mağdurun onuru, haysiyeti, şerefinin zedelenmemesi için yayın yasağı koyduğunu söylüyor. Ben de mağdurun ve babasının tanık olarak dinlenmesini istedim. Gerçekten mağdurun onuru kırılmıs mı diye. Ama mahkeme bunu da kabul etmedi."