Benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacak çok şeyim var

"Başörtülülerin göstere göstere sigara içmeleri..." derken göstermeden yapmalarını, yani ikiyüzlü hareket etmelerini mi istemektedirler? Evdeki kadın zaten onların derdi değil, sokaktaki kadınla bütün dertleri. Kadın kamuya çıktığı an yani hayatın içine karıştığı an korkuyorlar. Hele bir de dünden bugüne din adı altında gelenekleriyle yön verebildikleri başörtülü kadınlar bunu yapınca elleri ayaklarına dolanıyor, ne saçmalayacaklarını şaşırıyorlar.

Google Haberlere Abone ol

Hadiye Yolcu

Son günlerin ağızlarda sakız olan konusu başörtülü Müslüman kadınlar hakkında söz söylemeyen kalmadı sanırım, sigara içen başörtülü Müslüman kadınların dışında. Kadını iradesiz varlık olarak görüp ne yapması gerektiğini söyleme gafletindeki hoca kılıklı erk zihniyetlere, bu toplumun irade sahibi kadınları elbette cevap verecektir. Kadına her geçen gün biçim vermeye çalışanların sürekli olarak din soslu cümlelerle, İslamcı kürsülerden, hoca sıfatlı ağızlardan gelmesi sözün Müslüman mahallede etkisinin büyük olacağından kaynaklanıyor olabilir. Ve fakat biz bunun İslamcılar yönetime gelmezden evvel başka versiyonlarını da izledik. Toplumu çağdaşlaştırma adına ülkenin laikçi (!) teyzeleri, beyaz yakalı büyük (!) abileri sürekli kadınların nasıl daha modern olması gerektiği konusunda medyada çene egzersizi yapıyordu. O gün laikliği yanlış anlayanların yaptığı ile bu gün İslamı yanlış anlayanların yaptığı arasında pek fark yok. Durumda benim gördüğüm tek fark kuklabazlarıdır.

Her kamu otoritesi kendi hayat tarzını garanti altına almak için başkalarının hayat tarzını bastırmaya çalışmak gibi bir yanlışa düştü hep. Bunu da demokrasi ve çağdaşlık iddialarıyla yaptılar. En büyük çağdaşlık özgürlüktür. Maalesef bu toplum laikler elinde de İslamcılar elinde de çağdaş olamamıştır. Başörtülü kadın her daim edilgen görülmüştür. Üniversitede okumak istediğinde başörtüsü siyasi simgedir, ideolojik odaklar tarafından yönlendiriliyordur, olmadı ikna odalarında ikna ediliyordur; kendi aklı yoktur dolayısıyla ona hep ne yapması gerektiği söylenmelidir. Sokakta dondurma yememelidir, kahkaha atmamalıdır, sigara içmemelidir zira başörtülüdür ve sadece kendinden değil başörtülülerin hepsinden sorumludur. İradesi olmayan biri nasıl sorumluluk alıyorsa o da ayrı bir ironidir.

Dün modernleştirilmeye çalışılan başörtülüler bu gün muhafazakarlaştırılmaya çalışılıyor. (Her başörtülüyü sen muhafazakar mı sandın?) Başörtüsü serbest olduğunda nefes alan, kamuda boy göstermeye başlayan başörtülülere yine rahat yoktu çünkü bu sefer de nasıl örtünecekleri, etek mi pantolon mu giyecekleri, pantolon giyeceklerse dar mı bol mu giyecekleri, başörtüsünü nereye kadar indirecekleri, hangi renk kıyafetleri tercih edecekleri yüksek mertebelerden hadis eşliğinde sürekli tebliğ edilmekteydi. Şeklen ayar verilmesi yetmiyordu bir de davranış biçimleri ne kadar İslama uygun bunun da ayarı veriliyordu. Ayar vermeye doymadılar... Ayar verirken dindar nesil hayalleri kuranlar münafık bir nesil ortaya koymaya çalıştıklarının farkında değiller mi yoksa bilinçli olarak zaten yapmak istedikleri bu mudur? "Başörtülülerin göstere göstere sigara içmeleri ..." derken göstermeden yapmalarını, yani ikiyüzlü hareket etmelerini mi istemektedirler? Evdeki kadın zaten onların derdi değil, sokaktaki kadınla bütün dertleri. Kadın kamuya çıktığı an yani hayatın içine karıştığı an korkuyorlar. Hele bir de dünden bugüne din adı altında gelenekleriyle yön verebildikleri başörtülü kadınlar bunu yapınca elleri ayaklarına dolanıyor, ne saçmalayacaklarını şaşırıyorlar.

Başörtülüler hakkında herkes çok şey söyledi. Herkes bir şey söyleme hakkını kendinde gördü. Biri de çıkıp "Başörtülü sen ne diyorsun?" demedi. Demediler çünkü başörtülü zaten başörtüsünü bile kendi iradesi ile takmıyordu ki ne yapacağı konusunda kendisinin bir fikri olsun. Kadını edilgen gören bu zihniyetin rengi, dini, ideolojisi ne olursa olsun temelindeki özgürlük düşmanı faşizm değildir de nedir? "Peki biz başörtülüler ne istiyoruz?" gibi gaflet içeren bir cümle kurmayacağım zira bu ülkedeki her başörtülü aynı şeyi istiyor olamaz. Benimle hemfikir olan birçok başörtülü kadın olduğunu bilmekle beraber bu noktada yine de sadece şahsi fikirlerimi beyan edebilirim. Dileyen beğenir dileyen karşı fikirle tutumunu dile getirebilir.

Zulmü ve kuvveti destekleyen, kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan, nefret ve düşmanlığı savunan, aklı öncelemeyen, saltanata kan vermekten başka pratiği olmayan geleneksel İslamın değil; adaletli yönetimi arayan, çağının sorunlarına cevap verebilen, eşitlikçi yaşam biçimini benimseten çağdaş İslamın mensubu bir başörtülü kadın olarak; topluma ayar verme yetisini kendinde görüp, oturduğu yerden sürekli kadınlar hakkında ahkam kesen hacı, hoca, aydın ve bilumum toplum mühendisliğine soyunanlara diyeceğim şudur ki:

- Sokakta içtiğimiz sigara kadar aynı sokaklarda sırf giyim tarzı yüzünden kadınların dövülmesi de derdiniz olsun.

- Ramazan ayında oruç tutmadığımız günlerde dışarıda yemek yememizden rahatsız olduğunuz kadar, ülkenin çıkarından önce şahsi çıkarları için yemedikleri halt kalmayanlardan da rahatsız olunuz.

- Eteğimizin boyu, pantolonumuzun eni, örtümüzün rengini dert edindiğiniz kadar, okutulmayan, çocuk yaşta evlendirilen kızları, koca şiddeti görüp hakkını arayamayan, sokak ortasında öldürülen kadınları da dert edininiz.

- Emanetin kadına verilmemesini uyduruk hadislerinizle desteklemeye çalışarak başarılı kadınları kendinize sıkıntı ettiğiniz kadar, bu ülkede işlerin ehline değil akrabaya verilmesini şiar edinenleri de kendinize sıkıntı ediniz.

- Sokakta başımıza kötü bir şey geldiğinde olayın failinden çok saatin kaç olduğunu kafaya taktığınız kadar, gündüz saati Kuran kurslarında küçücük çocukları taciz eden hoca kılıklıları da kafaya takınız.

- Attığımız kahkahadan rahatsız olduğunuz kadar, görevlerinden ihraç edilenlerin ailelerinin çaresiz feryatlarından da rahatsız olunuz.

Velhasıl biz başörtülü yahut örtüsüz kadınların giyim şekli ve sadece kendimizi ilgilendiren davranış biçimlerimizi dert edindiğiniz kadar, ahlaklı olmak ile ahlakçı olmak arasındaki farkı ayırt ettiğinizde toplumun çürümesine neden olan ahlakçılığınızı dert edininiz. Zira hepimizi dibe çeken bu ahlakçı tutumlarınızdır.