Hint laik ve dindarlarının köprü polemiği

Hem laik hem inançlı Hindular, Hindistan ve Sri Lanka’yı birbirine bağlayan önemli bir kireç taşı menfezinin kökeni üzerine kafa patlatıyorlar. Toplumda bir ayrışmaya yol açan bu doğal oluşum, Hindistanlı bilim çevrelerinde de farklı yorumlara neden oluyor.

Google Haberlere Abone ol

Ariel Sophia Bardi*

Eski Hint destanı Ramayana -Hinduizm’in temel metnlerinden biridir- aynı zamanda kalbi durduracak kadar heyecanlı bir gerilim hikayesidir.

Kraliyet topraklarından sürülen ve birbirleriyle evli olan kahramanlar Ram ve Sita, münzeviler gibi yaşamaya mahkûm edilirler. On başlı bir iblis kral olan Ravana, Sita’ya büyülü bir altın geyik getirir ve onu Sri Lanka’ya gönderir. Onu kaçıran kişiyi öldürmekse Ram’a kalmıştır. Ancak öncelikle Hindistan ile Sri Lanka arasındaki yaklaşık 50 kilometrelik okyanusta bir yol açması gerekmektedir.

Günümüz Hindistanının en güneydoğusunda yer alan eyalet olan Tamil Nadu sahilinde dikilen ve Tanrı Vishnu’nun yeryüzündeki temsili olan Ram, bir köprü inşa ederek iki kıyı şeridi arasında bir yol açmasına yardım etmeleri için bir savaşçı maymun ordusu çağırır.

Eski Hint destanı Ramayana'da Ram Setu köprüsünün maymunlar ordusu tarafından inşa edilmesi resmediliyor. Eski Hint destanı Ramayana'da Ram Setu köprüsünün maymunlar ordusu tarafından inşa edilmesi resmediliyor.

Bu olaydan beş bin yıl sonra, Hindistanlı arkeologlardan oluşan bir ekip, Hindistan’ı Sri Lanka’dan ayıran sığ boğazı araştırmak amacıyla bir sualtı seferi başlatmaya hazırlanıyor. ‘Ram Setu’ ya da ‘Ram’ın Köprüsü’ adıyla bilinen 50 kilometrelik bir kireçtaşı yol yapısı, hem laik hem de inançlı Hindular arasında sürmekte olan tartışmalarda merkezi bir öğe haline geldi. Birinci soru: Ram’ın Köprüsü doğal mı yoksa insan yapımı mıdır?

DİN VE BİLİM ARASINDAKİ GERİLİM

Araştırmanın sponsorluğunu yürüten Hint Tarih Araştırmaları Konseyi (ICHR) eski başkanı Dayanath Tripathi, “Bu alan çok sayıda hassasiyet taşıyor; çünkü milyonlarca Hindu’yla bağlantılı,” diyor.

2005 yılında Sethusamudram Nakliye Kanalı Projesi, yük gemilerinin yüzebilmesi için yeterince derin bir nakliye kanalı açmak amacıyla Ram’ın Köprüsü’nden geçen bir yol kazılmasını önerdi. (Bölgeyi tarama önerisi ilk olarak 1800’lü yıllarda İngilizler tarafından dillendirilmiştir.) Plan özellikle Hindu toplumu içinde pek destek bulamadı. Protestocular, ulusal hükümetin projeyi reddetmesini istediler ve bunun yerine Ram’ın Köprüsü’nü -Çin Seddi’nden daha eski ve derin dini öneme sahip olan bir bölge olduğu düşünülüyor- ulusal anıt ilan ettiler. Bir Parlamento üyesi olan Subramanian Swamy, hükümeti “tarihi ve kutsal yerleri” korumaya çağırdı.

Ancak, Hindistan Kültür Bakanlığı’na bağlı bir merkez olan olan Hindistan Arkeolojik Araştırma kurumu (ASI) ve Hindistan’ın miras alanlarını denetleyen ana yönetim organı, Ram’ın Köprüsü’nün çökelme yoluyla oluşan kum havuzlarının bir sırtından biraz daha fazlası olduğuna dair bir açıklamada bulundu.

Burada uydu fotoğrafı ile gösterilen Ram Köprüsü, Hindistan’daki laik ve dini kesimler arasındaki ayrışmanın de bir simgesi haline geldi. (Kaynak: NASA /) Burada uydu fotoğrafı ile gösterilen Ram Köprüsü, Hindistan’daki laik ve dini kesimler arasındaki ayrışmanın de bir simgesi haline geldi. (Kaynak: NASA )

Tripathi “Arkeolojik açıdan (insan yapımı olduğunu gösteren) hiçbir kanıt yok, yalnızca dini önemi var,” diyor.

2013 yılında tamamen farklı bir nedenle kanal projesinden vazgeçildi: Yerel ekosistemde öngörülen tahribat ve tsunami riskinin artmasıyla ilgili bir buldu sebebiyle durduruldu. Ram’ın Köprüsü hakkındaki tartışmalar masadan kaldırılarak, bugüne dek beklemeye alındı.

Kuzeydoğu Hindistan’daki Assam Üniversitesi’nden bir sualtı arkeoloğu olan Alok Tripathi, gelecek yaz gerçekleşecek yeni araştırmalar için bu yaz çalışmaya başlayacak. Alok Tripathi (ICHR’den Dayanath Tripathi’yle akrabalığı bulunmuyor), kişisel gerekçelerle ayrıldığı 2009 yılına kadar ASI adlı kurumda çalıştı. Alok Tripathi, daha önceleri Gujarat kıyılarında su altında kalmış ve antik bir Hindu kutsal alanı olan Dwaraka’da 2007 yılında gerçekleşen kazıya başkanlık yapıyordu. ASI’nin Ram Köprüsü’nün (doğal) jeolojik süreçlerle oluştuğuna ilişkin açıklamasının verilerin yetersizliği nedeniyle yapıldığını ifade ediyor.

“Saha çalışması olmadan hiçbir şey söylenemez,” diye ekliyor.

ICHR Başkanı Y. Sudershan Rao, mart ayında düzenlenen bir basın konferansında, Ram’ın Köprüsü’nü Truvalı Helen’in hikayesiyle karşılaştırdı. Yapılan kazılarda Homeros’tan kalma bir efsanenin (oysa Truva antik kenti ortaya çıkarken Truva kraliçesine dair hiçbir kanıt bulunamamıştır) “gerçek olduğu kanıtlanmıştı.”

Alok Tripathi, aylar-yıllar boyu sürecek bir projede, eski yerleşimlerde bir medeniyet işareti taraması yapmak amacıyla bir plan hazırladı. “Bu alan kesinlikle tarihsel bir önem taşıyor," diyor. “Arkeolojik kalıntıların bulunmasını bekliyoruz.”

Ancak giderek daha hoşgörüsüz, milliyetçi ve hararetli bir hale gelen Hindistan’da -son yıllarda dinsel azınlıklara yönelik saldırılar ve sığır eti üreticiliğinden şüphelenilen kişilerin linç edilmeleri nedeniyle ülkenin imajında sorunlar yaşanıyor. Deeniz seferleri böylesi gerilimli bir zamanda başlatılıyor.

HİNDU MİLLİYETÇİLİĞİ GERİLİMİ KÖRÜKLÜYOR

Hindistan, çeşitli etnik kökenleri, dilleri ve dinleri barındıran 1.3 milyar insanın oluşturduğu laik bir cumhuriyet. Fakat Hindu milliyetçiliği Hindistan’ın ana akım (siyasetinde) yükselmeye devam ediyor. Mart ayında ülkeyi yönetmekte olan Bharatiya Janata Partisi (BJP), Hindistan’daki en büyük eyalet olan Uttar Pradesh’teki seçimde ezici çoğunluğu kazandı. Yaşanan zaferse devletin en yüksek makamında tartışmalı bir konuma sahip olan bir Hindu rahibe armağan edildi. Uttar Pradesh’in yeni başbakanı Yogi Adityanath, “Hindu rashtra” (Hindu ulus-devleti) fikrini kamuoyu önünde açık bir şekilde savundu.

Adityanath’ın tartışmalı zaferi, Ram’ı merkez alan bir başka ulusal tartışmayı gündeme getirdi. Ram’ın doğum yeri olarak görülen Ayodhya şehrinde bulunan bir Hindu tapınağı, 16. yüz yılda “Babri Mescidi” adıyla tanınan bir Mugal dönemi İslam ibadethanesine dönüştürülmüştü. 1992’de saldırganlar camiyi yıkarak 2000 kişinin ölümüne sebep olan kanlı bir ayaklanmayı tetikledi.

Saldırgan kalabalığı kışkırtmakla itham edilen kıdemli BJP lideri Lal Krishna Advani, aynı zamanda Ram’ın Köprüsü’nün koruma altında bir anıt olarak tanınmasında, hareketin önemli bir savunucusu oldu. Yirmi beş yıl sonra, Advani halen komplo suçlamalarıyla hakim önüne çıkmayı bekliyor. BJP, Ayodhya’nın Hindu köklerine geri döndürülmesi fikrini savunmaya devam ediyor. Ram’ın Köprüsü’nü korumak amacıyla bir dilekçe sunmuş olan BJP’li siyasetçi Subramanian Swamy geçtiğimiz mayıs ayında, Ayodhya’daki Ram tapınağının önümüzdeki sene tekrar inşa edileceğini söyledi.

Hindistan’da, Ram’ın Köprüsü gibi dini mekanlara ilişkin arkeolojik araştırmalar açısından Alok Tripathi ekibinin bulguları önemli bulunmuyor; çünkü, araştırmalar nüfusun bir kısmını yabancılaştırma riski taşıyor. Yaşanan gerginliklerin ortasında gerçekleşen denizaltı kazısı, karanlık sulara doğru yöneliyor.

Ancak Alok Tripathi buna katılmıyor. “Bu, yalnızca akademik bir çalışma,” diyor. “Bilimsel olarak yapıldığı sürece, herhangi bir tartışma olmamalı.”

*Makalenin aslı Sapiens sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)