KHK’lar ülkesinde 60 aylık çocuk olmak

Çocuklar kamu hizmetinin görülmesindeki nesneler değil. Eğitim onlar olduğu için olan bir kamu hizmeti. Yani çocuklar eğitim hakkının sahibi.

Google Haberlere Abone ol

Dilek Kumcu*

TEMMUZ’DA ÇOCUK OLMAK

15 Temmuz gecesinin çocuklara olan etkisi belki de çok uzun yıllar sonra çıkacak. O gece yaşanan korkunç olaylarda çocukların yaşadığı korkunun boyutlarını, güven, huzur gibi temel değerlerinin ne kadar sarsıldığını ve yaşadıkları travmanın etkilerini henüz net bir şekilde göremiyor ya da pek azını görebiliyoruz.

Ancak bu son süreçte, çocuklar barış içinde yaşamanın ne olduğunu, terör ne terörist kim sorularını hayatlarında bizzat kendileri yaşayarak deneyimlediler. Kimisinin komşusu, kimisinin öğretmeni, kimisinin bir akrabası, kimisinin anne-babası ya ihraç edildi, ya gözaltına alındı, ya tutuklandı… Çocukların yaş gruplarına göre güvendikleri esas kişiler hayatlarından çıktı. Bu hayattan çıkış sürecinde televizyon başta olmak üzere yoğun bir bilgi, görüş, analize maruz kaldı çocuklar. Sahip oldukları potansiyeli gerçekleştirici kitapları, oyunları öğreneceklerine bir sürü terör örgütünün adını, yöneticisini öğrendiler.

Olağanüstü halin ne demek olduğunu 90’ların çocuklarından sonra şimdiki çocuklar da öğrendiler. Bu olağanüstü hal biraz daha farklıydı tabii. Anne babalarının neden 15 Temmuz gecesi para çekmeye koştuğunu, ekmek makarna aldığını anlamadılar, çünkü sokağa çıkma yasağı anlamlandırabilecekleri kadar uzun sürmedi.

EYLÜL’DE ÇOCUK OLMAK

Yaz ayları geçip Eylül olduğunda 60 aylık çocuklar, olağanüstü halin yanı sıra 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü’nün en vahim görsellerini, en vahim sonuçlarını öğrenerek başladılar eğitim-öğretim hayatlarına. Olağanüstü hali öğrenerek okula başlayan çocuklar, okulda ikinci konu olarak da kanun hükmünde kararnameleri öğrendiler. Aslında onlar okula başlamadan yayımlanan kanun hükmünde kararnameler ile kimi sınıfların, kimi branşların öğretmenleri kamu hizmetinden çıkarılmışlardı. Arada dönen bazı öğretmenleri olsa da pek çoğu gitmişti, ihraç edilmişti bile. İnsan hakları hukukçusu Şenal Sarıhan’ın yaptığı çalışmaya göre 12 Eylül döneminde 3.854 öğretmen ihraç edilirken, 15 Temmuz sonrası ise toplamda 60.532 öğretmenin ihraç edilmesiyle sonuçlandı.

Günlük yaşantılarının çoğunu geçirdikleri okullarına gittiklerinde çocukların yaşadığı sadece öğretmeninin değişmesi olmadı elbette. Onlar okulda öğretmenlerinin artık gelmeyeceğini çünkü “terörist” olduğunu duydular, öğrendiler. Çocukların özellikle ilkokulda anne-babasından bile üstün tuttuğu öğretmenlerinin terörist olarak nitelendirilmesinin çocuklarda yarattığı etkinin yanı sıra bu yaşanan sürecin çocukların eğitim hakkını nasıl etkilediği ise bugüne kadar üzerinde çok durulmayan ama son derece önemli bir konu.

ÇOCUĞUN EĞİTİM HAKKI

Çocuğun eğitim hakkı uluslararası hukukta temel insan hakları belgelerinde ilk düzenlenen haklardandır. İlk düzenlenişinden itibaren ailenin içinde bir öge olarak çocukları ele alan perspektifle ailenin sorumluluğu olarak düzenlenen eğitim hakkı, 20. yüzyılın ortalarından itibaren çocukların “birey olarak eğitim hakkına sahip olmasını” düzenlemiştir.

Uluslararası insan hakları belgelerinde eğitim hakkı; eğitim hakkı ve eğitim özgürlüğünü ifade eder şekilde yer almıştır. Eğitim hakkı ve eğitim özgürlüğü ile ilgili maddeler incelendiğinde; herkesin herhangi bir ayrımcılığa uğramadan ücretsiz temel eğitimden yararlanması eğitim hakkı olarak yer bulurken, çocuklara verilecek eğitimin türü hakkında öncelikle anne ve babaya seçme hakkının tanınmasını eğitim özgürlüğü olarak ifade edilmiştir. Hakların bölünmezliği ve bütünlüğünün yanı sıra eğitim hakkı ve eğitim özgürlüğü birbirini tamamlayan bir bütündür.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocuklara en geniş hak kataloğunu sağlayan, Amerika Birleşik Devletleri dışında Birleşmiş Milletlere kayıtlı 194 devlet tarafından onaylanmış, yürürlüğe girdiği andan itibaren ülke anayasaları başta olmak üzere ulusal mevzuatı dönüştürücü güce sahip, çocukların eğitim hakkını da düzenleyen, Türkiye’nin de taraf olduğu bir uluslararası belgedir. Sözleşme’nin çocukların hayatında sağladığı somut fark, hakların bir bütün olarak yorumlamasıdır.

Eğitim hakkının Türkiye Cumhuriyeti’nin de insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk Devleti olmasının da sonucu olan en önemli unsuru fırsat eşitliği temelinde gerçekleşmesidir. Fırsat eşitliğini en basit anlatımıyla her çocuğun ayrımcılığa tabi olmadan aynı olanaklara erişmesi olarak tanımladığımızda, çocukların okula erişmelerinin ilk adım olduğu açığa çıkmaktadır.

Birleşmiş Milletler Eğitim Hakkı Özel Raportörleri eğitim hakkından yararlanabilmeyi “4A şeması”na göre değerlendiriyorlar. 4A şeması ismini, eğitim hakkının gerçekleşmesindeki kavramların İngilizce karşılıklarından alıyor. Mevcudiyet (availability), erişilebilirlik (accessiblity), kabul edilebilirlik (acceptability), uyum sağlayabilme (adaptability) kavramları bağlamında yapılan inceleme eğitim hakkından etkin olarak yararlanabilme derecesini görünür kılıyor.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle öğretmenlerin ihraç edilmesi konusu çocuklar bakımından 4A şemasındaki iki kavram esas alınarak değerlendirilebilir. Mevcudiyet eğitimin var olması anlamına geliyor. Eğitimin var olması demek, okulun var olması, öğretmenin var olması demek. Okulun var olması demek sadece tip projelerle ülkenin her yerine aynı binanın kondurulmuş olması değil, okul çağına gelmiş çocuklara uygun sayıda ve çeşitlilikte okulların var olması anlamına gelmektedir. Nitekim okul dediğimiz de zaten öğrencisi ve öğretmeni ile yaşayan bir varlık haline gelir. Öğretmenin var olması ise öğretmenlerin statüsünü ilgilendiren işe alım, işçi-memur hakları, sendikal özgürlükler konularının değerlendirilmesi anlamına gelmektedir.

ŞUBAT’TA ÇOCUK OLMAK

Geçen hafta çıkan 686 sayılı KHK ile 2.585 öğretmen daha kamu hizmetinden çıkarıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir sınıf öğretmeni başına ortalama 25 öğrenciyi, branş öğretmenlerinde 17 öğrenciyi esas aldığını dikkate alarak hesapladığımızda 2585 öğretmenin hepsinin sınıf öğretmeni olduğu varsayımında en az 64.625 öğrencinin, 43.945 çocuğun öğretmeni geçen hafta değişti.

Cuma günü okula giden ortalama 50.000 çocuk pazartesi tekrar okula geldiklerinde öğretmenleri yoktu. 686 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile eğitim-öğretim dönemi devam ederken öğretmenlerin değişmesi öncelikle eğitimin mevcudiyeti ilkesini ihlal eder niteliktedir. Öğretmenlerin sınıf öğretmeni olduğu varsayımında hali hazırda Milli Eğitim Bakanlığı’nın uyguladığı yöntem ilk olarak İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri aracılığıyla eğitim-öğretim yılı başında eğer ki ücretli öğretmen alımı için liste oluşturulmuşsa o listeden öğretmen görevlendirilmesi yapılması şeklindedir. Listenin oluşturulması ilçe milli eğitim müdürlüğünün inisiyatifinde olup istediği zaman yapılabiliyor. Branş öğretmenlerinde ise liste uygulaması olduğu gibi ders saati dikkate alınarak ek görevlendirme de yapılabilmekte. Bu görevlendirme yapılana kadar öncelikle dersler boş geçmekte, yani eğitim-öğretime fiili ve mecburi bir ara verilmiş olmaktadır.

Herhangi bir öğretmen formasyonuna sahip olmayan kişilerin de olduğu listeden öğretmen görevlendirilmesi yapılması sadece bir kamu hizmetinin devamının sağlanması gayesinin güdülmesinden kaynaklanmaktadır.

Eğitim çocuklar için kilit öneme sahip bir haktır. Eğitim hakkından yararlanamayan çocuk genellikle diğer haklarından da yararlanamamaktadır. Öğretmen formasyonuna sahip olmayan kişilerin görevlendirildiği durumlar veya fiili olarak ara verilmesi, çocukların eğitim hakkından etkin olarak yararlanmasının önünde bir engel olarak yer alıyor. Çocuklar kamu hizmetinin görülmesindeki nesneler değil. Eğitim onlar olduğu için olan bir kamu hizmeti. Yani çocuklar eğitim hakkının sahibi. Ve bu yüzden sadece bu yüzden devletin güvenliği, anayasal düzenin devamı gözetilip korunurken çocukların üstün yararı da gözetilmelidir. Alınacak tedbirlerin, uygulanacak yaptırımların sonuçlarının çocukları en az etkiler şekilde planlanması gerekir. Bilinmelidir ki; okul kapısından içeri girmekle çocuklar sahip oldukları insan haklarını kaybetmiyorlar.

*Avukat